Anayasa’ya göre seçimleri erteletecek tek gerekçe savaş hali. Bunu da deneyebilirler mi? Muhalefetin esas bu noktada dikkatli olması gerekiyor. Bir oligarşinin iktidarı kaybetmemek uğruna neler deneyebileceğini artık hepimiz biliyoruz. Tüm algılarımızı açarak seçimlerin yaz başı yapılması için bastırmak tek çözümümüz. Anayasa Hukuku hocası Prof. Dr. Serap Yazıcı hocam, 15 Şubat’ta politikyol.com’da yayınlanan “Deprem, olağanüstü hal ve seçimler” yazısıyla deprem ve olağanüstü halin Anayasanın 77. ve 78. maddeleri karşısında seçimleri erteleme yetkisi tanımadığını ortaya koydu. Yine Prof. Dr. Yazıcı’ya göre Yüksek Seçim Kurulu’nun da böyle bir yetkisi bulunmuyor. Okuduğum ve fikrini sorduğum tüm aklı başında hukukçular da aynı sonucu tekrarlıyorlar. Hocanın son derece haklı hukuk devleti kültüründen yoksunluk eleştirilerini bir kenara bırakırsak, fısıltı gazetesinde ve iktidar çevrelerine yakın köşe yazarlarınca dillendirilen bu olasılığın aslında neden ortaya çıktığı konusunda hepimizin zihninde bir fikir oluşmuştur diye düşünüyorum. Büyük ve son derece yıkıcı bir deprem geçti. Binlerce insan öldü, kayboldu. Pek çoğu enkaz altında zamanında yardım alamadığı için soğuktan donarak ya da susuzluktan yaşamını kaybetti. Binlerce insan yaralı ve örselenmiş olarak kurtulsa da evini, yakınlarını kaybetti. Zaten %120’lerde seyreden enflasyon ve ekonomik kriz ortamında para bulamayan iktidar çevreleri, böyle bir şok karşısında iyice paralize oldu. Devletin tekelci ve merkeziyetçi, sivil toplumu ve yerel yönetimleri dışlayan, liyakatsiz ellerde hantallaşmış anlayışı sonucu ortaya çıkan bu tablo, elbette iktidara pozitif yansımayacak. Bölgeyi bilen biri olarak, herkesin son derece öfkeli olduğunu gözlemleyebiliyorum. Bu yalın gerçeği, siyasette ustalık dönemini yaşayanların görememesi mümkün değil.
Depremde oluşan can kayıpları ve yıkımlar nedeniyle seçmen adres tespit sistemini ve semen listelerini şu an için kullanılmaz hale getiren enkaz, 14 Mayıs’ta seçim yapılmasını imkânsız hale getirse de, bugünden itibaren 4 aylık iyi bir çalışma ile Haziran sonu seçim yapılabilir
Bu şartlarda planlanan 14 Mayıs tarihinde seçime gitmek, elbette iktidar için intihardan farksız bir durum. O halde iktidarın devamı için ne yapıp edip, seçimleri ertelemek gerekiyor. Ne var ki, Anayasa’nın son derece açık hükmü karşısında, örneğin bir yıl ertelemenin, hukuku tamamen bir kenara bırakarak fiili durum yaratmaktan başka bir çaresi yok. Peki iktidar böyle bir şey yapabilir mi? Bence zor, ama mümkün. 20 yıl boyunca yönetip her türlü skandala imza attıktan sonra, hala gizli tutulabilen yolsuzlukların iyice açığa çıkması ve tatlı koltukların yitirilmesi pahasına böyle bir riske girip “iktidar darbesi” yapabilirler. Böyle bir olasılıkta, muhalefet blokuna sanılanın aksine fazla iş düşmez diye düşünüyorum. Sine-i millete dönüyoruz diyerek milletvekili maaşlarını terk etmek ve meclisi boşaltmak gerekir ki, aslında bu “hiçbir meşruiyetiniz kalmadı, alın hepsi sizin olsun, biz millete dönüyoruz” demek anlamına gelir, etkileri de olur. Muhalefetin esas görevi, işin o noktaya gelmesini engellemektir. Depremde oluşan can kayıpları ve yıkımlar nedeniyle seçmen adres tespit sistemini ve semen listelerini şu an için kullanılmaz hale getiren enkaz, 14 Mayıs’ta seçim yapılmasını imkânsız hale getirse de, bugünden itibaren 4 aylık iyi bir çalışma ile Haziran sonu seçim yapılabilir. Bu süre içinde türlü iktidar şımarıklıkları yaşanacaktır ancak bunları ustaca emerek etkisiz hale getirecek tecrübe muhalefette var. Muhalefetin yapacağı en büyük hizmet, bu aşamada Haziran ayında Türkiye’de seçim yaptırmayı başarabilmektir. Bu iktidardan kurtulmak ve tüm vatandaşların bu azaptan kurtarılması az bir hizmet mi? Bir ihtimal daha var: Anayasa’ya göre seçimleri erteletecek tek gerekçe savaş hali. Bunu da deneyebilirler mi? Muhalefetin esas bu noktada dikkatli olması gerekiyor. Bir oligarşinin iktidarı kaybetmemek uğruna neler deneyebileceğini artık hepimiz biliyoruz. Tüm algılarımızı açarak seçimlerin yaz başı yapılması için bastırmak tek çözümümüz.