1997 ve sonrası doğumlular literatürde Z kuşağı üyeleri olarak değerlendiriliyor. Z kuşağı Türkiye seçim çalışmaları için önemli, çünkü yaşlarından ötürü AKP’yi AKP öncesiyle kıyaslayacak düzeyde siyaset tecrübeleri yok. Bu nedenle AKP’nin son döneminde yaşanan ekonomik, sosyal ve siyasal sorunlar, Z kuşağı üyelerinin tercihlerini orta ve üst yaş gruplarına nazaran daha kolay etkileyebiliyor ve tercihlerini muhalefet lehine değiştirmeye zorluyor. Fakat Z kuşağı kavramı büyük tartışmaları da beraberinde getiriyor. Bu kavram ileri kapitalist ülkelerin tüketici davranışı araştırmalarından Türkçe’ye geçtiği için, bu ülkelerdeki sosyo-ekonomik gelişmeleri geriden takip eden Türkiye’de Z kuşağından bahsetmenin henüz mümkün olmadığını savunanlar var. Ayrıca Z kuşağının bir bütün olarak incelenemeyeceğini ifade edip, bu kuşağın üyeleri arasındaki sınıfsal ve kültürel farklılıklara odaklanmamız gerektiğine dikkat çekenler de mevcut. Bu tartışmaların dışında kalmak adına, bu yazıda bir kuşak analizinden ziyade yaş grupları üzerinden bir seçmen değerlendirmesi yapacağım. MetroPOLL Araştırma’nın kurucusu Özer Sencar, Twitter’dan paylaştığı bir tabloyla Z kuşağının beklendiği ölçüde muhalif eğilimli olmadığını belirtti. 24 Haziran 2018 seçimlerinde oy kullanmamış 18-24 yaş arası seçmenlerin tercihlerini yansıtan bu tabloda Cumhur İttifakı, Millet İttifakı’nın önünde yer alırken, kararsız ve protestocuların oranı %37’yi buluyordu. Ancak tabloda paylaşılan bulgu aslında Z kuşağının tamamının tercihlerini yansıtmıyordu. Peki neden? Öncelikle bu tabloda dikkat çeken husus, 2018’de oy kullanan genç seçmenin bu tabloya dahil edilmemesi. Sadece 2018’de oy kullanmayanları kapsayan tablo, 2018’de yaşı tutup da sandığa gitmemiş olmayanlar ile 2018’de yaşı tutmayan yeni seçmenin tercihlerini gösteriyor. 18-24 yaş arası seçmenin (Z kuşağının) 2021 yılında tüm seçmenin %18’ini oluşturduğu hesaplanıyor. 2018’de yaşı tutup da oy kullanmayanların tüm seçmende oranı %3-4 seviyesindeyken, 2018’de yaşı tutmayan an yeni seçmenler %4-5 düzeyinde. Yani tablo toplamda %7-8’lik kitleyi temsil ederken, 2018’de oy kullanan, tüm seçmenin %10-11’ine denk düşen ve 18-24 yaş grubunda çoğunluğu oluşturan gençleri dışarıda bırakıyor. Ayrıca Özer Sencar’ın daha önce paylaşmış olduğu bir tabloda, 2018’de yaşı tutmayan seçmenlerde muhalif eğilimin güçlü olduğu ve CHP’nin AKP’nin önünde yer aldığı görülüyordu. 2018’de sandığa gitmeyenlerin ne iktidara ne muhalefete yakın seçmen kitlesi olduğu düşünüldüğünde, 2018’de yaşı tutmayanlar ile 2018’de sandığa gitmeyenleri yansıtan ve 2018’de oy veren seçmeni kapsamayan ilk tabloda, kararsız ve protestocu oranının yüksek olması son derece olağan bir bulgu. Bunun yanında MetroPOLL’ün metodolojik nedenlerle parti tercihi belirtmeyen katılımcılara hangi partiye daha yakın olduklarını sormadığını ve dolayısıyla anketlerde kararsız oranının daha yüksek çıktığını da eklemek gerekiyor. Sonuç olarak, gençlerin çoğunluğu kapsamayan bu tablodan tüm gençler hakkında çıkarımlar yapmanın hatalı sonuçlara götürebileceğini vurgulamak şart. Özetle, MetroPOLL’ün 18-24 yaş arası seçmen tablosunun iki nedenden ötürü gençlerin tercihlerini tam olarak yansıtmadığını söylemek mümkün: (1) 2018’de oy vermiş olan ve gençlerin çoğunluğunu oluşturan grubun tabloya dahil edilmemesi, (2) parti tercihi belirtmeyenlere hangi partiye yakın hissettiklerine dair ek bir soru sorulmamasının bir sonucu olarak kararsızların yüksek görünmesi. Peki Z kuşağının tamamının tercihlerini incelediğimizde nasıl bir tablo çıkıyor? TEAM Araştırma’nın 2020 anketlerinin sonuçlarına göre tüm seçmenin %18.8’ini oluşturan 18-24 yaş arası seçmenleri MetroPOLL’ün sonuçlarıyla karşılaştırmak adına 3 grupta inceledim:
  • 2018’de oy kullananlar (tüm seçmenin %10.1’i)
  • 2018’de yaşı tutmasına rağmen sandığa gitmeyenler (tüm seçmenin %3.3’ü)
  • 2018’de yaşı tutmayanlar (tüm seçmenin %5.4’ü)
2018’de oy veren 18-24 yaş arası seçmende, oy dağılımı mevcut Türkiye genel oy dağılımına benzer: Cumhur İttifakı %46.7 seviyesinde. Kararsızlar ve oy vermeyenler yok derecesinde az. TEAM Araştırma’nın MetroPOLL’den farklı olarak, parti tercihi belirtmeyenlere hangi partiye daha yakın hissettiğine dair bir soru daha yönelttiğini ve bu şekilde kararsızların parti tercihini daha yüksek oranda saptadığını belirtmek gerekiyor. 2018’de sandığa gitmeyenlerde muhalif eğilim artık güçlenmiş durumda. 2018’de oy kullanmayanların %76.9’u bu kez bir parti tercihi belirtiyor. Bu seçmende HDP’nin oy oranı genelden daha fazla (%12.4). Seçimlerde oy kullanmayanların oranının genel olarak Kürtlerde daha yüksek olması bu bulguda önemli bir yol oynamış görünüyor. Cumhur İttifakı %27.2’de kalırken, muhalefet partileri %49.7’ye ulaşıyor. Muhalefetin 2018’de sandığa gitmeyen gençleri daha çok ikna etmekte başarılı olduğu görülüyor. 2018’de yaşı tutmayan grupta, yani 2023’te ilk kez oy verecek yeni seçmenler arasında muhalif eğilim net bir biçimde belirgin. Cumhur İttifakı %32.4’te kalırken, muhalefet partileri %59.8’i buluyor. Ayrıca AKP CHP’nin ardından 2. sıraya geriliyor. Bu 3 grubu topladığımızda, 18-24 seçmenin genelinde AKP (%29.3) 1. sırada olsa da muhalefet partileri %52.5 seviyesini yakalayıp Cumhur İttifakı’na (%39.1) 13 puan fark atıyor. Kararsızlar sadece %2.1. Oy vermeyeceğini söyleyenler %6.3’te kalıyor. Sonuç olarak 18-24 yaş arası seçmende muhalefet kararsızlar dağıtılmadan 13.4 puan önde. 18-24 yaş arası seçmende Cumhurbaşkanlığı oy tercihleri incelendiğinde, 2018’de oy kullananlarda Erdoğan’ın rakibine oy verme eğiliminde olanların Erdoğan diyenlerden bir adım önde olduğu görülüyor. Fakat muhalif eğilim 2018’de sandığa gitmeyenler ve yaşı tutmayanlarda çok daha belirgin. İki grupta da Erdoğan’ın rakibine oy veririm diyenler Erdoğan’a oy veririm diyenlerden 20-21 puan daha fazla. 18-24 yaş arası seçmenin genelinde Erdoğan’ın rakibine oy veririm diyenler 11 puan önde. Son olarak dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta, 2023’e doğru gidildikçe 18-24 yaş arası seçmen grubu içinde, 2018’de yaşı tutmayan ve 2023’te ilk kez oy kullanacak yeni seçmenin payının artacak olması. %18-19 seviyesinde olan 18-24 yaş arası seçmen grubu içinde ilk kez oy kullanacaklar bu yıl 5-6 puan seviyesindeyken, 2023’te yeni seçmenler 11 puana erişecek. Diğer bir ifadeyle, 2020 yılında 18 puan genç seçmenin 5’i 2023’te ilk kez oy kullanacak seçmen grubundayken, 2023 yılında 18 puan genç seçmenin 11’i ilk kez oy kullanan kitle olacak. Böylece gençlerde muhalif eğilim muhtemelen daha da güçlenecek. 2018’de sandığa giden 18-24 yaş seçmende muhalif eğilimin baskın olmadığı görülmüştü. Bu seçmenin bir kısmı artık 2023’te 24 yaş üzeri seçmen grubuna dahil olacak. Bunun neticesinde 2018’de yaşı tutmayan seçmenin 18-24 yaş arası seçmende payı artacak ve bu grupta muhalif eğilim giderek belirginleşecek. Dolayısıyla yeni seçmenin mevcut tercihleri üzerinden 2023 oy projeksiyonlarını değerlendirmekte fayda var. 2023 senaryosunda kararsızlar dağıtıldıktan sonra, 24 yaş üzeri seçmende Cumhur İttifakı’nın %46.7’ye ulaşması beklenirken, bu oran 18-24 yaş arası seçmende %40.3’e geriliyor. CHP’nin 18-24 yaş arası seçmende birinci parti olduğunu eklemeliyiz. Muhalefet partileri 24 yaş üzeri seçmende %52.3, 18-24 yaş arası seçmende %59.7 oy oranına sahip. Toplamda ise Cumhur İttifakı %45.5, muhalefet %54.5 oy oranına erişiyor. 2023 projeksiyonunda Erdoğan 24 yaş üstü seçmende %47 seviyesindeyken, 18-24 yaş arasında %42.4’e geriliyor. Erdoğan’ın rakibi diyenler ve Erdoğan diyenler arasındaki 24 yaş üzeri grupta 6.2 puan olan fark, 18-24 yaş arasında 15.2 puana yükseliyor. Bunun neticesinde Erdoğan’ın rakibi karşısında %46.1 oy alması, rakibinin 7.8 puan farkla %53.9’a ulaşarak seçimi kazanması öngörülüyor. SONUÇ VE ÖNERİLER  Toparlayacak olursak, 18-24 yaş arası seçmen grubunda beklendiği gibi muhalefet partileri daha güçlü. Ancak Cumhur İttifakı’nın bu seçmen grubunda dahi %40’ı görebilmesi, muhalefetin Cumhur İttifakı ile farkı açarak meclis çoğunluğunu elde etmesinin önünde büyük bir engel. Orta ve üst yaş gruplarına göre partizanlığın daha düşük olduğu genç yaş grubunda muhalefetin AKP ve MHP seçmenlerini de ikna edecek bir vizyon ortaya koyması gerekiyor. İstihdamın artırılması, hayat pahalılığını azaltmak adına fahiş tüketim vergilerinin bir an önce düşürülmesi, ülkedeki genel düşük ücret sorunun çözülmesi adına vergi sistemi reformu, kayıtsız çalışanlara iş güvencesi ve çalışan haklarının genişletilmesi, öğrencilerin barınma ve gıda masraflarını azaltmak için yurt sayısının artırılması, öğrencilerin kültür yaşamına daha kolay erişimi, kentlerde yeşil alan, meydan ve ulaşım imkanlarının artırılması, kentlerde güvenlik, uyuşturucu ve kaçak göçmen sorunlarının çözülmesi, terör grupları ve diğer tehdit unsurlarına karşı vatandaşların haklarını çiğnemeden kamu rızasıyla alınan etkin önlemler, KYK borçlarının düzenlenmesi, bedelli askerlik ücretinin düşürülmesi (zorunlu askerliğin kaldırılması), evlilik masraflarında destek, genç evli ve çocuklu ailelere kreş desteği, genç girişimcilere, üreticilere, çiftçilere destekler, kamu sınavlarında mülakatın kaldırılması, merkezi sınavlarda şaibelerin engellenmesi, YÖK’ün kaldırılması, medya, TRT ve RTÜK reformu, temel hak ve hürriyetlerin hukuk çerçevesinde güvencesi, darbe ve terörle doğrudan ve somut bir biçimde bağlantılı olmayan KHK’lılara dair reformlar ve bu ailelerin genç üyelerine destekler, anadil, din, mezhep, inanç, kimlik, düşünce ve ifade özgürlüklerine dair güvenceler, seküler ve dindar hayat tarzlarının hem kamu hem de özel alanda serbestisi, siyasete yerel ve mikro düzeyde katılım imkanı, kadın hakları, kadın emeğine destek, LGBTİ+ hakları, doğanın korunması, geri dönüşüm, çevre ve ekolojiye dair vaatler gibi hayata dair vizyon sunan öneriler bu grupta yankı bulabilir. Muhalefet partileri, siyasal iletişim ve siyasal söylem üretme çerçevesiyle sınırlı kalmayıp, somut vaatlerle vizyonunu gençlere ikna edici bir biçimde sunabilmeli. Bu amaçla çok daha geç olmadan kameralar önünde aynı karede ortak gelecek ve vaatler beyannamesini kamuoyuna duyurabilmeli. Bunun için Cumhurbaşkanı adayının ilan edilmesi beklenmemeli. Ayrıca muhalefet partileri bu vaat vizyonuna muhalefet belediyelerini de ortak etmeli, vaatlerde merkez-yerel işbirliğini ortaya koyabilmeli. Belediyelerin ürettiği sosyal dayanışma mekanizmaları gibi çözümlerin ülke geneline taşınacağı sıkça dile getirilmeli.