Yüksel Işık yazdı | “Sağın dili”!
Politikyol
Yerel yönetim stratejisini belirlemek için toplanan CHP’lilere, “kazanmak için sağın dilini kullanalım” şeklinde özetlenen bir rapor sunulmuş.
Haber, Vedat Türkali’nin “Yalancı Tanıklar Kahvesi” kitabını hatırlattı.
Kitabın kahramanı Muhsin, bir ağanın oğludur. Ankara’da okumaktadır. Devrimcidir. Yıllar sonra birkaç günlüğüne köyüne gider. Davet edildiği düğün sonrasında ağa babası ile köylüler adına konuşan “gençler” arasındaki kavgaya tanık olur.
Muhsin de, doğal olarak köylülerden yana tavır alır.
Ağa geri adım atar. “Gençler” görevini(!) yapmış, köylü memnundur.
O sırada Cuma için ezan okunur. Yaşlı birisi, “buyur ağam” diyerek camiyi işaret eder.
“Ben ağa mağa değilim” der Muhsin; “ağanız az önce gitti.”
“Cemaat Onu bu camiden kovdu, gelemez O” yanıtı üzerine Muhsin şu yanıtı verir:
“O giden ağa kılardı. Ben namaz kılmam. Kimsenin hakkını da yedirmem.”
Bir sessizlik çöker.
Köyden ayrılırlarken şoför; “camiye gitmesi gerektiğini” söyler.
Kitabın karakterlerinden Ergin şöyle der:
“Almanya’da da çok tartıştık bunu Muhsin Ağbi. Bir sürü koyu Müslüman işçi var. TKP’lilerden var bazıları. Kaçırmayalım bunları diyorlar. Sonra Kıvılcımcılar var; aptes alıp namaz kılıyorlar işçilerle!”
Yani “sağın dilini kullanma” mevzusu, yeni bir “keşif” değil!
SAĞ DİL, AKP’NİN GÜCÜNÜ TAHKİM EDER!
Bir işe yarar mı?
CHP’nin işine yaramaz ama muhafazakar sağcılığın, yani AKP’nin gücüne güç katar, tahkim eder.
Seçmenin, “CHP dilini sağcılaştırırsa oyumuzu veririz” dediğini tespit eden herhangi bir saha analizi yapılmadığına göre bu sonuca nasıl varılmış?
Hep dikkat çekerim; merak edenler, geçen haftaki yazıma bakabilir.
"Saha analizi yapılmadan ve kent sakinlerinin nasıl yönetilmek istendiğine ilişkin herhangi bir veriye sahip olmadan; camilerin Cuma namazı için dolup taştığına yahut her şehit cenazesinden sonra yükselen milliyetçi reflekslere bakarak belirlenecek adaylarla alınacak sonuç hüsrandır."
Ortada bir saha araştırması yok ama müthiş bir “algı yönetimi” var.
Algı yönetiminin amacı, hegemonik söylemi tahkim etmektir.
"Kerameti kendinden menkul danışmanlar"ın masa başında ürettiği bu rapor, esasında, hegemonik söyleme teslimiyetin resmidir.
Dini ritüellerini yerine getiren halkı, “sağcıların defterine yazmak”, bu hegemonyanın topluma dikte ettirdiği bir söylemdir.
12 Eylül ile başlayıp hala devam eden hegemonik söyleme göre, “solcular elitist, halktan kopuk”.
Anlaşılan CHP yönetimi de buna inanmış ve kurtarıcı olarak “sağın dili”ne hicret etmiş.
YOKSA BİRBİRİNİZDEN FARKINIZ!..
Seçmen, dindar olduğu için AKP’ye oy vermiyor; “icraatlarıyla birbirinden farkı olmayan” partiler arasında “tanıdığını” tercih ediyor.
Açın bakın AKP’li başkanların vaatlerine, onların da, “katılımcılık, şeffaflık, hesap verebilirlik” üzerine cümleler döktürdüğünü göreceksiniz.
Öyleler mi?
Öyle olmadıklarını biliyoruz. Geçen yıl bu vakitlerde istifa ettirilen Gökçek’in yerine Ankara’ya başkan yaptırılan Mustafa Tuna, tesadüf bu ya, tam da bugün, “aylık 30 bin TL olan hafriyat gelirimiz 15 milyonu aştı” açıklamasını yaptı.
O, Gökçek’i suçlamak için söylüyor ama AKP’li belediyelerin gizli kapaklı yönetildiğini de itiraf ediyor.
Peki ya CHP’li belediyeler?
Aralarında başarılı olanlar yok mu?
Elbette var ama totalde onların da AKP’li belediyelerden farklı yok; fark, “bireysel başarı”dan kaynaklanıyor.
Birisi çıkıp CHP yönetimine, “belediyeler katılımcı, şeffaf, hesap verebilir olmalıdır” dese, “bırakın bu elitist dili” diyecekleri açıktır.
İLKELER, GÖSTERMELİK OLURSA!
Oysa adı geçen kavramlar, bir kavram olmanın ötesinde anlamlar içerirler.
Örneğin hangi belediye, Kent Konseyini, “başkanın uydusu” haline dönüştürmeden, kent halkının temsilcilerinin demokratik katılımıyla çalıştırabiliyor?
Acaba hangi belediye, hesap verebilme mekanizmalarını kurmuş?
Yahut hangi belediye, halkın istek ve beklentilerini anında saptamış, çözüm için sıklıkla sahanın bilgisine başvurmuş?
Dahası hangi belediye, şeffaflığın makam kapısını açmaktan ibaret olmadığının bilincine ulaşmış?
Soruları çoğaltabiliriz ama asıl mesele, kentlinin gündelik hayatını kolaylaştıracak bir belediyecilik perspektifine sahip olmaktır.
Böyle bir perspektif yoksa “sağın dili” ile ancak“mış gibi” yapılır; o da, AKP’nin gücü tahkim etmekten başka işe yaramaz.
Farkına varın ve “kendiniz olun” artık!
Yorumlar
Popüler Haberler
Yasadışı bahis operasyonu: Serdar Ortaç ve Mehmet Ali Erbil'e tutuklama talebi
Mahkeme tespit etti: Boğaziçi Üniversitesi, mülakatta usulsüzlük yapmış!
MSB kaynakları, Bosna'da görev yapan Türk askerinin pedofili suçunu doğruladı
Deniz Zeyrek, Sözcü gazetesinden ayrıldı
Adaylık kulisi: 'İktidarı en mutsuz edecek' İmamoğlu-Yavaş formülü
Ahmak davası: AYM’nin İmamoğlu kararı 9 ay sonra Resmi Gazete'de