Z kuşağı ne istiyor?
Politikyol
18-25 yaş arası gençlerin beklentileri hakkında yapılan araştırma, “Z Kuşağı” denilen gençlerin artık eskisi gibi “yönetilmek istemediklerini” ve kendilerini Mansur Yavaş gibi birinin yönetmesini istediklerini ortaya koyuyor.
Akbaba ile çaylak sohbet ediyormuş. Akbaba demiş ki, “uzağı benden daha iyi gören yoktur”.
Çaylak, kışkırtmış onu:
“Lafa karnım tok, kanıt isterim”.
Akbaba, iddiasının havada kalmasını istememiş. Gözlerini kısarak, bulundukları dağın doruğundan ovanın sonsuzluğuna bakmış ve şöyle demiş:
“Şu ovayı görüyor musun? Tam ortasında bir ağaç, ağacın da hemen altında bir miktar buğday tanesi sepili; istersen gidip bakalım”.
Gidip bakmışlar. Hakikaten orada sepili buğday taneleri varmış.
Akbaba, mağrur; çok uzaktan fark ettiği buğday tanelerinin kendi hakkı olduğunu düşünerek, destursuz almak istemiş.
Fakat o da ne? Buğdaya uzanır uzanmaz, tuzağa yakalanmış.
Sözü, çaylak almış:
“Tuzağı göremedikten sonra taneyi görmekten ne çıkar?”
Derler ki birinin sonu gelmişse gözü incelikleri görmez olurmuş.
Şu an böyle bir tarihi dönemeçten geçiyoruz.
PARTİ LİDERLERİ SORULUYORKEN YAVAŞ İŞARET EDİLİYORSA…
Elektrik ve doğalgaz faturaları alıp başını gitmiş; akaryakıt el yakıyor. Çarşı-pazar ise çıkılacak gibi değil; dönüp yüzüne bakmadığınız salatalık bile beyaz et fiyatlarıyla yarışıyor. İşsizlik doruk noktasına çıkmış; ücret ve maaşlar ise ayı aya kavuşturamayacak kadar düşük düzeyde seyrediyor.
Bütün bu belirtiler gösteriyor ki “tane”ye odaklanan “yönetenler”, Türkiye’nin içine çekilmek istendiği “tuzakları görebilme” yeteneğini yitirmiş ve artık yönetemiyor. Henüz bu tarz yönetilmek istemediklerinin bilincinde değillerse bile “Yönetilenler”in, mevcut yönetme tarzından hoşnut olmadıklarını hissediyoruz.
“Yönetilenler”in bir arayışta olduğu ve henüz o “arayış”ı netleştirdiği söylenemez. Bu durumu çarpıcı bir biçimde resmeden pek çok araştırmadan biri de, Türkiye Gençlik Araştırması 2021 başlıklı ve Prof. Dr. Ali Çağlar yönetiminde gerçekleştirilmiş bulunuyor.
18-25 yaş arası gençlerin beklentilerini resmetmek için 3243 kişiyle yüz yüze ve 1 Ocak 2021 ile 15 Ocak 2022 tarihleri arasında yapılan araştırma, Ankara, İstanbul, İzmir gibi mega; Adana, Erzurum, Konya, Samsun, Trabzon, Van, Diyarbakır, Gaziantep, Mersin, Hatay, Antalya, Bursa, Manisa gibi büyük ve Karaman, Çorum, Zonguldak, Sivas, Erzincan, Bayburt, Bitlis, Edirne, Tunceli, Nevşehir, Amasya, Adıyaman gibi şehirlerde, “Z Kuşağı” denilen gençlerin artık eskisi gibi “yönetilmek istemediklerini” ve kendilerini Mansur Yavaş gibi birinin yönetmesini istediklerini ortaya koyuyor.
Söz konusu araştırma, hali hazırda parti lideri konumunda bulunan siyasetçilerin gençler üzerindeki etkisini ölçmek için yapılmış ve doğal olarak, bir parti lideri olmadığı için Mansur Yavaş adının gençler üzerindeki etkisi sorulmamış.
İlginçtir, sorulmadığı halde Mansur Yavaş adının öne çıktığı görülüyor.
TOPLUMSAL KESİŞME NOKTASI NERESİDİR?
Neden?
Çünkü “Z Kuşağı”nın yüzde 90’ı, “aileyi, dürüstlüğü, ahlakı, hayvan haklarını, eğitimi ve çevreyi” önemsiyor. Yavaş ise bu değerlerin “kesişme noktası”nda durduğu için gençlerin dikkatini çekiyor.
Araştırma, gençlerin apolitik olmadığını ama kendilerini de körü körüne de bir yere bağlı hissetmediklerini gösteriyor. Onlar, seçimle kamu yönetiminin başına gelip, kamunun gücünü kendi lehine kullanan siyasetçilerle Mansur Yavaş gibileri birbirinden ayırt edebilecek akla sahipler.
Peki neden Yavaş diyor bu gençler?
Söylemiyle eylemi tutarlı olduğu için…
Ne demişti Mansur Yavaş?
“Bakmayın kocaman sıfatlar yakıştırılmasına. Bizim herhangi bir memurdan farkımız yok, maaşımızı da siz ödüyorsunuz."
Türkiye’nin sorunları olduğu konusunda hem fikir olan gençlerin üçte birine yakınının, yani 27.6’sının, geleceğe ilişkin umutlu oldukları görülüyor.
Her şey bu kadar kötü gidiyorken, “çölde vaha” anlamına gelen o umut nereden besleniyor?
Mansur Yavaş gibilerden…
Bu nedenle anketler sormasa dahi, bir yolunu bulup Yavaş’ı tercih ettiklerini ifade ediyorlar.
Gençlerin % 62,5’i, ülke yönetiminden memnun görünmediğini; ekonominin kötülüğünü, işsizliği, kalitesiz eğitimi, adam kayırmayı, yolsuzluk ve rüşvetin yaygın olmasını dert ettiklerini görüyoruz.
Gençler, kendi dertlerini, kendisine dert edinecek kişileri önemsiyor; Mansur Yavaş’ı da bu nedenle beğeniyorlar.
Nasıl mı?
AHLAKSIZLIĞIN PANZEHİRİ VAR MI?
Elbette var!
Yavaş’ın, geldiği günden beri yönetsel anlayışını, “katılımcılık, şeffaflık ve hesap verebilirlik” üzerine kurduğu; açıklığın, katılımcılığın ve hesap verebilirliğin de kayırmacılığın, yolsuzluğun ve rüşvetin panzehiri olduğunu biliyoruz.
Bu panzehiri üretmek, kişisel yeteneklerin ötesinde bir durumdur ve nesnel olarak, kişilerden bağımsız işleyişe sahip bir mekanizmayı gerektirir. Yapılan her işte, atılan her adımda, gerçekleştirilen her vaatte katılımcılığı, şeffaflığı ve hesap verebilirlikte ısrar ederseniz, toplumun kalbini fethedersiniz.
Gençlerin, kendilerine sorulan, halen bir siyasi partinin genel başkanlığını yapan liderleri ne kadar beğenip beğenmediklerine ilişkin sorulara % 20,1 oranında “hiç biri” cevabı vermeleri ve sorulmadığı halde “diğer” seçeneğinde % 16,3 oranında Yavaş’ı işaret etmeleri bu nedenledir.
“Seçileli üç yıl oldu, ne değişti Ankara’da?” diye sorulabilir.
Cevabı, zihniyet değişikliğidir.
Elbette süreç, sancılı işliyor; zira Ankara’nın yıllardır hiç el değmemiş pek çok alt yapı sorunu birike birike kangrene dönüşmüş durumda ve bütün bu sorunların çözümü için gerekli olan kolektif bilinç dönüşümü epey zaman alıyor.
Buna rağmen Yavaş’ın, büyük-küçük, yaşlı-genç, toplumun tümünün beğenisine mazhar olmasının nedeni, kolektif bilincin kesişme noktasında bulunuyor almasıdır. Çünkü O “büyük vaatler” yerine “küçük şeyler” yaparak, insan hayatına dokunuyor.
Görünen o ki gençler harcı alem siyasetçi istemiyor; ihtiyaç duyduklarında kendilerine dokunabilecek bir siyasetçiyi hemen bugün yanlarında istiyorlar ve etraflarına baktıklarında Mansur Yavaş’ı görüyorlar.
Sadede gelelim. Yoldur, yapılır; parktır düzenlenir; asfalttır, atılır. Aslolan insandır ve toplumun gündelik hayatını kolaylaştırabilmektir. Toplumsal hayatın kolaylaştırılması sanıldığının aksine “teknik düzenlemeler” ile değil insanla birlikte mümkündür.
Değil mi ki atalarımız, “bir elin nesi var, iki elin sesi var” demişler.
İşte bu nedenledir ki gelecek, birden çok insanın aklının ortaklaştığı bir yönetim modelinin ve bu modeli kendisine rehber edinen siyasetçilerin omuzlarında yükselecektir. Kim bu modele daha sıkı sarılırsa daha fazla gönüllere girer; kim bu modelden uzaklaşırsa gönüllerden de uzaklaşmış olur.
Mesele budur; araştırmalar gösteriyor ki Z Kuşağının gönlünde de bu dilek yatmaktadır.
Yorumlar
Popüler Haberler
Deniz Zeyrek, Sözcü gazetesinden ayrıldı
MHP'li vekillerin istifa gerekçesine PolitikYol ulaştı: VIP altın kaçakçılığı
Yasadışı bahis soruşturmasında yeni dalga: 7 fenomene yakalama kararı
Sivas’ta dershane bulunan binada yangın: Bir öğretmen öldü
Selçuk Üniversitesi, mutluluğun formülünü aramayı bıraktı
AIDS’ten ölen 13 yaşındaki çocuğun babasının ifadesi ortaya çıktı