Ses ve ışık enstalasyonları ile yer alan sanatçılar; simsiyah bir boşluğun içinde vücut bulan sese, ışığa ve kent odağında geliştirdikleri sıra dışı sergilemelerine dikkat çekiyorlar. Sergi 6-28 Eylül tarihleri arasında gezilebilecek.
Günümüzde birçok kamu ve özel sanat kurumuna ev sahipliği yapan Beyoğlu’nda, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ait Taksim Sanat Galerisi ve 28 Eylül’e kadar devam eden “Boşlukta Mevcut” sergisi üzerine kısa bir gezintiye çıkmaya ne dersiniz?
Taksim Sanat Galerisi, Taksim Metrosu meydan girişinde bizi karşılayan yürüyen merdivenlerin bitiminde yer almaktadır. Kentin akışkan kalabalığı içerisinde çoğu zaman fark edilmeyen bu galeri, geçmiş yıllarda çoğunlukla, fotoğraf ve karikatür yarışma sergilerine ev sahipliği yapmaktaydı. Şimdilerde yer verdiği sergiler ile bu çehreyi değiştirmeye başlayan galeri; yıllar içinde değişen mekânsal özellikleri ve sanat politikaları ile dikkat çeken işlere imza atmaya başladı. Yerel yönetimin değişmesinin de etkisi ile çağdaş sanat alanında ulusal ve uluslararası projeler üreten sanatçıların yer aldığı projelere ve farklı sergileme biçimlerine ev sahipliği yapan galeride, halen devam etmekte olan “Boşlukta Mevcut” sergisi, hem teması hem de sergileme biçimi ile sanatseverlere farklı bir deneyim sunuyor.
Küratörlüğünü Derya Yücel’in üstlendiği, proje asistanlığını Merve Duran’ın yaptığı sergi 6-28 Eylül 2022 tarihleri arasında, Taksim Sanat’ta gezilebilecek. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve İBB Kültür A.Ş. birliğiyle düzenlenen “Boşlukta Mevcut” sergisinde, farklı disiplinlerde iş üreten 13 sanatçı yer alıyor. Sergide ses ve ışık enstalasyonları ile yer alan sanatçılar; simsiyah bir boşluğun içinde vücut bulan sese, ışığa ve kent odağında geliştirdikleri sıra dışı sergilemelerine dikkat çekiyorlar.
Sergi’nin küratörü Derya Yücel sunuş metninde şöyle diyor:
“Günümüz sanatında ses ve ışık, artık izleyici-sanat eseri ve mekân arasında arabulucu rolü üstlenmektedir. Ses ve ışık sadece eserin malzemesi değildir. Yazı ile birliktelik içinde olan ışıkları, metin ya da kelimenin izleyiciye dolaylı bir aktarım sunma ya da onları deneyime sürükleme aşamasında oldukça etkilidir. Ses ve ışık, izleyiciyi çoğunlukla kendine çekme potansiyelinde olan büyülü bir etkiye sahiptir.
‘Boşlukta Mevcut’ başlığındaki sergi, ses, ışık ve kent üzerine düşünen, mekânsızlığı hem içerik hem form bağlamında bir deneyim alanı olarak ele almayı amaçlayan ve günümüz sanat pratiklerinde yapıt-mekân ilişkisine yönelik bir tema olarak öneriliyor. Sergi, günümüzde dönüşen var olma ve iletişim biçimlerimizde önemi artan ses’lerin varlığıyla bir arada düşünmeye, ses ve ışık gibi göremeyeceğimiz ya da dokunamayacağımız bir kavramla sanatı bir araya getirmeye ve kent içerisinde görülme/duyulma ihtiyacımıza işaret etmeyi amaçlıyor. Sergi, güncel gerçekliğimize değişen ve dönüşen iletişim biçimlerimizle oluşturduğumuz ve varlığımızı konumlandırdığımız, sesin ve ışığın başrol oynadığı bir kentte, yeni tür bir ‘mekânsız mekân’ düşüncesiyle birlikte algılanabilir.
“Boşlukta Mevcut” , simsiyah bir boşluğun içinde vücut bulan sese, ışığa ve kente odaklanıyor.”
Sanatçılar burada şehrin şatafatlı karmaşasında, gökyüzündeki yıldızları dahi görmenin hayal olduğu ‘Kent’i; ses ve ışık ile yeniden tanımlarken; boşluktaki mevcudiyetlerini, yapıt-mekân ilişkisine yönelen bir tema çerçevesinde izleyiciye sunuyorlar. Böylece karanlığın içinde beklenmedik ses ve ışıklar ile yolunu bulmaya çalışan izleyici, sergi sonunda farklı katmanları deneyimlemiş şekilde galeriden ayrılıyor.
Uzun zamandır farklı politikalarla tarihi belleği ve çehresi değiştirilmeye çalışılan Taksim Meydanı ve Beyoğlu’na baktığımızda, serginin burada açılması manidar görünüyor. Umarız, yakın gelecekte, tarihi ve kültürel dokuya saygılı, geçmişi ile barışık, geleceğe umutla bakan nesillerle, çoğalan ve yolumuzu aydınlatan sanatsal üretimleri daha çok deneyimleme fırsatı bulabiliriz. Ne dersiniz?
Yorumlar