Restorasyon sonrası ilgi çeken detaylardan biri de açılışa özel çalışılmış “Daha Derine” sergisi. Mekânın ruhuyla uyumlu malzeme kullanımı, dünün bugünle olan birlikteliğine, sanatsal söylemleri ile vurgu yapmakta.
Bizans İmparatoru I. Justinianus (527-565) tarafından, yaptırılan “Bazilika Sarnıcı”; bugünkü bilenen adıyla: “Yerebatan Sarnıcı Müzesi”; İstanbul, Tarihi Yarımada’da, turistlerin en çok ziyaret ettiği, önemli kültür miraslarımızdan biridir.
Bu yıl sarnıç, tarihindeki, en kapsamlı restorasyon çalışmasının tamamlanmasının ardından; resmi açılış ile 22 Temmuz’da kapılarını ziyaretçilerine açtı. Müze tarihi dokuyu vurgulayan detayları ve modern yaklaşımları ile büyük ilgi çekti.
Resmi kaynaklara göre; uzun zamandır, bakımsızlıktan güçsüzleşen sarnıcın, yeni koruma çalışmaları 2019 yerel seçimlerinin ardından yeniden gündeme geldi. İBB Miras ekipleri, 2020 yılında, restorasyonun yüzde 10’u tamamlanmış şekilde sarnıcı teslim aldı.
İki metre yüksekliğindeki mevcut betonarme yürüyüş yolu, sarnıçta olumsuz yük yarattığı için kaldırıldı. Yerine, yerden 40 cm yükseklikte yürüme rampası konuldu. Bu detay sarnıçla ziyaretçi arasındaki mesafeyi yakınlaştırdı.
İlk olarak, deprem güçlendirme çalışmaları yapıldı. İlerleyen aşamalarda, zeminde 50 cm yükseklikte dökülmüş betonun altından, yapının 1500 yıllık orijinal tuğla döşemeleri gün yüzüne çıkarıldı. Ayrıca 2 metre yüksekliğindeki mevcut betonarme yürüyüş yolu, sarnıçta olumsuz yük yarattığı için kaldırıldı. Yerine, yerden 40 cm yükseklikte yürüme rampası konuldu. Bu detay sarnıçla ziyaretçi arasındaki mesafeyi daha da yakınlaştırarak, orijinal tuğla zeminin de görünürlüğünü arttırdı.
[caption id="attachment_214132" align="alignnone" width="500"]
Daha Derine Sergisi Sanatçı: Ozan Ünal[/caption]
Sarnıca adım attığımız ilk andan itibaren; yeni ve modern bir tarih müzesinin, ince düşünülmüş detaylarını gözlemleyebiliyoruz.
Restorasyon sonrası ilgi çeken detaylardan biri de açılışa özel çalışılmış “Daha Derine” sergisi. Mekânın ruhuyla uyumlu malzeme kullanımı, dünün bugünle olan birlikteliğine, sanatsal söylemleri ile vurgu yapmakta. Yüksek sütunlar arasında, ansızın bizi karşılayan, yansıma ve ışıklarla desteklenmiş heykeller ve video mapping gösterimleri; müzeyi gezmeye gelenlere farklı deneyimler sunuyor.
Üç ay süreyle devam edecek sergiye ek olarak; çeşitli tiyatro oyunları ve konserler de Yerebatan Sarnıcı Müzesi’nde sanatseverlerin beğenisine sunulacak.
2019 yerel seçimlerinin ardından, bugün İstanbul’da, kentin temel ihtiyaçlarının başına “Kültürel Mirasın Korunması” başlığının konulduğunu görüyoruz. Bunun bir sonucu olarak, her adımında tarih barındıran İstanbul’da, İBB Miras ekibi tarafından özenle yürütülen restorasyon çalışmalarına rastlıyoruz.
İstanbul’da İBB’nin özenle yürütülen restorasyon çalışmalarına rastlıyoruz. Müze Gazhane, Metro Han, Bebek Sarnıcı vb. birçok örnekte de olduğu gibi tarihi mekanlar, restorasyon sonrası, kültür sanat etkinlikleri ile yeniden taçlandırılıyor.
Yaşanan değişimler, toplumsal yaşama katılan tarihi binaların işlevselliği noktasında da kendini gösteriyor. Geç kalınmış olsa da her yönüyle kültürel mirasa yapılmış bu yapıcı hamle; uzun vadede “tarihi dokunun korunması” ve “toplumsal hayata yeniden” kazandırılması adına önemli bir adım. Müze Gazhane, Metro Han, Bebek Sarnıcı vb. birçok örnekte de olduğu gibi tarihi mekanlar, restorasyon sonrası, kültür sanat etkinlikleri ile yeniden taçlandırılıyor. Bu etkinliklere gösterilen ilgi, aynı zamanda, tarihi mekânların ruhuna uygun bağ kuran kamusal projelere olan ihtiyacın da bir göstergesi olarak değerlendirilebilir.
Umarız bu çalışmalar, yerel yönetimlerdeki, yönetim ve yöneticilerin değişmesi ile sekteye uğrayıp açılışlar özelinde sınırlı kalmaz ve devamlılığını koruyan kültür politikalarına dönüşür.
Kültürün, toprağa düşen tohumun tüm hücreleri ile topraktan beslenmesi gibi, ikamet edilen coğrafyanın yaşanmış tüm belleğine saygı duyup, öğrenmeye çalışmak; tanımlamak, ders almak ve korumak ile gelişip büyüyebileceğine inanlardanım. Şüphesiz ki bir bütünün parçası olabilmek için kendini var eden tüm detayları benimseyip sindirmek zor ve önemli bir süreçtir. Tabii toplumlar için yaşanan coğrafyanın tarihsel belleğine sahip çıkmak önemli bir bilinç gerektirmektedir. Bu bilinç ile yetişen toplumların, hayata, doğaya ve evrene bakışları daha olumlu olacağı gibi üretilen kültür nesnelerinde de gözle görülür farklılıklara yol açacaktır.
Umarız doğru uygulamalar ile daha uzlaşmacı, uygar ve kültürel değerlere saygı bilincinin yaygınlaştığı bir toplumda, daha güzel günlere uyanırız. Ne dersiniz?