CHP’nin önerdiği politika Aile Destekleri Sigortası, ülkemizde mevcut sosyal yardım müessesesini daha kurumsal bir yapıya kavuşturarak, “hak temelli” bir niteliğe kavuşturmayı amaçlayan bir uygulama.
Tüm dünyada ve Türkiye’de yoksulluk ve gelir dağılımı problemleri göz ardı edilemeyecek boyutlara gelerek, daha önce olmadığı kadar siyasi söylemlere ve akademik çalışmalara yön vermeye başladı. Bunda 1980’lerden itibaren dünyanın girdiği ekonomik koşulların ve bu koşulları dikkate alarak oluşturulan ekonomik politikaların rolü büyük. O günlerde Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin ödemeler dengesi sorunlarını gidermek ve buna müteakip artan döviz ihtiyaçları karşılamak için uygulanan neoliberal politikalar bugün bizim gibi ülkelerde gelir dağılımı ve yoksulluk sorunlarının belirleyicisi oldu.
Türkiye, aşamalı olarak yaptığı reform çabalarına rağmen, gelir dağılımında adaleti tam manasıyla sağlayamadı. Hala OECD ülkeleri arasında en kötü gelir dağılımına sahip üç ülkeden biri. Kovid salgını sonrasında, buna ek olarak bir de yoksulluk sorunu ortaya çıktı. Özellikle önemli bir seçimin arifesindeyken Türkiye’nin karşılaştığı enflasyon ve işsizlik gibi problemler de bu sorunların daha da görünür olmasına yol açtı.
Seçim öncesinde iktidarda kalmak için uygulamaya konulan politikalar da, bu sorunların hem bugün, hem de gelecekte çok daha önem kazanmalarına neden oldu.
Muhalefetteki siyasi partiler, gelir adaleti ve yoksulluğu meselelerinin önümüzdeki seçimlerde gündem olma olasılığını fırsat bilerek birtakım politika önerilerini kamuoyu ile paylaşmaya başladı. İktidar ise, sorunu büyük ölçüde inkâr etmeyi tercih etti. Seçim öncesinde amacı siyasi rıza üretmeye yönelik olarak para harcayıp, kamuoyunun gönlünü almak. Bu uygulamalar, bırakın sorunu kökten çözmeyi, yarattığı sonuçlar itibariyle mevcut sorunların şiddetinin artmasına yol açmaktadır. Onca para bir hiç uğruna harcanıp gitmektedir.
Gelir dağılımında adaleti sağlamak ve yoksullukla mücadele konularında yaptıkları politika paylaşımlarıyla son zamanlarda iki parti öne çıktı. Bunlardan biri İYİP, diğeri ise CHP…
Gelir dağılımında adaleti sağlamak ve yoksullukla mücadele konularında yaptıkları politika paylaşımlarıyla son zamanlarda iki parti öne çıktı. Bunlardan biri İYİP, diğeri ise CHP. Diğer siyasi partilerin de, bu partiler gibi kapsamlı politika önermeleri varsa da, kamuoyunun dikkatinden kaçtı. Böyle bir politika önerileri varsa, inceleyip görüşlerimi kamuoyu ile paylaşmaktan mutlu olacağımı şimdiden belirtmek isterim.
Ekonomi politikası denildiğinde siyasetçilerimizin aklına “ekonomik büyüme”, “enflasyon” vb. konular gelmektedir. Gelir dağılımı ve yoksulluk meseleleri bu hedeflere ulaşırken toplumun katlanması gereken sorunlar olarak görülür.
Ülkemizdeki siyasetin bu konularda hedefler koyması; bu hedeflerle birlikte politika önerilerinden bulunması benim gibi iktisatçılar için çok yeni. Zira ekonomi politikası denildiğinde, ülkemizin siyasetçilerinin aklına “
ekonomik büyüme” ve “
enflasyon” gibi konular gelmektedir. Gelir dağılımı ve yoksulluk meseleleri bu hedeflere ulaşırken, “
dışsal olarak” ortaya çıkan ve toplumun katlanması gereken sorunlar olarak görülür.
Aslından bir süreden beri CHP, seçimler öncesinde yaptığı kampanyalarda bu sorunlara dikkat çekmeye başlamış, çözüm için geliştirdiği bir politikayı kamuoyu ile paylaşmıştı. Politikanın içeriğinden önce, siyasetin bu konulara bakışındaki değişime işaret etmesi bakımından benim açımdan son derecede önemli bir gelişmeydi bu.
Elbette “sosyal demokrat” bir parti olma iddiasına sahip bir partinin bu konuya sahip çıkmış olması konuya bir başka anlam katmaktaydı.
Yoksulluk ve gelir dağılımı sorunlarıyla baş etmenin yolu olarak CHP’nin önerdiği politika
Aile Destekleri Sigortası’dır (ADS). Ülkemizde mevcut sosyal yardım müessesesini daha kurumsal bir yapıya kavuşturarak, “
hak temelli” bir niteliğe kavuşturmayı amaçlayan bir uygulama bu. Hanehalklarının kendi gelir elde etme imkânlarını gözeterek ve buna bağlı ortaya çıkan özgün ihtiyaçlarını dikkate alarak tespit edilecek bir sosyal transfer programı.
Sigorta kapsamına alınan hanehalkının kendi özel koşullarına göre oluşan bir destek miktarı bu uygulamada konu edilmektedir. Mevcut haliyle yoksullara yapılan yardımları öncelikle birtakım vakıf ve mülki otoritenin iradesinin dışına taşımayı hedefleyen ve bu yardımları kamunun bir hizmeti olarak geniş tanımlı bir sosyal hizmet anlayışının parçası olarak vatandaşın kullanımına sunan bir uygulama öneriliyor. Bu haliyle bile sivil toplum için önemli bir kazanım, önemli bir kamu hizmeti olmaya aday.
Gelişmiş piyasa ekonomisi birçok ülkede benzerlerinin olması sebebiyle, çok uzun yıllardır özlemini çektiğimiz ve “kıskandığımız” bir uygulamaydı.
Yoksulluk ve gelir dağılımı son derecede karmaşık süreçlerdir. O nedenle çok kapsamlı olarak ele alınmaları gerekmektedir. Yoksulluğun “
toplumsal şiddetin” bir başka şekli olduğunun kabul edilerek, ekonomide uygulanan kalkınma anlayışının yol açtığı bu aksaklıkların kaynağına gidip, onları ortadan kaldırılması böyle bir mücadelenin esasını oluşturur.
CHP’nin hazırladığı aile destekleri sigortası gibi uygulamalar yoksulluğun ortadan kaldırılması için yeterli değildir. Sadece yoksulluğu şiddetini azaltacak tarzda uygulamalardır. Bu uygulamalara sahip çıkan siyasi anlayışın kalkınmaya bakışı ve bireyi o anlayış içinde koyduğu yer, yoksullukla mücadelenin niteliğini ve tabi başarı şansını belirleyecektir. Ancak bugün kamuoyuna sunulan uygulamaların öncelikle Türk siyasetinde önemli bir dönüşümün işareti, ardından da bu sorunun çözümü konusunda geliştirilmiş iyi niyetli bir proje olarak düşünmek yerinde olur.