ABD, Rusya'dan petrol ve gaz alımını yasakladı, Batılı ülkeleri de aynısını yapmaya çağırdı. Çin, ambargo sayesinde enerji ihtiyacını Rusya'dan %10'dan fazla bir indirimle alabilecek gibi görünüyor.
Sonuçları ne olursa olsun, savaşların kazananının olmadığı bilinir. Sadece insani değerlerin yitimi anlamında değil –ki bu da büyük bir kayıptır- aynı zamanda modern dönemde savaşların kitlesel yıkımlara yol açtığı, en az kaybeden kadar kazanan tarafın da maruz kaldığı yıpranma ve tahribat nedeniyle de bu böyledir. Dünyanın en büyük askeri güçlerinden biri olan Rusya’nın normal şartlar altında Ukrayna’yı ezip geçmesi beklenirdi ancak yaşananlar, kısa süre içerisinde Putin’in Kiev’deki kiliselerde Paskalya ayini yapmasının o kadar kolay olmadığını gösteriyor.
Pentagon'un yayınladığı istatistiklere göre, Amerikan ordusu Afganistan'da 2 bin 352, Irak'ta ise 4 bin 487 personelini kaybetti. ABD’nin girdiği bu iki savaşta, general rütbesinde bir askerin öldürüldüğüne dair bir kayıt yoktu. Ukrayna savaşında Rus ordusunun kayıpları ilk hafta yaklaşık 500'e ulaşırken, bu süre zarfında Karadeniz Filosu komutan yardımcısı bir general öldürüldü.
Ukrayna tarafının söylediklerine bakılırsa, şu ana kadar beş Rus general hayatını kaybetti ve onlarla birlikte 14 binden fazla Rus askeri öldürüldü. ABD istihbarat rakamlarının verilerine bakacak olursak, en az yedi bin Rus askeri öldürüldü. Bu sayı ABD ordusunun 20 yıl boyunca Irak ve Afganistan’daki kayıplarını geçiyor.
Öte yandan, Rusya’nın Ukrayna savaşında kayıplar vermesi, Batı’nın Rusya’ya karşı parlak bir zafer kazanacağı anlamına gelmiyor. Her şeyden önce Rusya’ya uygulanan yaptırımların yansımalarını Batılı ülkelerin ne ölçüde telafi edebileceğinden kendileri dâhil kimse emin değil. Dolayısıyla Rusya’ya karşı Batılılar ve müttefikleri birlik olmuş olsa bile bunu ne kadar sürdürebilecekleri belirsiz.
Bu savaşın sonucunu kestirmek için vakit çok erken ama savaşmasa da meyvelerini devşiren bir ülke var ki; savaşın ekonomisine olumsuz yansımalarından kaçınmayı başarır ve gücünü korursa önümüzdeki süreçte bu savaştan en karlı çıkan taraf olabilir. Dahası, istikrar ve kalkınma için bir cennet ve diplomatik inisiyatif almasını sağlayacak birçok kozu elinde bulunduran bir arabulucu imajıyla Çin, parsayı toparlayabilecek potansiyele sahip görünüyor.
Çin’in Ukrayna krizindeki somut kazanımlarına şöyle bir göz atalım isterseniz:
ABD, Rusya'dan petrol ve gaz alımını yasakladı, Batılı ülkeleri de aynısını yapmaya çağırdı. Bu nedenle Rusya, ambargodan ve belki de savaştan da önce satışlarının çoğunu Çin’e yönlendirmek durumunda kaldı. Aylar önce Rusya ve Çin, aralarındaki ticaret alışverişini artırmak için ticaret anlaşmaları imzaladılar. Çin, enerji ihtiyacını Rusya'dan %10'dan fazla bir indirimle alabilecek gibi görünüyor.
Batılı ülkeler, Rusya'nın bankalar ve dünya ülkeleriyle olan anlaşmalarını durdurma umuduyla uluslararası ödeme sistemi SWİFT’i kullanmasını engelledi. Bu nedenle Moskova, Çin'in 2015 yılında kurduğu CIPS adı verilen paralel bir ödeme sistemine başvurdu. Geçen Ocak ayında, Ukrayna'da savaştan bir buçuk ay önce Rusya ve Çin, ekonomik olarak Batı hâkimiyetinden kurtulmak için ortak mali yapılar geliştirme konusunda anlaştılar. Böylece Rus hükümeti, Rusya Merkez Bankası ve Rus bankaları, Çin’le ya da bir başka ülkeyle yaptıkları herhangi bir ticari işlemi SWIFT sistemi üzerinden açtıkları dolar hesabı üzerinden yapma olanağına kavuştu.
Sadece bu da değil. Batılı merkez bankaları 300 milyar doları aşan Rus Merkez Bankası'na ait rezervleri dondurduğundan Rusların kalan kısma güvenmekten başka seçeneği yok, bunun yarısından fazlasını ise Çin yuanı oluşturuyor. Üstüne üslük bu yılın ilk aylarında piyasaya sürülen Çin dijital para birimi, Rusya ve daha birçok ülke için önemli bir ödeme aracı haline gelebilir.
Çin’in elde ettiği bir başka avantaj ise Batılıların yüksek teknoloji ürünlerini özellikle bilgisayar çiplerinin satışına getirdiği yaptırımlar nedeniyle Rusya’nın bu ürünleri Çin'den almaya başlaması. Son olarak 400 Batılı şirketin Rusya'daki varlıkları için alıcı aradığı bir zamanda devasa mali varlıklara sahip Çinli şirketler bu varlıkları çok ucuza satın alabilirler.
Bunlar işin ekonomik yönü. Diplomatik boyuta bakıldığında ise Çin, Rusya'nın Ukrayna işgalini kınamaktan kaçınırken ve Rusya'ya yaptırımları kınarken Putin'e doğrudan desteğini açıklamak gibi bir tutum içerisine de girmedi. Tersine krizin barışçıl bir şekilde çözümüne yardımcı olmak için arabulucu rolüne soyundu. Çin, çok hassas jeopolitik dengeler içerisinde olduğunun gayet farkında ve bıçak sırtı durumu ancak diplomatik enstrümanlarla yürütebileceğini de gayet iyi biliyor.
Putin'in bu savaşta yenilmesi Çin’in pek işine gelmiyor zira bu, ABD’nin bir sonraki hedefinin kendisi olacağı demek. Buna karşın Putin'in kazanacağı herhangi bir zaferin tüm Avrupa ülkelerini ABD’nin yanına sürükleyeceği ve ona bağımlı hale getireceğini öngörmemesi de düşünülemeyeceğine göre böyle bir zaferi de arzulaması mümkün görünmüyor.
Pekin, savaşın yarattığı belirsizliğin geçmesini beklerken, bu savaşın sona ermesinden sonra ortaya çıkabilecek jeopolitik avantajlardan yararlanmak için seçeneklerini dikkatle değerlendiriyor. Tarafların bu savaştan yıpranarak çıkması, özellikle Avrupalıların Çin’le daha dengeli bir ilişki kurmalarını beraberinde getirecek. Bu, ABD ve müttefiklerinin daha belalı bir Çin’le yüzleşmesi ve Ukrayna sonrası süreçte mücadelenin daha çok ABD ile Çin arasında geçmesi demek.
Yorumlar
Popüler Haberler
Atatürk Havalimanı Katliamı: Ağırlaştırılmış müebbet alan IŞİD'liler tahliye edildi
'Ölünce beni kim yıkayacak?': TRT'nin reklam panoları tepki topladı
AK Partili Belediye Başkanı, AK Parti ilçe başkanını Ülkü Ocakları üyelerine dövdürdü
Komisyonda mikrofonlar açık unutuldu: 'Çok yanlış yaptı Bakan Hanım'
Bakan Fidan: HTŞ, yıllardır bizimle işbirliği içinde oldu
İstanbul'da deprem meydana geldi