Bu seçim kazanma ve kaybetme ekseninde değerlendirilemeyecek bir seçimdir. Ne sürecin gelişimi ne de sonuçları itibariyle bu süreç bir yenişememe halidir. İstenildiği kadar iki puanlık fark üzerinden bir zafer havası yaratılmaya çalışılsa da, ki bu sadece 1 saat sürmüştür, AKP en güçlü olduğu yerlerde kaybetmiştir. Bütün büyükşehirleri, bu ülkenin en yetişmiş kitlesini kaybeden AKP devlet imkanlarıyla eveti çıkarmıştır. Türkiye tarihi sosyolojik bir ezber bozulmuştur. % 30 sol -% 70 sağ dengesinin konjonktürel olduğu; doğru bir süreç, haklı bir talep ve nitelikli bir kampanya ile sürecin başabaş bir noktaya getirebileceği görülmüştür. 2019 yılında yapılacak bir başkanlık seçiminde yıpranmış bir Erdoğan ve yıpranmamış ortak bir aday bütün bu süreci ters yüz edecektir. Mesele % 50'ye varan demokrasi birikimini dağıtmamak, bu rüzgarı büyütmektir. Bundan sonra her gün Erdoğan'ın aleyhine işleyecektir. Çözüm üretemediği her gün desteğini kaybedecektir. Artık bu halkın önüne yeni bir sandık getirdiğinde bütün sorunları çözmüş olarak gelmesi gerekmektedir ki bu da mümkün değildir. Kılıçdaroğlu Hayır cephesinin tek lideri konumdaydı. Cumhurbaşkanı, Başbakan, Devlet Bahçeli'ye karşı mücadele etti. Bence en büyük hatası seçim akşamı çıkıp siyasi bir değerlendirme yerine hukuki bir değerlendirme yapmasıydı. Oysa % 50'ye yaklaşan (HDP, MHP'li muhalifler vb. katkısıyla) bu oyu sahiplenip mücadelenin daha yeni başladığını ve bu Hayır'ın ülkeyi yeniden inşa edecek tek güç olduğunu söylemesi gerekirdi. CHP'nin bundan sonra nasıl bir yol izlemesi gerektiğini tartışacağız. Ancak CHP'nin her alanda bir değişim sürecine girmesi kaçınılmazdır. Seçime ilişkin yapılan analizlerde çok haksız ve vicdansız bir biçimde Kürtlere fatura çıkarılmaya çalışılmaktadır. Hemen hemen bütün Kürt ilerinde bütün baskıya karşın Hayır açık ara önde çıktı. Liderleri, kadroları cezaevinde olan bir harekete bu denli yüklenmek ırkçılığa varan söylemler üretmektedir. Türkiye solu bir bütün olarak ilk defa geniş kitlerle iletişim kurmuştur. Bu tarihi bir fırsattır. Yeniden kendi içine dönmeden bu kitle ile bağını güçlendirmeli ve demokrasi talebini yükseltmelidir. Akla hayale gelmeyecek bir büyük devlet kampanyası ile zar zor 51'i bulan, Ankara'yı İstanbul'u kaybeden bir AKP mutlu olmayacaktır. Onlar giderek kaybettiklerinin farkındadırlar. Bu ülkede devlet desteğiyle seçim kazananların ikbali parlak olmamıştır, olmayacaktır. Şimdi ve gerçekten her şey yeniden başlıyor. % 50'ye varan bu ülkenin demokrasi birikimi mutlaka büyüyecek ve ülkenin kaderini değiştirecektir. Unutmayalım bu değişim süreci devam ediyor. Mesele seçim dönemindeki psikolojik üstünlüğü kaybetmemektir. Bu üstünlük kısa süre içinde yeni imkanları ve seçimleri hepimizin önüne getirecektir ve değişim mutlaka gerçekleşecektir.