Murat Aksoy
Gelecek Partisi Ekonomi Politikaları Başkanı Kerim Rota ‘128 Milyar Dolar Nerede’ sorusunu PolitikYol’a değerlendirdi.
- 128 milyar doların akıbeti uzun bir süre iktidar tarafından görmezden gelindi. Ama sonra kabul edildi ve MB tarafından satıldığı açıklandı. Merkez Bankası'nın bu kabullenmesini ve başkanının açıklama yapmasını neye bağlıyorsunuz?
Biliyorsunuz bu konuda kamuoyu ve yatırımcılar uzun süredir neler olup bittiğini soruyorlar. Bu sorular TCMB’ye 2019 Nisan’dan itibaren her fırsatta soruluyor. Ekonomist Haluk Bürümcekçi rezervlerdeki bu hareketleri 2019 başında tespit ederek 2 yıl boyunca takip etti. Uğur Gürses ve ben de bu konuyu iç kamuoyunun gündemine taşıyanların en önde gelenleriyiz. Konunun siyasetin gündemine yoğun bir şekilde girmesi ise Berat Albayrak’ın istifası sonrası oldu.
- Ama rezervlerde eksilme olmadığı söylendi önce. Neden?
Evet, Cumhurbaşkanı önce rezervlerde bir eksilme olmadığı yönünde açıklama yapsa da durumun böyle olmadığını artık hem muhalefet hem yabancı yatırımcılar gayet iyi biliyordu.
Bu nedenle tartışmalar alevlendi. Bu kez Yiğit Bulut, Cemil Ertem, Nurettin Canikli, Lütfü Elvan gibi isimlerle bu satışların yapıldığını ancak yapılmasının gerekli olduğunu savunmaya başladılar. Bu söylemler de hem zamanlama hem savunanların sahip olduğu bilgi seviyesi açısından tatminkar olmadı.
Nurettin Canikli TCMB her isteyene döviz satmak zorundadır diye paylaşım yaptı. Böylece Türkiye’nin 2001 yılında geçtiği dalgalı döviz kuru rejimimin farkında bile olmadığını kanıtladı. Diğerleri ise cari açık için satıldığı, Covid-19 için harcandığı, ülkemize finansal saldırılar olduğu vb. gibi bahaneleri sıraladılar.
- İkna edici mi açıklamalar?
Değil. 2013-2020 arası cari açık verilmeyen tek yıl 2019’du. O zaman Covid ve cari açığın olmadığı 2019 yılında neden 33 milyar dolar sattınız sorusunun cevabı havada kaldı. Bütçeye tek bir kuruş katkısı olmayan döviz satışlarının Covid ile mücadelede nasıl bir avantaj sağladığını da hiçbiri açıklayamadı.
Gerek siyasilerin gerek TCMB’nin bu satışların yapıldığını kabul etmesinin bence edeni şu;
Son yıllarda izlenen art arda yanlış politikalar sonucunda büyük bir “itibar açığı” yaşayan TCMB ve Ekonomi yönetimi sıcak para çekemez ve içeride de Türk Lirasına güveni sağlayamaz hale düştü. Bu olmayınca da kurlar yüksek kalıyor, enflasyon çok yüksek oluyor, işsizlik artıyor, bu da oyları düşürüyor.
Geçen yılki gibi “lanet olsun sıcak paraya, biz kendimiz para basarız, kredi balonu şişiririz, büyümeyi sağlarız” diyecek bir rezervleri de kalmadı. Bu nedenle yapılanları üstü kapalı da olsa kabullenerek piyasaları sakinleştirmeye çalışıyorlar. Ancak liyakatten öyle uzaklaştılar ki, her yaptıkları açıklama ayrı bir skandal haline dönüşüyor. Lütfü Elvan, Nurettin Canikli’den sonra TCMB başkanı da Covid bahanesinin arkasına sığınmaya çalıştı. TCMB’nin varlık ve yükümlülük denkliği yerindedir bile diyebildi. Zaten bir işletmenin varlık ve yükümlülük denkliği muhasebesel bir zorunluluk. Kimse bunu iddia etmemişken bu tür kelime oyunları ile olayın üstünü örtbas etmeye çalışmaktalar.
Bu konuda kesin bir kabullenme olmadıkça ve bahanelerin arkasına sığınmaktan vazgeçip gerçek bir soruşturma yapılmadığı sürece bu tür açıklamaların güveni sağlamayacağını düşünüyorum. Bu da 128 Milyar dolar tartışmaları devam edecek demek.
- Bu paranın akıbetini sormak bizim için neden önemli?
Bu 2 yıllık sürede ülkemizin en büyük kaybının harcanan 128 Milyar dolardan daha çok, başta TCMB olmak üzere Türkiye’de kurumların kaybettiği itibar, şeffaflık ve hesap verebilirliği olduğunu düşünüyorum. Bunları geri kazanmadığımız sürece yüksek işsizlik, fakirlik ve kötü yönetim kaderimiz olmaya devam edecek.
Sadece TCMB rezervlerini değil vergilerimizin her kuruşunun da takip edilip hesabının sorulması gerekiyor. Aksi takdirde nepotizm, sadakat esaslı yaklaşım ve yandaş kayırma düzeni hayatımızdan hiç çıkmayacak.
- Bugüne kadar bu kaynağın hem pandemi ile mücadele için kullanıldığı hem de piyasaya satıldığı açıklandı. Sizce?
Piyasaya satıldı. 2019 da 33 Milyar Dolar, 2020’de 93,3 Milyar dolar olmak üzere satılan tam tutarı126,3 Milyar dolar. 2018’de faizleri düşük tutup, aynı anda dövizi de düşürme hevesine kapılan ekonomi cahili bir ekip ekonominin başına geldi.
Bu cehaletten beslenen özgüvenle işe koyulan ekip, Türk halkı üzerinde dünyada eşi benzeri olmayan bir “finansal deney” yaptı. Tabi ki sonunda başarısız olan bu deney onları mevkilerinden etti, ancak Türkiye’yi yüzde 20 fakirleştirerek Romanya ve Bulgaristan’dan daha fakir hale gelmemize neden oldular.
- Peki bu kadar rezerv gerçekten dövizi belli bir seviyede tutmak için mi harcandı?
Evet. 2019 Şubat ile 2020 Kasım arasında her seviyeden milyarlarca dolar sattılar. En uzun süre ve en popüler seviye 2020 Mayıs-Temmuz arasındaki 6,85 oldu. Ancak çok önemli kısmının da bunun altında fiyatlardan satıldığını düşünüyoruz.
- Şimdi kamuoyunda pek çok soru var, bu dolarlar hangi yöntemle satıldı ne zaman satıldı ve kimlere satıldı soruları var. Gerçekten bu soruların cevap bulacağını inanıyor musunuz?
Mutlaka hepsi gün ışığına çıkacak. Bence bu 128 Milyar Dolar meselesi “Türkiye’nin en büyük finansal skandalıdır.” Bu detayların hepsi ya iktidar değişimi ile TCMB ve kamu bankaları tarafından ortaya dökülecek ya da sorumluları yargılanırken mahkemede ortaya çıkacak.
- CHP’nin 128 Milyar dolara nerede pankartlarına karşı siyasi iktidar sert bir tedbir aldı, bunu neye bağlıyorsunuz?
Hükümetin bu konuyu tamamen gündemden düşürmek istemesine bağlıyorum. Bu tartışmalar nedenle Bakanlar Kurulu değişimi bile yapılamadı. Ancak tam tersine bu tavırlar devam ettikçe gündemi daha da kaplıyor. 128 Milyar dolar meselesi halk nezdinde de mevcut ekonomik sıkıntılarının nedeni olarak görülmeye başlandı. Bu da iktidarın bu konuda daha da baskıcı olmasına yol açıyor.