Tarhan Bey’in bize mirası hep daha da titiz, daha da bağımsız ve politik nüfuz elde etme hevesinden bağımsız, “inceleme”, “merak etme” ve hakikaten, hak ettiği gibi araştırmak olmalı… Biz hiç tanışmadık: ancak, tanışmadığım birçok insan gibi Tarhan Erdem ile de daha çok bağ hissediyor ve kendisini takdir ediyorum. 2018’de. T24’te yayınlanan son yazılarından birinde, “Ne ararsak onu buluruz…” diyor ve cesurca ekliyordu: “Türkiye’de demokratik bir parti yoktur!” “Haksız mı” demeden önce, şu satırlarına yer verelim: “Önümüzdeki aylarda, neredeyiz diye şaşırıp kalacağız; alaca karanlık, ıslak, ıssız, taşlı çukurlu değişik yollardan birini, nasıl seçeceğiz de nereye gideceğiz? Çok partili seçim sistemine böyle şaşkınlıklar yaşamamak için geçmemiş miydik? Evet ülkemizde yargı denetimindeki demokratik ilk seçim 68 yıl önce yapıldı, iktidardaki tek parti CHP yerine Demokrat Parti geçti. Seçimli yıllarda ne aradık, kimleri seçtik? Hangi partileri niçin seçtik?” Çok partili ilk seçimden sonra geçen 68 yılda 47 hükümet kuruldu, iki kez askeri darbe ile karşılaşıldı. Darbelerde, pek çok yetişmiş insanımızı hapishanelerde kaybettik, bazı gençlerimizi ölümle cezalandırdık, binlerce iyi yetişmiş gencimiz yurt dışına kaçtı.” Ne değişti o satırların yazıldığı günden bu yana? Her şey daha da “öyle” oldu ve o satırların yazarı da artık aramızda değil… Tarhan Erdem, tüm bu süreçte “memleket” ile meşgul oldu ve çok da önemli bir dönüm noktasına imza attı: KONDA gibi, kamuoyu araştırmaları konusunda birçok açıdan öncü bir kurumu yarattı. Kamuoyu araştırmaları konusu çok netameli bir konu: bir yandan istatistiğin ve sosyal bilimlerin eşsiz bir sentezi. Bu açıdan matematik ve felsefeyi, rakamsal ve sözel olanı birleştiren inanılmaz imkanlara sahip büyülü ve bir o kadar da rasyonel bir alan. Tarhan Erdem’i kaybettik; ama o bize KONDA’yı kazandırdı. 1987’de kurulduğundan bu yana, araştırma alanında kurumsallaşabilen ve köklenen nadir mecralardan. Bir süredir, Aydın Erdem araştırmaları yürütüyor ve gayet de güzel, güvenilirlikte marka olarak devam ediyorlar. Keza, Bekir Ağırdır ve Yasemin Güney Ağırdır’ın da parçası olduğu “üçlü masa”, KONDA’yı kamuoyu araştırmaları konusunda sivil toplum mantığı ile çalışan, siyasetle beraber sosyokültürel boyutta ülkeyi inceleyen bir kuruma dönüştürdü. Kamuoyu araştırmaları alanında daha yapacak çok şey var: -Araştırma yaptırmak pahalı bir şey ve “normal şartlar altında” siyasetten bağımsız bu tarz saha çalışmalarını yaptıracak mecralar yok. Dolayısıyla, kamuoyu araştırmalarının çoğu finanse edenden bağımsız değil.
Kamuoyu araştırmaları, Türkiye’deki babasını kaybetti onunla. Bu alanın tutkunu bizlere de, Tarhan Bey’in gözlerini parlatacak işler yapmak düşüyor.
-CATI-yani bilgisayar destekli telefon anketleri güvenilir değil; Türkiye gibi bir ülkede hiç değil. Yüz yüze yapılan anketler doğruya yakın sonucu verebilir ve o zaman da soruyu soran anketörlerle ilgili güvenilirlik kilit önemde. Tarhan Bey, 1953 yılında CHP üyesi ve 1977’de de İstanbul Milletvekili seçilen biri. Aynı yıl da “Sanayi ve Teknoloji Bakanı” oldu. CHP’liydi, ama “partili” veya daha doğrusu “partizan” değildi. Tarhan Bey’in de siyaseti bir “çözüm” aracı olarak kullanmaya çalışıp; asla durmayıp ve pes etmeyip-illaki de “memleketi kurtarmak için” bu kadar ısrarla bir ömür yaşaması da takdir edilesi… Tarhan Bey’in bize mirası hep daha da titiz, daha da bağımsız ve politik nüfuz elde etme hevesinden bağımsız, “inceleme”, “merak etme” ve hakikaten, hak ettiği gibi araştırmak olmalı… Kamuoyu araştırmaları, Türkiye’deki babasını kaybetti onunla. Bu alanın tutkunu bizlere de, Tarhan Bey’in gözlerini parlatacak işler yapmak düşüyor.