Murat Aksoy Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) Kurucusu Prof. Dr. Veysel Ulusoy ‘128 Milyar Dolar Nerede’ sorusunu PolitikYol’a değerlendirdi.
  • 128 milyar doların akıbeti uzun bir süre iktidar tarafından görmezden gelindi. Ama sonra kabul edildi ve Merkez Bankası tarafından satıldığı açıklandı. Merkez Bankası'nın bu kabullenmesini ve başkanının açıklama yapmasını neye bağlıyorsunuz?
Bankacılıkta kayıtlar her şeydir. Merkez Bankası’nın kayıtlarında ise yabancı para cinsinden olanı ile lira arasında sıkı bir ilişki vardır. Döviz rezervlerini, bu muhasebe yöntemi ile karşılaştırmak sağlıklı değildir. Karar vericilerin uzun bir süre halkın sorduğu sorunun yanıtını bu kapsamda ele alması yanıltıcı bilgileri de açığa çıkartır. Diğer bir anlamıyla, muhasebe kayıtları ile gerçekler arasında fark tam anlamıyla ortaya çıkınca gerçekleri saklamak zorlaştı.
  • Sonuç…
Sonuç, Merkez Bankası rezervleri basit anlamıyla bir siyasi söylem işi değil, bir ekonomik denge, refah ve fakirliğin yolunu belirleyen faktördür. Rezervlerde döviziniz azaldığında ortaya çıkan ürün yüksek enflasyon, artan faiz oranları ve tutulamaz lira değer kaybıdır. Bu faktörler rezervlerin kaybını kabullenmenin ne büyük nedeniydi kanaatimce. Öte yandan, kabullenen gerçek tam anlamıyla yapılan yanlışın kabulü değil, muhasebe oyunlarına dayalı zımni bir kabul… döviz yok ama bakın liramız var cinsinden.
  • Peki bu paranın akıbetini sormak bizim için neden önemli?
MB rezervi, para ve döviz piyasasında çok önemli bir denge unsurudur. Örneğin en basit ölçüsü ile dış ticaret açığını 4 ay ve daha fazla bir sürede finanse edemeyen bir döviz rezervi şoklara açık bir yapı ortaya çıkarır. Bunun sonu ise tam anlamıyla fakirliktir, işsizliktir. Paranın akıbetinin sormak demokrasinin bir gereği olduğu için yapılan bir aksiyondur. Halk her zaman parasının takibini yapar, hele de şüpheye düştüğü zamanlarda daha fazla… günümüzde olduğu gibi.
  • Bugüne kadar bu kaynağın hem pandemi ile mücadele için kullanıldığı hem de piyasaya satıldığı açıklandı. Sizce?
Söz konusu döviz rezervi erimesi pandemi öncesinde başlamış, Ocak 2019 ile hızlanmıştır.  Pandemide ihracatın rekor seviyede gösterilmesi, cari açığın fazla verdiği haberi de buna etki etmemiştir. Ortadaki resim çok açık: rezervlerin erimesinin tek nedeni pandemi değil, yanlış ekonomik kararların verilmesi ve bunun halkın bilgisinden ve kurumsal denetimden kaçırılmasıdır.
  • Ve sadece dövizi dövizi belli bir seviyede tutmak için harcanmış…
Burada tartışılan konu dövizin nereye gittiği kadar, kimlere satıldığıdır. İkincisi ve daha önemlisi KÖİ olarak adlandırılan kamu-özel işbirliği kapsamında ortaya çıkan ödemeler, yurtdışına transfer amaçlı dövizi baskılayarak ya da seviyesini etkileyerek belirli bir kesime transfer sağlama olarak düşünülmelidir.
  • Dediğiniz gibi kamuoyunda pek çok soru var, bu dolarlar hangi yöntemle satıldı ne zaman satıldı ve kimlere satıldı soruları var. Gerçekten bu soruların cevap bulacağını inanıyor musunuz?
Kesinlikle ortaya çıkacaktır bu gerçek. Merkez Bankası muhasebe kayıtlarında olmasa bile, uzun zamandan beri paralel merkez bankacılığı oynayan kamu bankaları tarafından satılan bu dövizlerin alıcılarının onların kayırlarında olduğunu, orada ortaya çıkarılacağını bilmemiz gerekir. Sonuçta enerjinin korunumu kanunu gibi, para da el değiştirir, birim değiştirir ama kaybolmaz.
  • CHP’nin 128 Milyar dolara nerede pankartların karşı siyasi iktidar tarafından sert bir tedbir aldı, bunu neye bağlıyorsunuz?
Sonuç olarak ortada ciddi bir soru varsa, soran yanıtı da biliyordur. Yoksa yanıtı aramak değil amaç. Bunun açığa vurulması ve kamuoyundan yanıt bulması bu tedbirin nedeni olabilir. Meydanda kara bir delik mevcut. Bunun kapanması için tekrardan en az 20 yıllık emek harcamamız, kaybettiğimiz refahı yerine koymamız gerekiyor. Emeği çalınan bir halk, bunu saklamak isteyen kızgın bir siyasi irade var… Ortadaki resim budur.