Ali Haydar Fırat | Ekonomik krizi siyasi krizle örtmek
Ali Haydar Fırat
Her düzen bir çatışma ve inşa süreci içinde kurulur. Kaçınılmaz olan bu çatışma ve inşa süreçlerinde karşıt güçlerin hangi argümanlarla halkın karşısına çıktıkları ve halkı hangi düzlemde örgütledikleridir. Önemli ve belirleyici olan budur.
Bugün AKP yeni bir düzen kurma çabasında. En zayıf noktası da bu. AKP’nin bir düzen kuracak birikimi, tarihsel deneyimi, entelektüel ve siyasal formasyonu yetersiz. O nedenle tek kişi kültü üzerine abanmakta ve her türlü eksikliği Erdoğan’ın şahsında gidermeye çabalamakta. Enikonu Erdoğan ile sınırlı bir tahayyül… Bu durum Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı taraftarları için uhrevi bir noktaya taşırken karşıtları için ise bir nefret objesine dönüştürüyor. Dolayısıyla bütün kavga Erdoğan’ın şahsı etrafında dönüyor.
Bir diğer tespit ise Erdoğan’ın arkasındaki kitlenin, görüldüğü; ya da gösterildiği gibi militan ve tarihte örneği görülmüş bir kitlesel mobilizasyon karakteri taşımadığı gerçeği. Yani burada Hitler; veya Mussolini kitleselliği söz konusu değil. Erdoğan’ın kitlesi başlangıçta ezilmiş milliyetçi, muhafazakar halk kitlelerinin siyasal islama sistem tarafından kanalize edilmiş geniş bir kesimi iken, bugün bu kitleler genel olarak duygusal ya da siyasal ödeşlikten ve bağlılıktan çok korku ile Erdoğan’ın yanında tutulmaktalar. FETÖ işte bu anlamda Erdoğan’a çok yaramakta. Kendi kitlesinden kopacak İslamcı bir kişi; ya da grup anında FETÖ’cü ilan edilebilir. Bu durum aynı zamanda bu kitlenin en zayıf yönü. Bu kitle daha demokrat bir yapı ya da ortam gördüğünde çok hızlı bir kopuş gerçekleştirecek. Dolayısıyla Erdoğan sosyolojik olarak zayıf, zayıfladıkça devlet şiddetini ve gücünü daha fazla kullanmakta ve bu durum onu daha da yalnızlaştırmakta.
Bu noktada son kertede belirleyici olan ise iktisadi durumdur. AKP de bunu bildiği için tarihimizin en büyük ekonomik krizini siyasi bir krizle örtmeye çabalamaktadır. Yaşadıklarımızın genel toplamının özeti budur.
Önemle belirtmekte fayda var; Erdoğan ve AKP sanıldığı gibi güçlü değil. CHP ve muhalefet hem dağınık hem de sürece müdahale edecek güçlü bir enerji, hareket ve çıkış gösteremiyor. Buradaki asıl yanılgı CHP’nin olağan durumlarda yaşıyormuşuz gibi bir düşünce ve hareket tarzı içinde olmasıdı. Oysa bugün CHP’nin önünde tarihinin en büyük fırsatı duruyor. Üç partinin siyaseten çözüldüğü bir dönemde CHP kendi devrimci misyonuna dönük bir eylem sürecini ve çıkış yolunu halkın önüne koymalı. Bugün herkesin hem fikir olduğu konu CHP’nin bu süreçten ülkeyi çıkaracak tek güç olduğu. Ancak buradaki sorumluluk sadece CHP’ye ve onun liderine bırakılmamalı. CHP ve Kılıçdaroğlu öncülük yapmalı; ancak bütün toplum kesimleri çok net bir biçimde CHP’nin yanında durmalı. CHP bütün örgütlerini seferber etmeli. MYK, PM, il, ilçe, belediye başkanları, milletvekilleri, eski genel başkanlarından eski milletvekillerine, il ve ilçe başkanlarına kadar bütün örgütünü toplamalı ve her ilde büyük bir örgütlenme inşa etmeli. Kriz masası biçiminde örgütlenecek bu yapıya STK, sendika, medya gibi örgütlü; ya da örgütsüz herkes alınmalı. Yani siyasal değil; toplumsal bir ittifak kurulmalı. Türkiye’nin dünyadan kopmaması için Sosyalist Enternasyonal başta olmak üzere AB nezdinde olağanüstü bir çaba harcanmalı. Bütün bu süreçte CHP, medya ve sosyal medya alanında yeni tarz bir örgütlenmeye gitmeli. Partinin bütün bileşenleri ile partiye destek olan herkes bir tür ortak iletişim ağında bir araya getirilmeli.
Bu süreçte güçlü ve ses getirici bir örgütlenme yaratan ve bu düzeyde bir algıyı geniş kesimlere kabul ettirenler ülkenin kaderi hakkında söz sahibi olacaklardır. Ama bunun öncelikli koşulu CHP’nin kendisini aşacak bir hareket tarzını ortaya koymasından geçmektedir. Tek adam rejimi kurulduğunda ne genel başkanlığın ne MYK, PM üyeliğinin ne milletvekilliğinin ne de belediye başkanlığının bir anlamı kalacaktır. “Az ve küçük olsun, bizim olsun” politik darlığı kendi kendine yok olacaktır ve vebali bugün CHP’de yönetim kadrolarında olanların boynunda kalacaktır. Tek çare bu ülke için, Cumhuriyet ve demokrasi için pragmatizmden, konformizmden vazgeçilmesi ve devrimci bir mücadelenin ülke sathında inşa edilmesidir.
Yorumlar
Popüler Haberler
Deniz Zeyrek, Sözcü gazetesinden ayrıldı
MHP'li vekillerin istifa gerekçesine PolitikYol ulaştı: VIP altın kaçakçılığı
Yasadışı bahis soruşturmasında yeni dalga: 7 fenomene yakalama kararı
Sivas’ta dershane bulunan binada yangın: Bir öğretmen öldü
Selçuk Üniversitesi, mutluluğun formülünü aramayı bıraktı
Marmaray'da bir kişi intihar etti