Mitinglerde, eylemlerde atılan bir slogan vardır: “Tek yol devrim” Aslında bu slogandaki radikalliğni dışında bir radikallik yok. Tarihin akışını değiştiren, hep bir ilerlemeyi sağlayan devrimin kendisidir. Bir de miting kürsülerindeki konuşmalar, daha çok sendika başkanlarının konuşmalarında, volümler yükselir. Miting sonrası yoğunluk azalır, gerçeklikler masaya yatırılır. Güncel sorunlar, diyalog arayışları, demokrasi mücadelesinin aciliyeti söylenip durulur. Kapitalizmde güncel mücadele başlıklarında kazanım elde etmek düne göre bugün daha fazla zorluk barındırmaktadır. Özellikle İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Sovyetler Birliği'nin varlığı ve prestiji kapitalizmin tavizkar olmasını sağlayan önemli bir alandı. Ardından gelen Küba devrimi, anti-emperyalist mücadelenin gelişkinliği, kapitalist ülkelerdeki iktidar arayışı sermaye sınıfının varlığını devam ettirebilmesi için işçi sınıfının taleplerini dinlemek ve çözüm üretme zorunluluğu vardı. Bu zorunluluk Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla birlikte ortadan kalktı. İşçi sınıfı diyenlere, sosyalizm diyenlere meczup, hayalperest yakıştırmaları yapıldı. Gerçekçi gündelik çözüm arayışları, solun söylemlerini radikalleştirirken, kendisini iddiasız bıraktı. Bugün ise alternatifsiz kapitalist iktidar vurgusu, solun iktidar adayı değil de, güçlü muhalefet olma arayışı güncel başlıklarda verilen mücadelenin kendisini olanaksız kılıyor. Çıkış yolu bu yüzden sadece sokak değil, hayatın her alanın da mücadeleyi sağlayacak şekilde iktidar hedefli bir program sunmak zorunludur. Solun iktidar olasılığı, aynı zaman da programsızlığı. Düzenin dayattığı, güçlü, karizmatik bir lider, bunun etrafında toplanan kalabalıkların iktidarı getireceği algısı düzen içi iktidar olasılığıdır ancak. İnsanlığın kurtuluşunu bir kişiye yüklemek, tarihsel bir dönüşün süreci olmadığı takdirde kişiye liderlik vasfı biçmek anlamsız oluyor. Sol siyasetin sorununu biz de dağınık olmasına ve başında bir “lider” olmamasına yoruyorsak, işte gerçek sorun buradadır. Çünkü bir yelpaze altında toplandığımız kimi başlıklar oldu. Genç bağlama çalan bir lideri de vardı unuttunuz mu? Ezilen Kürt halkının oluşu ve yıllardır yürüttüğü mücadelesi, legal anlamdaki temsilcisi HDP bu anlamda birleştirici bir güçtür. Emperyalizmle olan ilişkisi, gericilikle olan bağları, sadece bir ulusun dili ve kimliği için mücadele vermesindeki tuhaflıklar silsilesinin oluşu birleştiriciliğine zeval vermedi. Bir sürü farklı sol siyasi özneyi bir araya getirip, 7 Haziran seçimlerinde iktidar olamasa da, AKP iktidarının tek başına iktidar olmasını engelledi. Solun birleşmesine kafa yoranlara, bu konuda yazıp çizenlere ayıp olmasın ama bu son olsun diyedir bu yazı. “Emperyalizmle olan ilişkisi, gericilikle olan bağları, sadece bir ulusun dili ve kimliği için mücadele vermesindeki tuhaflıklar silsilesinin oluşu birleştiriciliğine zeval vermedi.” Bu düzlemde iktidar olsaydı da, değişen çok bir şey olmayacaktı. Neden mi? Komşu ülke Yunanistan bu sol cepheyi iktidara taşıdı. Gelin biraz bakalım neler değişti. Yunanistan’da SYRIZA nasıl iktidara geldi? Solun farklı siyasi temsilcilerinin, demokratik kitle örgütlerinin bir araya gelerek oluştukları radikal sol cephe, genç lider Çiprasın etrafında toplandı. Bu iktidar yürüyüşü, Yunanistan’ın yaşamış olduğu siyasi ve ekonomik krizinin derinleşmesinin çıktısıdır. Bu anlam da SYRIZA sermaye düzeni için risk değil tam tersine onarıcı politikalarla, emperyalist birliklerle içli dışlı siyasetiyle düzenin nefes almasını sağlama girişimidir. Her girişim kapitalizmde risk barındırmaktadır. Yunanistan’da temizlik işçileri sözleşmeleri feshedildiği için işsiz kaldılar. Bunun üzerine greve giden işçiler, Atina’da toplanmayan çöpler ve çevreye yayılan kokular. Bu pis kokuları engelleyebilecek düzen içerisinde hiçbir cephe hükümeti yok. AKP iktidarından sonra bizim için bu koku çekilmez hale geldi. Solcular olarak kantarın şirazesini iyice kaybettik. Hiç yoktan iyidir diye hiçe razı olduk. Çıkış. Sadece söylemlerimizi değil, programımızı radikalleştirelim. Sosyalizm mücadelesindeki ısrar pasifizm değil, kokunun üzerini örtmek yerine, kokunun nedenini ortadan kaldırmanın yoludur.