AKP, Ekonomik bir başarı ile tatmin edemediği kitlesini muhaliflerine karşı bileyerek zinde tutmaya ve aslında kendi tabanında da olan dönüşümün müsebbibi olarak “ötekini” göstermenin yolunu arıyor.
200 yıllık Türk modernleşmesi, başlangıcıyla birlikte kendi itirazını da doğurdu. Türkiye’de modernleşmeye ilk itiraz soldan önce İslami kesimden geldi. İslami hareket, son 200 senedeki toplumsal değişimlerin müsebbibi olarak Batıcı elitleri gördü. Osmanlı’nın Batı karşısında geri kalmasına bir cevap olarak ortaya çıkan modernleşme; bu geri kalmışlığın, bozulmanın temel sebebi olarak İslamcılık tarafından tersten tanımlandı. Muhalefet ideolojisi
[1] olarak gelişen İslamcılık, itirazlarıyla son 200 sene boyunca giderek genişleyen bir ilgi, kabul gördü. Adalet ve Kalkınma Partisinin uzun iktidarı da bu 200 yıllık muhalefetin bir neticesi olarak 2002’de kuruldu.
HAYAL KIRIKLIĞI OLARAK AKP
AKP’nin iktidarı günlük tartışmaların ötesinde; hakiki, saf iktidarı arama süreci olarak özetlenebilir. AKP 20 yıllık iktidarı boyunca, iktidarına ortak ya da rakip olarak görünen her yapıdan kendisini arındırdı. AB, liberaller, TSK, IMF, sermaye, medya, Fethullahçılar ya Türkiye’deki iktidardan uzaklaştı ya da AKP’nin yedeğine çekildi. Bu noktada İslami kesim açısından izahı zor bir süreç yaşandı. AKP’nin iktidarı saflaştıkça, AKP ortaklarından arındıkça performansı maddi ve manevi olarak geriledi.
Maddi sahadaki başarısızlıklar bir şekilde tevil edilebilecek şeyler. Hatta bu sahalardaki başarısızlıkların faturası son 200 sene boyunca olduğu gibi hâlâ dışarıya fatura edilebiliyor. Ancak AKP döneminde Türkiye’de yaşanan sosyal dönüşüm de buna eklenince ortaya Türkiye’deki İslami kesim için cevaplanması zor sorular çıkıyor. AKP öncesinde Türkiye’de yaşanan sosyal dönüşümlerin müsebbibi olarak Batı, dış güçler ya da Kemalist elitler gösterilebiliyordu. Toplumdaki değişim, dönüşüm tepeden inme modernleşmenin doğurduğu bir araz olarak sunulabiliyordu. Ancak 20 yıllık AKP döneminde 200 yıldır şikâyet edilen ve dışardan, tepeden gözüken toplumsal dönüşüm artık içerden ve dipten geliyordu.
MODERNLEŞME DEĞİL MODERNLİK SORUNLARI
20 senelik AKP iktidarında artan evlilik yaşı ve boşanmalar, yaygınlaşan evlilik öncesi cinsellik ve haz kültürü, ortaya çıkan atomize, bireyselleşmiş toplum gibi sonuçlar nedeniyle İslamcılığın suçlayabileceği Kemalist bir idare, Batıcı elitler yok ortada.
200 yıllık modernleşme sancıları yerini modernlik dertlerine bıraktıkça 200 yıllık itirazlar da kadük kalıyor.
Tabii AKP ve İslamcılık tamamen çaresiz değil ve mücadele ediyor. AKP’nin ilk yıllarındaki görece başarılı ekonomik performans dönemlerinde modernliğin ve zenginliğin taşıyıcısı konumunda gözükme iddiasında olan AKP çizgisi, son 10 senedir ekonomik başarısızlığını eleştiren sesleri Batıcı, hedonist sıfatlarıyla dışlıyor.
[2] Ekonomik krizi adeta siyasetinin aracı haline getirip toplumsal öfkeyi aracılara, orta düzey eğitimli elitlere ve “lüks” tüketim talebini seslendiren kesimlere yönlendiriyor.
Modernleştirilmeye çalışılan toplumun yaşadığı sorunlara tepki olarak yükselen İslamcılık halihazırdaki modern toplumun dertlerine dair yeni şeyler söyleyemiyor, yasaklamaya, ötelemeye ve saklamaya çalışıyor.
Bu süreçte İslami kesimin klasik umacısı olarak Kemalist kesimin yanına LGBTİ+ ve Feminist hareketler yerleştiriliyor. Doğu Avrupa’nın ve Rusya’nın toplumsal cinsiyet karşıtı hareketlerinden kopyalanan pratikler (Anti-Gender Movement) sergileniyor.
Ekonomik bir başarı ile tatmin edemediği kitlesini muhaliflerine karşı bileyerek zinde tutmaya ve aslında kendi tabanında da olan dönüşümün müsebbibi olarak “ötekini” göstermenin yolunu arıyor.
Kızlı-erkekli apartlar çıkışı, kürtaj tartışmaları, 2015 ile birlikte Onur yürüyüşlerine yapılan sert müdahaleler, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması, pandemi önlemlerinin alkol ve canlı müzik yasaklarına çevrilmesi gibi pratiklerle İslami kesim ve AKP kendi öngördüğünden farklı yaşam tarzlarını yargılıyor, yaftalıyor ve hedefe koyuyor.
Bu kültürel temelli taarruz iktidarın gücüne, yargıdaki hegemonyaya ve İslami normların dokunulmazlığına dayanıyordu. Somut sahalarda, ekonomide yaşanan başarısızlıklar sonunda artık kendi tabanını mutlu etmektense muhaliflerin mutsuzluğunu kendi tabanına, çelik çekirdeğine icraat olarak sunuyor.
İSLAMCI ÇELİK ÇEKİRDEĞİN SAVUNMA HATTI
Son dönemde başta üniversitelerde olmak üzere, sosyal faaliyetlere, konserlere karşı yaşanan iptallerle, yasaklarla birlikte AKP’nin çelik çekirdeğinin reaksiyoner tutumunun yükseldiğini görüyoruz. Bu sayede AKP bu kitleyi diri tutuyor ve gündemin odağını kendi başarısızlığından öteye itiyor. Ancak olan biten bundan ibaret değil. Özgürleşen hayat tarzları, geleneksel normların güçlerinin azalması AKP’ye muhalif kesimlerle sınırlı bir olgu değil. Zaten yasakçı kesimlerin dillerine bakıldığında
[3] savunmacı bir dili görmek zor değil.
Bu saldırı karşısında yapılması gereken farklı hayatları, zevkleri, normları birlikte savunabilmektir. Dayatmacılıktan ve çatışmadan kaçınarak farklılıkları savunmaktır.[4] Kürtçenin, K-Pop’un varlığı tehdit değildir.
AKP idaresinde geçen 20 senede AKP muhalifi kitleler AKP’nin temsil ettiği normlara yabancılaştılar. Bugün CHP tabanı belki de 20 sene öncesinden daha seküler.
[5] Ancak olan biten CHP tabanıyla da sınırlı değil ve AKP’nin çelik çekirdeğini asıl endişelendiren bu. Artan boşanmalar, yükselen evlilik yaşları CHP tabanına has değil aksine AKP tabanının bire bir tecrübe ettiği gerçekler. Kutsal ailenin dokunulmazlığının yitirdiğini gören AKP tabanının çelik çekirdeği ise çaresizce İstanbul Sözleşmesine, medeni kanuna, nafaka ve aile içi şiddet düzenlemelerine saldırdığı gibi her türlü seküler hayat imgesine de saldırmaya, fırsat bulursa yasaklatmaya çalışmaya devam ediyor.
SİYASETİN -GERÇEK- YENİ TÜRKİYE İLE İMTİHANI
Modernleştirilmeye çalışılan toplumun yaşadığı sorunlara tepki olarak yükselen İslamcılık halihazırdaki modern toplumun dertlerine dair yeni şeyler söyleyemiyor, yasaklamaya, ötelemeye ve saklamaya çalışıyor. Bunca eksik gediğine rağmen modernleşmiş, kentleşmiş, kentlerde doğmuş, AKP eliyle bile olsa eğitim hayatıyla çoğunluğu temas etmiş ilk kuşağın dertlerine, sorunlarına Siyasal İslam çözüm bulamıyor.
Bu saldırı karşısında yapılması gereken farklı hayatları, zevkleri, normları birlikte savunabilmektir. Dayatmacılıktan ve çatışmadan kaçınarak farklılıkları savunmaktır.
[6] Kürtçenin, K-Pop’un varlığı tehdit değildir. Hatta İslami yaşamın özgürce tatbik edilmesine de engel değildir bu farklılıklar. Onur yürüyüşlerine belki de Doğu Avrupa’da en az toplumsal tepkinin geldiği ülkemizin birlikte, ortak ve şiddetsiz bir şekilde bir yaşam zemini kurmaması için bir neden yoktur. Siyasetin görevi aksine bu varlıkların çatışmasını engellemektir.
---
[1] https://birikimdergisi.com/guncel/10646/modernlikle-olan-uyusmazligi-islamcilik-yaratmadi
[2] Alev Özkazanç, 2017, Yeni Türkiye’nin Eril Gövde Gösterisine karşı Uyumsuzluk Semptomları ve Kaçış Çizgileri https://www.academia.edu/36328678/Yeni_T%C3%BCrkiyenin_eril_g%C3%B6vde_g%C3%B6sterisine_kar%C5%9F%C4%B1_uyumsuzluk_semptomlar%C4%B1_ve_ka%C3%A7%C4%B1%C5%9F_%C3%A7izgileri
[3] https://www.odakhaber.com/foto/10223304/bu-kez-de-konseri-iptal-ettiler-k-pop-grubu-miraeyi-hedef-gosterdiler-gencleri-cildirttilar
[4] https://www.diken.com.tr/kilicdaroglundan-muzik-yasagi-ve-konser-iptallerine-ozgur-dogduk-ozgur-olecegiz/
[5] https://www.paraanaliz.com/2022/raporlar/konda-arastirma-kendini-inancsiz-ateist-olarak-tanimlayanlarin-orani-artti-g-22169/
[6] https://www.diken.com.tr/kilicdaroglundan-muzik-yasagi-ve-konser-iptallerine-ozgur-dogduk-ozgur-olecegiz/