HDP'nin "Aday çıkartabiliriz!" açıklaması için HDP'ye değil 6'li Masa'ya bakmalıyız. Yerel seçimlerde kent kent, ilçe ilçe ortak adaylar üzerinde ortaklaşılabildiyse bir benzerini Türkiye için de yapmalıyız. Kimseyi dışlamadan. Yoksa çok haklı kaybedenler olarak tarihe geçeceğiz. Yeşiller Partisi olarak Cumhurbaşkanlığı için aday çıkartabilir miyiz? Evet! Öncelikle bir ismi belirleyerek kamuoyuna duyururuz. Yasanın belirttiği tarihler içerisinde 100.000 imza toplanması üzerine bir çalışma yaparız. Hem bu çalışma sırasında hem de yeterli imza toplandığı takdirde adaylık sırasında, doğruluğuna inandığımız ideallerimizi ve fikirlerimizi duyurma şansı yakalarız. Buna hakkımız var mı? Var! Peki bu siyaseten doğru ve mantıklı mı? Şu an için hayır değil. Yaşamın her alanında büyük bir saldırı, geriletilme ve yozlaşma ile karşılaşıyoruz. "En iyi fikre, en doğru ideallere" sarılmanın odamızın içinde iyi hissettirmek dışında herhangi bir problemi aşabilmede yararı yok. Olsaydı eğer, şu kirli ve kurak havalarda sadece iklim krizi konuşmak gerekli der, başka konu konuşmayı da kabul etmezdik. Haksız mı olurduk? Elbette olmazdık. Başka partiler de önceliklerine göre "en doğruyu" kendi çaplarında söylerlerdi ve seçim gecesi sandıklar açıldığında biz mevcut AKP-MHP İktidarı'nın tekrar kazandığını ve hayatımızın daha da pervasızca saldırı, geriletme ve yozlaşma etkisine gireceğini görürdük. Şu anda çözüm farklı farklı idealleri farklı farklı vagonlarda ifade etmekten ve orada takılı kalmaktan geçmiyor. Şu anda çözüm lokomotifin içerisinde olabilmeyi hedeflemekten ve bunu başarmaktan geçiyor. Vagondaki mutluluğu değil, trenin ulaşacağı yerin güzelliğini hayal etmekten geçiyor. Herkesin ezberlediği bir gerçek var. Bu sene üç kere oy kullanabiliriz. İlk sefer Cumhurbaşkanlığı ve TBMM için. 15 gün sonra da tekrar Cumhurbaşkanlığı için. Yine herkesin ezberlediği bir gerçeğin altını bir kere daha çizmek gerekiyor. TBMM'de çoğunluğu kazanan, ihtimal olan ikinci turda seçimi kaybetmez. Hayatın her kademesinin bu kadar istikrarsız olduğu bir ülkede istikrar arayan milyonlarca seçmen bu riske girmez. Bunu kabul ediyorsak yapılacaklar da beliriyor yavaş yavaş. Öyle bir durumdayız ki aslında yapılması gereken de belli, yapılmaması gerekenler de belli. Fakat işte kendi vagonumuzda ideallerimize sarılmış olmanın verdiği mutlulukla yetinmek en büyük açmazımız. TBMM için yapılacak seçime Cumhur İttifakı dışında kalan ittifaklar elbette kendi yapılarını koruyarak girecekler, girmeliler. Üzerinde çok ayrıntılı çalışılmış tek liste halinde girme gerekliliği var ama onu bir başka yazıda vurgulamak doğru olur. Çünkü konumuz Cumhurbaşkanlığı... Konu Cumhurbaşkanlığı Seçimi olduğunda da Ortak Aday'dan başka bir çıkar yol yok. Fakat Ortak Aday ortaklaşmadan geçmeli. 2018'de HDP 6 milyona yakın oy aldı. Yine aynı seçimde %2 oy, 1 milyonun biraz üstüne tekabül ediyor. Şimdi toplamı belki %2 eden partilerin her türlü önerisine tamam derken, %12'ye "Nasıl olsa verecekler!" dememek gerekli. Eğer "ikinci turda herkes nasıl olsa Erdoğan'ın karşısında toplanır" diye düşünüyorsanız, hem TBMM'nin kaybı halinde ilk önce İttifak'ın nerelerden çözüleceğini hesap etmeniz, hem de o zaman doğru bir adayla, şu anda konuşulan iki ismi bu listeye yazabiliriz, "ilk turda işi bitirelim!" fikri için uğraşmanız gerekli. Kısaca doğru aday ve ortaklaşmak gerekli. Sözün özü, HDP'nin "Aday çıkartabiliriz!" açıklaması için HDP'ye değil 6'lı Masa'ya bakmamalıyız. Yeşiller Partisi adına ilk cümlede sorduğum soru her parti için olduğu gibi Türkiye'nin en büyük üçüncü partisi için de geçerli. Yerel seçimlerde kent kent, ilçe ilçe ortak adaylar üzerinde ortaklaşılabildiyse bir benzerini Türkiye için de yapmalıyız. Kimseyi görmezden gelmeden, kimseyi dışlamadan. Yoksa çok haklı kaybedenler olarak tarihe geçeceğiz.