Putin'in, İsveç’teki provokasyonun ardından Kuran'ı Kerim ile poz vererek ülkesinde kutsal kitaba yönelik saygısızlığı suç kabul ettiğini açıklaması, farklı anlamlar veya alt mesajlar taşıyor. Putin'in bu hamlesini, Avrupa ve Rusya'da artan Müslüman nüfusuna yönelik bir stratejik hamle olarak değerlendirebiliriz. Kurban Bayramı'nda İsveç'te provokasyon amaçlı Kuran-ı Kerim'in yakılması, nefret ve şiddeti kışkırtmakla beraber anti demokratik radikal sağ örgütlerinin oy potansiyellerinin yükselmesinin önünü açmaktadır. Bu olay medeniyetler arası gerilimi artırmakta veya sürdürmekte, ayrıca mevcut küresel siyasi konjonktürde yeni hamleler için zemin oluşturmaktadır. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in, provokasyonun ardından Kuran'ı Kerim ile poz vererek kendi ülkelerinde kutsal kitaba yönelik saygısızlıkları suç kabul ettiklerine dair açıklaması, farklı anlamlar veya alt mesajlar da taşımaktadır. Putin'in bu hamlesini, Avrupa ve Rusya'da artan Müslüman nüfusuna yönelik bir stratejik hamle olarak değerlendirebiliriz. Ayrıca İslam dinini kabul etmiş milletlerin Batı'ya karşı cephe alma tutumunu güçlendirebilir. Bu eylem doğrultusunda ülkeler ve kimliklerde bloklaşma artabilir, bloklar arasındaki çizgiler ise sertleşebilmektedir. Wagner krizinin hemen ertesinde yaşanan provokatif eylem, gündemi farklı bir odağa kanalize etmiştir. Fransa'daki protestoların vandalizme dönüşmesinin gidişatını ise bloklaşma ve ötekileştirme çerçevesinde yorumlayabiliriz. Bir eylemin ve eylemlerin etkileri, bölgelerin/ülkelerin kendilerine özgü dinamiklerine veya bölgeler/ülkeler arası ilişkilerine farklı yansıyabilmektedir. İsveç'teki kışkırtıcı eylem ve Fransa'daki vandalizm bağlamında yabancı medya araçları üzerinden yaptığım okumalar ve ilişkilendirmelerim şu şekildedir:,
ZDF'nin paylaştığı güncel anket doğrultusunda sağ popülist parti AfD'nin oy oranı, mevcut hükumetin belirleyici aktörü SPD'yi (Almanya Sosyal Demokrat Partisi) yüzde bir ile geçmiş durumda.
AVRUPA: - Artmakta olan Müslüman nüfusunu ötekileştirme ve kutuplaştırıcı etken barındırmaktadır. Etnik çeşitliliğin ahengini bozan hamleler karşısında Avrupa Birliği (AB) zorluk yaşamaktadır. Fransa'daki protestoların vandalizme dönüşmesinde ise bazı basın organları tarafından Müslümanları sorumlu tutma mesajları belirginleşmektedir. - Sağ popülizmin yükselişine katkı sağlıyor. Örneğin Alman kamu hizmeti yayın kuruluşu ZDF'nin paylaştığı güncel anket doğrultusunda sağ popülist parti AfD'nin (Almanya için Alternatif Partisi) oy oranı, mevcut hükumetin belirleyici aktörü SPD'yi (Almanya Sosyal Demokrat Partisi) yüzde bir ile geçmiş durumda. Sosyal demokrat Başbakan Olaf Scholz, Müslümanlara yönelik gerçekleşen ırkçılığa tepki gösteren sosyal medya paylaşımıyla dayanışmayı vurgulayarak, sağ popülizmin din eksenli bloklaşma girişimine karşı hamle yaptı. - AB'nin sosyal yapısına karşı müdahale saklamaktadır. AB liderleri arasındaki farklı görüşleriyle ara ara ön plana çıkan Polonya Başbakanı Mateusz Morawiecki, ülkesinin güvenli olduğuna dair propaganda videosu paylaşarak, Fransa'daki sokak çatışmalarını örnek gösterdi. Avrupa'daki sağ ideolojik çıkışlar, AB'nin sosyal politikaları ve sosyal adaleti önemseyen yaklaşımlarını dönüştürebilir. Ayrıca İsveç'in NATO üyeliğinin zorlaşması, AB'nin güvenlik politikalarına yönelik girişimlerini güçlendirebilir.
Din eksenli kutuplaşma veya sağ popülist hareket alanını genişleten süreçler, dünyanın geleceği için krizleri derinleştirmektedir. İklim veya nükleer sorunlar daha da belirginleştirmekte, insan odaklı politikalar yerine ileri kapitalist sistemin kazanç merkezli politikaları ise ağırlığını koruyup, Avrupa'da sosyal demokratik akımı gerileterek daha fazla yayılabilir.
  RUSYA: - Wagner ayaklanması sonrası imajı sarsılan Putin için nefes alma alanı oluştu. - Putin için Rusya'daki Müslümanlar ve İslam dünyasıyla ilişkilerini güçlendirme imkânı ortaya çıktı. - Ukrayna’daki gidişatta algısal olarak dezavantajlı konuma doğru ilerleyen Rusya, Batı’nın kendi içerisindeki gelişen krizlerden ötürü avantajlı duruma yükselebilir. TÜRKİYE: - Kamuoyunun din hassasiyeti göz önünde bulundurularak, ülkeler arası bloklaşmalarda denge hassasiyetindeki dikkat süreci daha da artmaktadır. - Şu ana kadar yürüttüğü Batı-Rusya arasındaki uzlaşmacı politikaları sürdürmesi değerlidir. Tüm bunları değerlendirdiğimizde sonuç olarak kısaca şu hatırlatmayı yapabiliriz: Din eksenli kutuplaşma veya sağ popülist hareket alanını genişleten süreçler, dünyanın geleceği için krizleri derinleştirmektedir. İklim veya nükleer sorunlar daha da belirginleştirmekte, insan odaklı politikalar yerine ileri kapitalist sistemin kazanç merkezli politikaları ise ağırlığını koruyup, Avrupa'da sosyal demokratik akımı gerileterek daha fazla yayılabilir.