Bu haksız çıkışın muhalefete artı olarak döneceğine şüphe yok. Basın açıklaması önemli bir karşı çıkış oldu. Ekrem Başkan’ın rahatlığı ve özgüveni dikkat çekiciydi. Diğer başkanlarla birlikte yapılmasıysa iyi bir “birlik” mesajıydı. Esasen 6. Yargı Paketi ile gelmesi konuşulan nafaka sınırlandırılmasına ilişkin bir yazı olacaktı bu; fakat İç İşleri Bakanı’nın İBB’ye özel teftiş başlattığına ilişkin açıklaması gündeme oturunca bu konuda birkaç söz etmek istedim. Öncelikle, İç İşleri Bakanlığı’nın yaptığı işlemi Twitter üzerinden açıklaması hem ciddiyetsizliğin hem de usul bilmezliğin daniskası. Bu açıklamayı Twitter üzerinden yapmanın bir tek sebebi olabilir; İBB’yi ve elbette Başkan Ekrem İmamoğlu’nu düşmanlaştırmak, hedef göstermek. Dışarıdan bakanlığın durumu içler acısı görünüyor doğrusu. Hepimiz biliyoruz ki, başkanı AKP’li olan bir belediye için aynı durum söz konusu olsaydı, Twitter üzerinden bu ne olduğu belirsiz açıklama yapılmazdı. Zaten AKP’li bir belediye söz konusu olsaydı, ortada böyle bir teftiş işlemi de olmazdı. Tamamen operasyonel olduğu açık, hedefli, hesaplı ve sinsi bir girişimden ibaret bakanlığın işlemi de bildirimi de. CHP Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ordu Milletvekili Sayın Seyit Torun, Sayın Ekrem İmamoğlu ve CHP’li büyükşehir belediye başkanları ile bir basın açıklaması yaptı derhal. Bu açıklamada da belirttikleri üzere, belediyelerin istihbarati bir görevi olmadığı, işe alımların adli sicil kayıtlarının kontrol edilerek yapıldığı, dolayısıyla ortada suçlu varsa bile bunun İBB tarafından bilinemeyeceği, gerekli işlemleri yapmanın Adalet Bakanlığı ile İç İşleri Bakanlığı’nın görevi olduğu vurgulandı. İktidarın yıllardır uyguladığı taktik bu; “çamur at izi kalsın”. Ve elbette en çok kullandıkları konu; “terör”. İddialarının altı doludur-boştur bilemeyiz, araştırsınlar. Fakat bunu İBB’ye ve CHP’ye özgülemek en hafif tabirle alçakça. Ve suç aynı zamanda. Peki, iktidar -sanki yıllarca devletin tüm kademelerine FETÖ’cüleri, uyuşturucu kaçakçılarını, mafyanın siyasi ayaklarını bizzat kendisi yerleştirmemiş gibi- niçin böyle bir iddia ile siyaset yapma çabasında? Ekonominin ayarlarıyla oynayan ve sözde “psikolojik üstünlük” sağladığını düşünen iktidarın hız kesmeden hamlelerine devam etme planının yalnızca bir parçası olarak görüyorum bu tipik popülist hamleyi. Bana sorarsanız tamamen “psikolojik çirkeflik”. Akıllarınca üst üste atak yaparak, muhalefeti en hassas noktalarından biriyle -son zamanlardaki en önemli zaferi denebilecek İBB ile- vurarak demoralize etmeye/yıpratmaya çalışıyorlar. Aynı zamanda, bir taşla iki kuş misali, Cumhurbaşkanlığına adaylığı en çok istenen ve konuşulan isimlerden biri olan Ekrem İmamoğlu’nu sindirme/korkutma amacını da içeren bir hamle. Fakat akıl terazileri o kadar şaşmış, gözleri öyle kör olmuş durumda ki, bu hamlenin kendilerine misliyle olumsuz şekilde geri döneceğini hesap edemiyorlar. Olumsuz dönecek; çünkü hepimizin bildiği üzere, Ekrem İmamoğlu “haksızlık edilen kişi” olarak halkın gözünde zaten “markalaşmış” biriydi ve bu haksızlık Ekrem başkana 800 bin oy farkla başkanlığı getirdi. Halk, zaten Ekrem Başkan’a sahip çıkmayı geçmişte deneyimledi ve bu hamlelerin sinsiliğinden neredeyse emin bir önyargıya şimdiden sahip. Diğer yandan, genel geçer bir refleks olarak, halkın mağdur edilen kişileri daha çok sahiplendiği de bir gerçek. Hal böyle iken hangi akla hizmet kendilerini bu kör kuyulara attılar, bilemiyoruz. Yine bir Fahrettin Altun iletişim dehasıyla mı karşı karşıyayız yoksa Süleyman Soylu tam bağımsız bir çıkış mı yaptı, düşündü insanlar. Soylu’nun Cumhurbaşkanıyla arasının iyi olmadığı, sık sık Bahçeli tarafından kollandığı bir gerçek. Fakat bu çıkışın, Erdoğan’dan bağımsız yapılmış olması mümkün değil. Bu hamle, çok tipik ve modası geçmiş bir Erdoğan şeytanlaştırması zira. Tabii bunu yaparken Soylu’nun TBMM’deki bütçe hezimetinin intikamını alma hevesi içinde olduğunu tahmin etmek için alim olmaya gerek yok. Soylu’nun peş peşe ortaya çıkan skandallarını örtmek için aynı zamanda karşı atak yaptığını da söylemek mümkün. Kim bilir, belki de Soylu’nun Meclis kürsüsünden “geliyor gelmekte olan” tehdidinin ta kendisidir bu altı boş çıkış. Bu iddialar boşa düştüğünde, gerekirse iktidar tarafından seve seve kurban edilecek kişidir Soylu aynı zamanda. Erdoğan için artık muhalefetin üzerine rahatlıkla salınacak “persona non grata”dır. Bu haksız çıkışın muhalefete de artı olarak döneceğine şüphe yok. Basın açıklaması önemli bir karşı çıkış oldu. Ekrem Başkan’ın rahatlığı ve özgüveni dikkat çekiciydi. Diğer başkanlarla birlikte yapılmasıysa iyi bir “birlik” mesajıydı. Bundan sonraki kısımda, muhalefetin bir an evvel mitinglerine, sokak çalışmalarına ve yapacaklarını halka yüksek sesle anlatmaya devam etmesi önemli. Yol çetin, gerilim yüksek, umut var.