HDP Meselesi…
Ali Haydar Fırat
Var olan tartışmaları bitirmek için daha cesur, daha net çıkışlara ihtiyaç bulunmaktadır. Mesele Cumhur İttifakı’na benzemek değil ondan ayrışmaktır. Mesele bütün tartışmaların yönünü ve içeriğini değiştirebilmektedir. O yüzden herkes yeni bir dünyanın, yeni bir ülkeni heyecanıyla ortaklaşmak zorundadır…
Siyasette egemen paradigmanın içinde kalmak, sadece o paradigmayı güçlendirir. Cesur bir çıkış olmadan siyasette değişim yaratmak ve kendi gerçekliğini kabul etmek olası değildir.
Somutlarsak, HDP’ye Cumhur İttifakı’nın bakışı bellidir. Dolayısıyla her HDP konusu açıldığında mahçup bir biçimde Cumhur İttifakı’nın söyleminin içinde kalmak, savunmaya çekilmek ne siyasal, ne toplumsal bir başarı getirecek ne de barışa katkı sunacaktır.
O sebeple 6’lı masa ya da muhalefet, Cumhuriyetin İkinci Yüzyılı’nı yeni bir siyasetle kuracaksa herkesi kapsayan yeni ve cesur bir siyaset zorunludur.
Kimlik, inanç konusunda iktidarın yarattığı “hassas bölgeler” yerel seçimlerde işe yaramadı. Eğer muhalefet o süreci iyi analiz etmezse Cumhur İttifakı’nın söylemine yenik düşer, kitleler yeni bir umut bulamaz ve siyasal bir farklılaşma yaratılmazsa iktidarı değiştirme konusunda bir ikna sağlanamaz…
İktidarın penceresinden dar/negatif milliyetçi bir kimliklenmeye esir düşecek muhalefetin, ne HDP oylarını alma, ne de artık uluslararasılaşan Kürt meselesini çözme iddiası olamaz.
Hemen ifade edelim, Türkiye’nin meselesi sadece ekonomik kriz değildir. “Biz ekonomiyi düzelteceğiz” diyen muhalefetin diğer sorun alanlarına dair bir sözü olmalıdır. Diğer türlü iktidara sürekli meşruiyet kazandıran bir performans ortaya konacaktır ki bunun getirisi sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yarayacaktır.
O yüzden söylemi çeşitlendirmeye, cesaretle adım atmaya ve yeni bir siyaseti toplumun önüne koymaya büyük ihtiyaç bulunmaktadır.
Milliyetçi ve Muhafazakâr Kesimden Oy Alacak Aday…
Giderek bir ezbere dönüşen, siyasal ya da sosyolojik ve sınıfsal analizi yapılmadan ortaya konulan bu dayatmanın hiçbir gerçekliği bulunmamaktadır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan milliyetçi ve muhafazakâr kesimden oy alacak en iyi adaydır, geçmiş başarıları buna kanıttır. O yüzden muhalefet Erdoğan ile aynı görüş ve düşüncede ya da davranış kodunda bir aday aramaktan vazgeçmelidir.
Seçimi ancak Erdoğan’ın anti-tezi bir adayla kazanabilirsiniz. Zira Türkiye’nin toplumsal ve siyasal muhalefeti Erdoğan benzeri bir aday istememektedir. Zira Erdoğan en güçlü olduğu dönemde dahi yüzde 51 ile seçimi ancak kazanabilmiştir. Mesele Erdoğan benzeri bir siyaset ya da kişikilik değildir tam tersi onun karşısında yeni bir aday profili gerekmektedir.
İnsan sadece milliyetçi ya da muhafazakâr olduğu için oy alamaz. Öyle olsaydı Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu seçilirdi.
Bu yüzden CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu bir anti-tez olarak en güçlü ve sürecin ruhuna uygun adaydır. Çünkü Kılıçdaroğlu yeni bir kurucu siyaset (helalleşme) ve yeni bir çıkış yolu toplumun önüne koymaktadır. Yani ismini değil siyasetini konuşturmaktadır.
Büyükşehir Belediye Başkanları aday olmalı mı?
Sayın Ekrem İmamoğlu ve Sayın Mansur Yavaş sürekli bir biçimde kamuoyunun karşısına aday adayı olarak çıkarılmaktadır.
Kimi zaman İyi Parti cephelerinden, kimi zaman iktidar cephesinden bu isimler dillendirilmektedir. Geçen süre zarfında bu iki belediye başkanı yaptıkları hizmetlerinden çok adaylık meseleleri ile gündeme gelmiş ve bu durum iki başkanı da yıpratmıştır.
Ancak iki belediye başkanı da bu süreci durduracak kesin, kati bir çıkışı kamuoyu karşısında yap(a)mamışlardır ya da o netliği toplumda oluşmamıştır.
Eğer böyle net bir çıkış yapılmış olsaydı bugün yeni bir siyasal atmosfer içinde konuşuyor olurduk. CHP lideri sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun sürekli ve ısrarlı biçimde belediye başkanlarının görevlerinde kalacaklarını söylemesine rağmen iki değerli başkan aynı netlikte cevap vermemiş olması muhalefette adaylık tartışmasındaki belirsizliği derinleştirmiştir.
Masadan Ortak Aday Çıkmazsa…
Eğer 6’lı masadan ortak bir aday çıkmazsa masanın meşruiyeti tartışma konusu olacak, çok ciddi bir koz Cumhur İttifakı’na verilmiş olacaktır. Kendi içinde aday çıkarmayan bir yapının ülke sorunlarını nasıl çözeceği sürekli tartışma konusu olacaktır.
Dışarıdan bir aday Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın işini çok rahatlatacak, 6’lı masada dağınık bir görüntü ortaya çıkaracaktır. Bir yıldır toplanıp ortak adayı kendi içinde çıkarmayan bir muhalefet bunu topluma anlatamaz.
Aday Ne Zaman Açıklanmalı…
Sanıldığının aksine zaman muhalefetin aleyhine işlemektedir. Adayın açıklanması ne kadar geç olursa tartışmalar o kadar büyür, heyecan o kadar düşer. Bir zaman sonra aday istenilen coşkuyu yaratamayacaktır.
O yüzden bir an önce yeni bir siyaset, cesur bir çıkış, ortak bir aday, ortak bir kadro, ortak bir program halka sunulmalıdır. Gecikildikçe aday adayı tartışmaları büyüyecek, 6’lı masa içinde kriz haberleri çoğalacak ve kendi denetiminde siyasal bir atmosfer yaratmayan muhalefetin kazanması her gün daha da zorlaşacaktır.
Son söz…
Bütün bu tartışmaları bitirmek için daha cesur, daha net çıkışlara ihtiyaç bulunmaktadır. Mesele Cumhur İttifakı’na benzemek değil ondan ayrışmaktır. Mesele bütün tartışmaların yönünü ve içeriğini değiştirebilmekte. O yüzden herkes yeni bir dünyanın, yeni bir ülkeni heyecanıyla ortaklaşmak zorundadır…
Yorumlar
Popüler Haberler
Deniz Zeyrek, Sözcü gazetesinden ayrıldı
Mahkeme tespit etti: Boğaziçi Üniversitesi, mülakatta usulsüzlük yapmış!
MSB kaynakları, Bosna'da görev yapan Türk askerinin pedofili suçunu doğruladı
Adaylık kulisi: 'İktidarı en mutsuz edecek' İmamoğlu-Yavaş formülü
Otopsi raporu ortaya çıktı: Rojin'in ölüm nedeni belli oldu
Ahmak davası: AYM’nin İmamoğlu kararı 9 ay sonra Resmi Gazete'de