İktidar lütuf eylemiş vatandaşa
Politikyol
Görevini yerine getireninin beklediği minnet ile devleti yönetenlerde yerine getirmedikleri sorumluluktan dolayı kendilerinden övgüyle bahsetmeleri ve eski yöneticilerin eksikliklerinden bahsedip kendi sorumluluklarını görmezden gelme durumu uzun süredir iktidarda olanların kullandığı bir yöntem haline geldi.
İzmir’deki deprem sonrası Erdoğan bir açıklamasında ”Bütün kamu kurumlarımız depremden zarar gören vatandaşlarımızın yanındadır” oldu. Bu konuşmada devletin felaket anlarında bunu yapmasının zorunluluk olduğunu, görevi olduğunu bilmiyor olamaz. Devletin hizmetkârı olduğu sınıfın emekçiler olmadığını kanıksamış bir siyasetçinin çıkıp her şeyi devletten beklemeyin diyecek kadar şuursuzluk sergilemesi en azından felaketin sıcaklığında olur şey değildir.
Bir felaketi başka felaket ile kıyaslayıp pembe tablo çizilmesi suçun örtbası katilin cinayet yerine tekrar dönmesi gibi. İktidar da üst düzey yöneticileriyle İzmir’de görüntü verdiler. Cumhurbaşkanı yardımcısı Fuat Oktay’da halkla konuşurken 1999 depremini hatırlatıp o zamanının iktidarının eksiklikleri söyledi. Kendi iktidarlarının ise duruma ne kadar çabuk müdahale ettiği ile övündü. Halkın sorularının cevabı bu kıyaslama değildi. Çünkü bu felaketten etkilenen halkın en fazla yaşadığı sorun evsiz, eşyasız sokakta kalmaları oldu. Kötü iktidardan daha iyisi kötü iktidardır.
Televizyonda bir profesör "Ekonomideki kötü durum depremin sonucunu etkiler" dedi. Bir de ekledi ”Depremde zenginler değil yoksullar ölür." Şu anki iktidar ekonomideki gidişatın sorumluluğunu da kendi üstüne almıyor. Tek partili dönemden alıyor meseleyi, dış güçlerin müdahalesine kadar getirip kendi ekonomik politikasını temize çıkartmaya çalışıyor. Kıyaslamalar ülkenin yönetildiği her alanda yapılıyor.
Afetler, salgınlar ve krizler iktidarların gerçek yüzünü halka gösterdiği gerçek dönemlerdir. Bir fabrika yangının hemen ardından iktidar temsilcilerinin ilk açıklamalarından birincisi patronun zararını giderici adımlar atılacağına dair teminat vermesidir. Bu açıklamayı yapan devletin yöneticisinin en önemsediği toplamın patronlar olduğu görülür.
Salgın sürecinde benim aklımda kalan en önemli olaylardan birisi Erdoğan’ın ekonomik önlem paketi açıkladığı esnada TOBB başkanı Hisarcıklıoğlu’nun yüzündeki gülümseme bu gülüşü Erdoğan’ın fark edip bu gülüş karşısında "Gülersin tabi" diyerek cevap vermesi oldu. Paketin içeriğinin halkın çıkarına olmadığını bu gülümseyiş anlatıyor.
Birinci gündemimiz İzmir’deki deprem olsa da yine torba bir paket mecliste, içerisinde krizi fırsata çevirecek maddeler var. 25 altı ve 55 yaş üstü çalışanlar için kısmi süreli iş sözleşmeleri yapılabilecek. Hem kıdem tazminatı hakkının tırpanlanması hem de emeklilik hakkı emekçiler için düş olacak. Salgın, deprem, ekonomik kriz ne olursa olsun patronların yüzündeki gülümseme son bulmasın diye iktidar var gücüyle çabalıyor. İktidar patronlara hizmette görev bilinciyle hareket ederken vatandaşa hizmetteki tavrı lütuf eylemişçesine oluyor.
Bu halk ne eski iktidarı arıyor, ne de şimdiki iktidarı baş tacı yapıyor. Kendi iktidarındaki meclisten çıkacak yasalarda yüzünün güleceği günü bekliyor.
Yorumlar
Popüler Haberler
Deniz Zeyrek, Sözcü gazetesinden ayrıldı
MHP'li vekillerin istifa gerekçesine PolitikYol ulaştı: VIP altın kaçakçılığı
Yasadışı bahis soruşturmasında yeni dalga: 7 fenomene yakalama kararı
Sivas’ta dershane bulunan binada yangın: Bir öğretmen öldü
Selçuk Üniversitesi, mutluluğun formülünü aramayı bıraktı
AIDS’ten ölen 13 yaşındaki çocuğun babasının ifadesi ortaya çıktı