Peker veya bir başkasının kahramanlaştırılmasından rahatsız olanların insanları “bir kahraman aramaya” mecbur bırakmaması lazım.  Geçtiğimiz günlerde bir erkek tarafından mağdur edilen bir genç kızımıza destek olmak için yapmaya çalıştığımız şeyler ve başlattığımız hukuk mücadelesi sonrası Sedat Peker’in kulaklarını çınlattım. Neden mi? Sedat Peker’i şahsen tanımam. Ne kendisini bilirim ne de dünyasını... Fakat iktidarla yakın olduğu süreçte muhalefete yönelik tavır ve söylemleri beni rahatsız etmişti. Kendisi, sizin de hatırlayacağınız üzere, bir süre önce paylaştığı bir dizi videolarla iktidara savaş açarak dikkatleri üzerine çekti. Azımsanmayacak kadar da sempatizanı var. Lakin ben bugün bu mevzuları yazmayacağım. Sedat Peker’in -kendi anlatımıyla- iktidarla daha doğrusu İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile savaşının başlamasına neden olan olay, “evine yapılan baskında özel hareketçıların tutumları nedeniyle kızlarının üzülmesi.” Durum böyle olunca yarın bir gün herhangi bir sebeple, “Sedat Peker’in kızlarını üzmeye” kimsenin cesaret edemeyeceği malumumuz… Düşünmeden edemiyorum;  çocuklarımızın ve kızlarımızın günahı ebeveynlerinin sıradan vatandaş olması mı? Bu, beni hem çok hüzünlendiriyor hem de çok öfkelendiriyor. Baştaki olaya binaen, genç kızımızın hakkını aramak için mafya-iş ilişkileri birbirine karışmış kişilerin alaycı tavrı ile karşılaşmak durumunda kalmak onur kırıcı. Elbette hukuki olarak elimizden geleni yapacağız ama maalesef biliyorum ki bizim için çok yavaş ilerleyecek her şey. Ve yine biliyorum ki, intiharın eşiğine gelmiş bir genç kızın gözyaşları içine akmaya devam edecek. Bir kadın olarak çok ama çok yorucu her şey… Tüm bu yaşadıklarımın üzerine, Birgün gazetesi Genel Yayın Koordinatörü İbrahim Varlı’nın “Sedat Peker’i halk kahramanına dönüştürmenin bir anlamı yok.” sözleri üzerine “Türkiye halkının bir kahramana ihtiyacı var mı?” diye düşündüm… Evet! Bizim; çocuklarımızı, genç kızlarımızı ve kadınlarımızı korumak için bir kahramana ihtiyacımız var. Yalnız masallardaki gibi, beyaz atlı bir prensin gelip prensesi cadılardan kurtarması gibi bir kahramandan bahsetmiyorum. Ben, kanun yapıcılar ve uygulayıcıların içinden ülkedeki mağduriyetleri sonlandıracak kahramanlardan bahsediyorum; hayali olmayan, gerçek kahramanlardan… Sedat Peker veya bir başkasının kahramanlaştırılmasından rahatsız olanların ve aslında onlardan da önce hukuk sistemimizin, insanları “bir kahraman aramaya” mecbur bırakmaması lazım. Mağduriyet yaşayan hiç kimsenin hakkını aramaya korkmaması ve uzun sürecek davalara maruz kalmaması lazım. Tam da burada “Geciken adalet, adalet değildir.” sözünü bir kere daha hatırlatmak isterim. Hiç kimse; ne arkasındaki mafya gücüne ne herhangi bir siyasi parti taraftarlığına ne de babasının konumuna güvenip zayıf olana zulmetme hakkına sahip değildir. Herkesin öncelikle bunu bilmesi lazım… Kısacası; bize, her şeyin ve herkesin üstünde bir hukuk lazım.