Salgını İsrail üzerinden anlamak
Politikyol
Koronavirüs üzerine yıllardır konuşuyoruz. Belki salgının başındaki kadar bilgisiz değiliz, yine de sanki gelecek de o kadar belirli gibi gözükmüyor henüz. Türkiye’de salgının iyi yönetilemediği, konunun ciddiyetinin yeterince halka aksettirilemediğine dair tartışmalar özellikle muhalif kanatta çokça dile getiriliyor ama gelişmiş ülkelerde de durum pek parlak gözükmüyor maalesef. Salgınla ilgili aşı karşıtı kampanyalar, virüsün doğal olup olmadığına dair iddialar, hükümetlerin salgını hafife alarak ekonomi-salgın dengesini bir şekilde tutturma çabalarının sonuçsuz kalması vs. gibi konular artık herkesin ortak problemleri haline geldi. Gerçekten ortada cevaplanması gereken çok soru var. Ama mesele yalnızca hükümetin beceriksizliğine dayandırıldığında resim eksik kalıyor.
Halkın kendi sağlığını koruması da gerekiyor. Bu konuda birkaç grup günah keçisi ilan edilmiş durumda. Örneğin aşı karşıtı gruplar, aşının henüz ulaşmadığı insanlar veya sağlık sebebiyle aşı olamayanlar mıdır salgının sebebi? Asıl maske, temizlik ve mesafe konusunda daha titiz olmaları için duyarsız çoğunluğu ikna etmek gerekiyor. Çünkü doktorlar defalarca belirttiler; şu aşamada tek başına aşı yeterli değil. Elbette ben bir enfeksiyon hastalıkları uzmanı olmadığım için bu konuda daha detaylı bir şeyler yazıp haddimi aşmak istemiyorum. Bu yazıda daha çok salgının ilk dönemlerinde adeta parmakla gösterilen, iyi bir öğrenci gibi ödevini harfi harfine yerine getiren ve bunun sonucunda coronayı toplumsal olarak yendiği imajını veren İsrail’den bahsedeceğim. Orada da işler karışmış gibi gözüküyor.
SALGINI YENMİŞİZ GİBİ
Salgın cehenneminden kurtulmuş gibi davranmaya başlayıp, bu konuda “resmen” bir video yayınlayıp, el ele kol kola konserlere, plaj partilerine katılıp, adeta düşman çatlatan İsrail, itiraf edelim hepimizin sinirini bozmaya başlamıştı. Gerçekten bütün dünyanın gözünün önünde maskeleri fırlatıp, eskisi gibi sarılan öpüşen İsraillilere bakıp bakıp “Bizim sorunumuz ne?” diye düşünüyor ve “Demek ki salgın bitebiliyor. Bakın İsrail’de yaptılar.” diyorduk. Bu sonuç karşısında hemen herkes, “Evet aşı etkili ve birileri aşılanmaya başlayınca virüsten kurtulacağız” düşüncesine kapılmıştı. Ama maalesef mutluluk çok kısa sürdü ve İsrail’de de vaka sayıları hızla artmaya başladı.
Delta varyantı ortaya çıkmadan önce İsrail’de pek çok araştırma, aşının virüsün yayılma hızını kestiğini kanıtlamıştı. Ancak şimdi bu yeni gelişen mutasyonlar durumun değiştiğini gösteriyor. Ülkemizde de haftalardır yeni varyantlar nedeniyle artan vakaları konuşuyoruz. İsrail’de de benzer bir durum söz konusu; günlük vaka sayısı 1200’ün üstünde seyrediyor.
OKULLAR AÇILIYOR…
Vakaların artışının gölgesinde öne çıkan önemli bir tartışma da okulların açılmasına çok az zamanın kalması. Dini okullar 8 Ağustos’ta ders başı yapacak ve salgın henüz istenen şekilde kontrol altına alınmış değil.
İsrail’de hükümet, 12 yaş ve altı çocukları aşılamak konusunda kararlı ve test sonucu negatif olmayan çocukların okullara kabul edilmemesini savunuyor. Sağlık Bakanlığı ise çocukların sağlığını korumak ve bulaşı engellemek için sınıf mevcutlarını azaltmak gerektiğini belirtiyor. Bununla beraber, hangi yaş gruplarının aşılanacağı konusunda nihai karar henüz açıklanmış değil. Tabii bunlar ebeveynler için endişeli günler demek..
GEÇİŞ KARTI: YEŞİL PASAPORT VE HALKI İKNA ETMEK
İsrail ayrıca kart uygulamasını güncelleme kararı aldı ve 29 Temmuz’da yeniden başlıyorlar. Artık 100 kişiden daha kalabalık iç ve dış mekanlarda 12 yaşından büyük herkes için yapılacak toplantı, konser, etkinlik vs. gibi faaliyetlere katılma izni alabilmek için üç şart koşuluyor: Coronayı yenmiş olmak, 72 saat içinde alınmış negatif test sonucu veya aşılanmış olmak. Bu kriterlere uymayanların etkinliklere alınmaması kararlaştırıldı. Ayrıca Kıbrıs, Gürcistan, İngiltere ve Türkiye de seyahat yapılmayacak ülkeler listesine eklendi.
Başbakan Bennett Perşembe günü tüm İsrail halkına yaptığı konuşmada, herkesi aşı olmaya çağırdı. Aşı olmayanların halkın geri kalanının sağlığını tehdit ettiklerini açıkladı. Resmi rakamlara göre, 5.7 milyondan fazla kişi en azından ilk doz aşılarını yaptırmış durumdalar. Hükümet aşıya direnen 1 milyon kişinin geri kalan 8 milyonun hayatını tehlikeye attığını ileri sürerek, herkesi aşı olmaya çağırdı. İsrail’de hükümet bu işi çözebilmek için aktif rol alıyor ama sürekli mutasyonlarla karşılaşıldığı bir durumda çabaların çabuk sonuç vermesi biraz zor gibi gözüküyor.
UMUTLU HABERLER
Son belirtmek istediğim nokta ise biraz umutlu olsun. Birincisi, Kudüs İbrani Üniversitesi’nden Prof. Isaiah Arkin, 3.000’den fazla ilaç üzerinde yaptıkları tarama ve çalışmalar sonucunda halihazırda kullanılan üç ilacın coronavirüs üzerinde yüzde yüz etkili olduğunu kanıtladıklarını açıkladı. Ancak laboratuar aşamasında son basamaktalar. Arkin’e göre, ateroskleroz, kanser ve HIV tedavisinde kullanılan üç ilaç kesinlikle coronavirüs üzerinde etkili ve bu son basamak da başarılı olursa, artık sadece aşı alternatifimiz olmayacak. Böylece aşı tartışmasını da rafa kaldırabileceğimizi söylemek mümkün.
İkinci umutlu haber ise İsrail’deki Oramed Pharmaceuticals şirketinden. Oramed, Hindistan menşeli Premas Biotech’in ürettiği tek doz aşıyı hap şeklinde üretmeyi başardı. Şimdilik testler ilacın başarılı sonuç verdiğini gösteriyor. Bu hem aşıların saklama koşullarından kaynaklı dezavantajı ortadan kaldıracak, hem de nüfusunun yüzde 5’i gibi çok az bir bölümünü aşılayabilen Hindistan gibi ülkelere çabucak müdahale imkanı verecek. Bu da tabii yine aşı tartışmasını rafa kaldıracak diyebiliriz.
İsrail’in salgın serüveni çok güzel başlasa da, biraz tartışmalı sürüyor. Türkiye’de bayram tatilinden dönenlerin vaka sayılarını hızla arttıracağı öngörülürken, aşı süreci de hız kesmeden devam ediyor. Bu ortak insanlık mücadelesinde anlayabileceğimiz salgının, “Bitirdik” demekle, hemen bitmeyeceği… Çünkü sürekli yeniden başka bir kimlikle önümüze çıkıyor. Fakat bayram ertesi umudu kaybetmemek gerekiyor. Kurumlar arası tartışmalar ve birbirimizi suçlamak yerine, bilimsel çalışmaya odaklanırsak, tünelin ucunu daha çabuk göreceğiz gibi geliyor bana. Henüz yürüyecek yolumuz var ama büsbütün karanlıkta da yürümüyoruz artık.
Yorumlar
Popüler Haberler
Deniz Zeyrek, Sözcü gazetesinden ayrıldı
Otopsi raporu ortaya çıktı: Rojin'in ölüm nedeni belli oldu
Mahkeme tespit etti: Boğaziçi Üniversitesi, mülakatta usulsüzlük yapmış!
MHP'li vekillerin istifa gerekçesine PolitikYol ulaştı: VIP altın kaçakçılığı
Ahmak davası: AYM’nin İmamoğlu kararı 9 ay sonra Resmi Gazete'de
Yasadışı bahis soruşturmasında yeni dalga: 7 fenomene yakalama kararı