Ölüme giderken dahi, onun karşısında düştüğün çaresizlikten sebep iğne ucu kadar dahi kimsenin gözünde masumlaşamıyorsan eyvahlar olsun. Sözde bile olsa kimse sana müspet bir şey demeyi fazla buluyorsa, çoktan ölmüşsündür. Meşhur olmak, insanı gerçeklerden kurtarmaz. Cenazenin şatafatı, çelenklerinin sayısı, kuvvetle muhtemel defnedileceğin yer olan ülkemizin birbirinden “güzide” fanilerinin kabristanı Zincirlikuyu sana kahramanlık edemez. Tüm bu sükse seni çekip çıkaramaz, yaşadığın zamanlarda biriktirdiklerinden. Gelir her biri teker teker yakana yapışır. Öte tarafa, yakan “ışıl ışıl” gidersin. Bekle ki ışıklar içinde uyuyasın... Beklemekten kim yorulmuş hem yorulmazsın sen. Ağzından bir kez olsun aydınlık bir şey çıkmaması için nasıl gayret ettiysen ömrün boyunca, aynı öyle gayret edersin. Ne olacak. Merasimine kesinen devlet erkânından katılacaklar olacaktır. Rahat ol. E kolay mı, sen de oturduğun iktidar sofralarının bir karşılığını alacaksındır. Yaşın kadar gazeteciliğin, en çok okunanlarda kaptığın köşelere borçlu kendisini. O kadar olsun. Az emek dökmedin Allah için.  Her konuda ilan ettiğin uzmanlığının da bir mükafatı olacaktır bak bir de. En son ahlakçılığın uzmanlığını da aldığını biliyoruz. Son güncellemeni, bir kadının ölümünün ardından onun özel hayatına dil uzatmaktan geri durmayarak layıkiyle yaptın. Yine modaya uydun. Son sürüm olmak neyi icap ediyorsa bir genç dimağcasına hepsini kaptın. Helal sana. Aldığın tepkilere rağmen, tıpkı şimdi olduğu gibi o zaman da çok moda olan “aile değerleri” güzellemesine yineleyerek bir de mahalle baskısının ne olduğunu bize anlattın. Sen olmasan tüm bu zorlukları biz nasıl öğrenecektik zaten…
Nerede kalmıştık? Merasiminde. Zaten sporda “üstad” olduğun için o camia cepte… Sanatçısı, işadamı, gazetecisi, paparazzisi… Sana bayıldıklarını sanmıyorum. Ama bazen son yolculuklar, kariyer meraklısı sen gibiler için iş takibine benzer.
Nerede kalmıştık? Merasiminde. Zaten sporda “üstad” olduğun için bu camiayı cepte diye düşün. Yorumlarınla erkekliklerini şanlandırdığın ne kadar ağ babası varsa bu kesimin, ilk safta onların olması gerekir. Hatta tam koordinat verelim. Yanılırsak hanemize yazarsın ne yapalım. İmamdan sonraki ilk safta, hemen siyasetçilerin yanına ilişeceklerdir bunlar.  Bak gör.  Ama sadece bu camia keser mi seni. Kesmez. Sanatçısı, televizyoncusu, iş adamı, gazetecisi, paparazisi… hepsinden numuneler muhakkak olacaktır. Sana bayıldıklarını sanmıyorum. Önemli biri olduğun için ne yapsınlar el mecbur gelecekler işte. Safın bir yerlerine girer elbette bunlar da. Bazen son yolculuklar, kariyer meraklısı sen gibiler için iş takibine benzer. Takipte olacaktırlar. Vehmetme yani. Törenine uzaktan senin cibiliyetini bilmeyen biri baksa, ulan ne mühim adammış diyecektir. Gerçi 50 yıldan fazla ekranlardan hiç inmedin. Siyaset-ticaret-spor ve hatta bu bileşene bir de sanatı ekledik mi, senin bütün seyrin bize ülke fotoğrafı çıkarır. Hatta, bu kesişiminin aslında sermayenin bir diğer adı olduğunu hepimiz anlarız bir kez daha. Sen mühim bir zat olmayacaksın da kim olacak…Hasılı cenazen, senin “renkli” karakterini yansıtacaktır. Sermaye, hep renklileri seçer kendine. Son uğrakta hepsinin rengi siyaha çalar. Ölüme giderken dahi, onun karşısında düştüğün çaresizlikten sebep iğne ucu kadar dahi kimsenin gözünde masumlaşamıyorsan eyvahlar olsun. Sözde bile olsa kimse sana müspet bir şey demeyi fazla buluyorsa, çoktan ölmüşsündür. Kimse için düşman kadar bile olamamışsın demek. Allah etmesin. Hayatta hiç kimse ama hiç kimse senin yerinde olmak istemeyecektir. Kim ne kadar yaşar, kimse bilemez. Ancak sana hiçbir koşulda uğurlar falan olmasın.