NFT’ler eşi olmayan birimler. Yani bir eser için üretildiklerinde, o esere bir “teklik, biricik olma” özelliği de kazandırıyorlar. Bu sistemi emlak piyasalarındaki tapu sistemine benzetmek mümkün. Bu sayede bir dijital eserin satışı esnasında herhangi bir sahtekarlığa yer kalmıyor ve alınan eserin orijinalliğinden şüphe duyulmuyor. Geleneksel sanat piyasalarında sanat simsarları, sanat eleştirmenleri, müzayede evleri ve sergiler gibi aracı kişi ve kurumlar, sanat piyasalarına giriş çıkışı, hangi eserin hangi değerleme ile satılacağını ve hatta hangi sanatçıların ya da eserlerin sergilenebilme şansına erişebileceklerini belirleyebiliyorlardı. NFT sayesinde bu güç aracıların elinden alınarak, milyonlarca satıcı ve alıcının eline geçmiş oldu. Blokzincir teknolojisinin yarattığı devrim, kripto paralar ve finans dünyası ile sınırlı kalmıyor. Blokzincir altyapısını kullanan sistemlerin tümü, mevcut sistemleri derinden sarsmaya, bu sistemlerdeki oyuncuların rollerini ya tamamen ya da kısmen değiştirmeye muktedir görünüyor. Bu altyapılar üzerinde çalışan NFT’ler de, başta sanat piyasaları olmak üzere tüm dijital eser piyasalarını temelinden sarsıyor. NFT (Non Fungible Token) kelime anlamı olarak “takas edilemez jeton” anlamına geliyor. Burada jeton kelimesi ile kastedilen blockchain sistemi üzerinde bir dijital defterde depolanan benzersiz ve değiştirilemez veri paketçikleri. Daha açık bir anlatımla NFT, başka bir eşi bulunmayan dijital bir varlığı (bir dijital resim, tasarım, fotoğraf, müzik, video vb.) temsil eden bir veri paketçiği. NFT’ler  kripto paralar gibi blokzincir sistemlerinde (ağırlıklı olarak Ethereum sisteminde) üretiliyor. Ancak kripto paraların aksine NFT’ler bölünemez birimler: Örneğin 0,005 Bitcoin satın almak mümkün, ancak bir NFT kendisinden daha küçük birimlere bölünemiyor ve bu haliyle satılamıyor. Ayrıca yine kripto paraların aksine NFT’ler eşi olmayan birimler. Yani bir eser için üretildiklerinde, o esere bir “teklik, biricik olma” özelliği de kazandırıyorlar. Bu sistemi emlak piyasalarındaki tapu sistemine benzetmek mümkün. Bu sayede bir dijital eserin satışı esnasında herhangi bir sahtekarlığa yer kalmıyor ve alınan eserin orijinalliğinden şüphe duyulmuyor. Geleneksel sanat piyasalarında bir sanat eserinin hangi sanatçı tarafından yapıldığı, önceki sahipleri, hangi koleksiyonlarda yer aldığı gibi bilgilere provenans (özgün, orijinal) adı veriliyor. NFT’ler ile dijital varlıkların provenansı otomatik olarak sağlanmış ve sahtekarlığa yer bırakmayacak şekilde garanti altına alınmış oluyor. NFT’ler herkes tarafından yaratılabilir, satılabilir ve satın alınabilir varlıklar. NFT piyasalarında, geleneksel piyasalarda alıcı ve satıcıyı buluşturan müzayede evleri ya da sergilerin yerini dijital NFT platformları alıyor. Bu platformların en sık kullanılanları arasında OpenSea, Mintable, Rarible gibi arka planda blokzincir altyapısını kullanan NFT platformlarını sayabiliriz. SİSTEM NASIL İŞLİYOR? Bu noktada sistemin nasıl işlediğini kısaca anlatmanın detayları netleştireceğini düşünüyorum. Başlangıç noktasında, bir dijital eseri satmak isteyen üretici, bu platformlardan birine üye olarak eserini yüklüyor. NFT, bu dijital eser ve eserin satışı için oluşturulan bir elektronik sözleşmeden oluşuyor. Eseri üreten kişi, eserin mülkiyet garantisi, satış ya da açık arttırma fiyatı ve bundan sonra eserin her el değiştirişinde satış fiyatından yüzdesel olarak ne kadar komisyon alacağı gibi detayları bu sözleşmeye işliyor. NFT oluşturulduğunda eser ve bu sözleşme, blokzincir teknolojisi sayesinde manipüle edilemez bir biçimde dijital bir veri defterine kaydediliyor. İlgili platformda sergilenmeye başlayan eser alıcısıyla buluştuğunda da, kripto para ile ödenen bedel sonrasında eser ve eserin sahipliğini belgeleyen NFT, alıcının kripto cüzdanına, diğer dijital değerlerinin (kripto paralar, daha önce satın alınan NFT’ler vb.) yanına ekleniyor. Sonraki aşamalarda alıcı eseri satmak istediğinde ise NFT, bedeli karşılığında yeni alıcısının dijital cüzdanına transfer ediliyor. Yeni alıcı, blokzincir sisteminin sunduğu “değiştirilememe, manipüle edilememe” avantajları sayesinde eserin provenansı (özgünlüğü, orijinalliği) ile ilgili herhangi bir şüphe duymuyor. Eserin üreticisi, daha önceki alıcıları, satış bedelleri vb. pek çok detayı açıklıkla görebiliyor ve bu sayede piyasalar çok daha şeffaf ve güvenilir bir hale geliyor. NFET’LER NELER GETİRİYOR? NFT’nin beraberinde getirdiği çok sayıda devrimsel değişimin bana göre en önemlilerinden biri de bu satışlar esnasında gerçekleşiyor. Geleneksel piyasalarda sanatçılar eserini sattıktan sonra daha sonraki satışlardan herhangi bir komisyon alma hakkına sahip olmuyorlar. Özellikle sanat eserlerinin fiyatlarında yıllar içinde gerçekleşen değişimler göz önüne alındığında, sanatçının bazen yüzlerce kat artmış değerden herhangi bir pay alamıyor oluşu oldukça sorunlu bir durumdu. Marxist yabancılaşma teorisine atıfla, sanatçı emeğine ve eserine yabancılaşıyor, eser bir defa elinden çıktıktan sonra onunla maddi anlamda hiçbir bağı kalmıyor, eseriyle tamamen vedalaşıyordu. NFT’ler sayesinde bu hayli büyük soruna da çözüm bulunmuş oldu. Zira sanatçı artık ilk aşamada yarattığı elektronik sözleşme sayesinde her yeni satışta, sözleşmede belirlenen komisyon oranı üzerinden eserin satış fiyatının belirli bir yüzdesini kazanmaya devam ediyor. Dolayısıyla NFT’ler, bu son derece adaletsiz duruma ideale yakın bir çözüm sunmuş oluyor. NFT’nin getirdiği bir başka devrim de tüm blokzincir sistemlerinde geçerli olan merkeziyetsizleşme ve sistemdeki aracıların rolünün değişmesi. Geleneksel sanat piyasalarında sanat simsarları, sanat eleştirmenleri, müzayede evleri ve sergiler gibi aracı kişi ve kurumlar, sanat piyasalarına giriş çıkışı, hangi eserin hangi değerleme ile satılacağını ve hatta hangi sanatçıların ya da eserlerin sergilenebilme şansına erişebileceklerini belirleyebiliyorlardı. NFT sayesinde bu güç aracıların elinden alınarak, milyonlarca satıcı ve alıcının eline geçmiş oldu. Dijital eser üreticileri, sanatçılar artık bu aracılara ihtiyaç duymadan ve çoğu zaman eserin kalitesinden bağımsız işleyen bu filtreleme mekanizmalarına takılmadan, eserlerini dünya çapında milyonlarca insanın beğenisine sunabiliyorlar. Sanatçılar kadar alıcıların da seçme özgürlüğüne katkıda bulunan bu sistem, piyasaları bir grup karar vericinin kontrolünden çıkartıyor, özgürleştiriyor ve demokratikleştiriyor. Elbette bu yeni piyasalara ilişkin olarak, eserlerin neye göre değerlendirildiği, fiyatlarının nasıl belirlendiği, NFT piyasalarının bir balon olup olmadığı gibi pek çok soru ve cevapları uzun süre tartışılmaya devam edecek. Bu tartışmaları bir başka hafta ele almak üzere bu haftaki yazıma, her piyasada olduğu gibi NFT piyasalarının geleceğini de arz ve talebin belirleyeceği ve dolayısıyla bu piyasaların kalıcı olacağı yönündeki görüşümle son vermek istiyorum.