Aranacak olan cesur bir savcı değil, örgütlenecek olan, milletin azim ve kararlılığıdır
Ali Haydar Fırat
Ülkenin iktidar eliyle içine sürüklendiği kaosun ve çürümenin aktörlerinden biri olan Sedat Peker’in iddiaları günden güne büyüyen/el yükselten bir momentte varlığını sürdürüyor. Bu iddialar muhalefet ve halk tarafından ciddiye alınmalıdır. Çünkü mesele klikler arası ya da iktidar içi bir hesaplaşma değil, ülkeyi içeride ve dışarıda zora sokacak vahim-yaşamsal bir ifşalar dizisidir.
Bugüne kadar yapılan açıklamalar sadece izlenerek, seyirci kalınarak geçiştirildi. Bireysel tepkilerin dışında toplumsal bir tepki örgütlenemedi.
Peker’in iddialarının dolaylı muhatabı olan AK Parti de sessizliğini koruyor. İktidarın sessizliğini koruması en az iddialar kadar korkunç ve akıl almazdır.
İnsanın aklına şu soru geliyor; acaba turpun büyüğü heybede mi?
Yani daha büyük skandallar mı bekleniyor? Böylesi bir süreci daha önce deneyimlememiş iktidar için sorun, Sedat Peker’in kişileri tek tek hedef alması, onlar hakkında elinde kanıt bulunması ve kendilerinin ne beklediğinin bilememenin endişesidir.
Görülmektedir ki Peker, iktidar kanadından herkesle bir mesaisi olmuş ya da kişiler/olaylarla ilgili kanıt/lar toplamıştır. Bu nedenle kimse Sedat Peker’in şimşeklerini üzerine çekmek istememektedir.
Bütün bunların sonucunda iktidar gündemi değiştirecek bir takım hamleler yapacaktır ancak bunların istenilen sonucu vermesi olası değildir.
Muhalefet ya da yurttaşlar ekseninde ise bireysel tepkiler ya “yok mu cesur bir savcı” istemi ortaya çıkmaktadır. Böylesi bir süreçte yani yargının bu denli siyasallaştırıldığı ve iktidara bağımlı hale getirildiği bir süreçte “cesur bir savcı” beklentisi oldukça naiftir.
İkincisi ortaya saçılan iddialar, çürümüşlük ve yozlaşma bir savcının altından kalkabileceği bir durum değildir.
İktidar mekanizması veyahut yeni kurulan düzen tümüyle çıkar, yolsuzluk ve adaletsizlik üzerinedir. Böylesi bir düzende tek başına bir savcı müdahale ya da mücadele edemez.
Yapılması gereken böylesi bir çürüme ve çöküş sürecinde toplumsal muhalefeti örgütlenmektir. Ancak en temel ise halkın kendi kaderini belirlemesi, kendisini kurtaracak olanın yeni kendi azim ve kararlılığı olduğunun bilinciyle hareket etmesidir.
Çökmüş bir sistem ve iktidar yapılanması ancak güçlü bir değişim ve dönüşüm istenciyle reforme edilebilir. Buradaki en büyük sorumluluk ise muhalefetindir.
Susarak ya da izleyerek değil, bir araya gelerek yeni bir ülke hayali toplumun önüne koyarak hareket etmesidir. Dolayısıyla Aranacak olan cesur bir savcı değil, örgütlenecek olan, milletin azim ve kararlılığıdır.
Yorumlar
Popüler Haberler
Atatürk Havalimanı Katliamı: Ağırlaştırılmış müebbet alan IŞİD'liler tahliye edildi
'Ölünce beni kim yıkayacak?': TRT'nin reklam panoları tepki topladı
Komisyonda mikrofonlar açık unutuldu: 'Çok yanlış yaptı Bakan Hanım'
AK Partili Belediye Başkanı, AK Parti ilçe başkanını Ülkü Ocakları üyelerine dövdürdü
Bakan Fidan: HTŞ, yıllardır bizimle işbirliği içinde oldu
İstanbul'da deprem meydana geldi