Dünyada ve Türkiye’de her ailenin çocuğunu istediği gibi yetiştirme hak ve hürriyeti vardır. Devlet sadece bu hak ve hürriyetin güvencesi olmalıdır. Zira devlet olarak boş bıraktığınız her alan birileri tarafından doldurulur.
Yeni yılda herkese huzur, sağlık ve bereket diliyorum. Milletimiz için 2021 yılı içinde yaşadığımız Covid-19 salgını ve ekonomik zorlukların son bulmasını temenni etmek isterdim lakin yeni yıl vatandaşın hayatını zorlaştıracak zamlarla geldi.
Açıkçası 2022 yılında ekonomik anlamda rahat bir nefes alabileceğimizi zannetmiyorum… Zira Boğaz köprüleri geçiş ücretlerinin gidiş-geliş olarak düzenlenmesi, yatırımcının kur farkına katkıda bulunması projesini de göz önüne aldığımızda vatandaşın ekonomiye katkı sağlayacağı alanların genişletileceği görülüyor.
Mevcut ekonomik durumda gündemle ilgili bir şeyler söylemek zor lakin üstünde durmak istediğim bir husus var.
2021 yılının son günlerinde CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel’in 4-6 yaş grubu çocukların Kur’an eğitimiyle ilgili sözleri çok konuşuldu, tartışıldı.
Özgür Bey’in açıklaması şöyleydi: “Çocukları bütün dünya nasıl yetiştiriyorsa öyle yetiştirmek varken bir Orta Çağ zihniyetine yönelmenin, bunu kurumsallaştırmaya çalışmanın ne bu Cumhuriyet'e ne bu millete faydası var ne de bunun Anayasa'ya uygunluğu var. Eğitimde birlik var, bunun kanunu var. Diyanet okul öncesi eğitim birimleri kuruyor. Okul öncesi eğitim Diyanet'in işi mi Milli Eğitim'in işi mi? Sübyan mekteplerini kurmuşlar, kurumsallaştırmayı zorunlu yapmaya çalışıyorlar.”
Özgür Bey’in çocuklarımızın iyiliğini istediğinden şüphem olmamakla birlikte sözlerine katılmam mümkün değil.
Dünyada ve Türkiye’de her ailenin çocuğunu istediği gibi yetiştirme hak ve hürriyeti vardır. Devlet sadece bu hak ve hürriyetin güvencesi olmalıdır. Zira devletleşmenin temel nedeni güvenliktir. Devlet olarak boş bıraktığınız her alan birileri tarafından doldurulur. Kontrolünüzde olmayan bir şeyi denetleyemez ve güvenliğini sağlayamazsınız.
Devlet, okul öncesi çocuklarının dini eğitim almasını isteyen ailelerin de çocukların dini eğitim almasını istemeyen ailelerin de taleplerini dikkate almak durumundadır. Ve hiçbir aile bu taleplerinden dolayı kendini suçlu hissetmemelidir. Bu ne cumhuriyetimiz ne demokrasimiz için ne de milletimiz için tehlikeli bir durumdur.
Tehlikeli olan, bunu hangi çatı altında ve hangi şartlarda yapacağımızı konuşamıyor olmamız ve bu meselenin siyasi polemik konusu olmasıdır.
Tehlikeli olan, bir siyasi partinin ülkenin çocuklarının dindar olması veya olmaması ile ilgili hedefleri ve söylemleridir.
Muhafazakâr insanların devlet yönetimde sekülerleşmeye yönelmesinin en önemli gerekçelerinden biri siyasi otoritenin din alanındaki söylemleri ve icraatleridir.
Tarihimiz bize din eğitimi ile ilgili yasak veya teşviklerin hiçbir işe yaramadığını ispat etmiştir.
Devleti yönetecek siyasi partilerin çocuklarla ilgili hedefi; onların güvenliğini, eşit eğitim hakkını ve ekonomik anlamda geleceğini düşünmek olmalıdır.
Gelişmiş dünya ülkelerinin aştığı bu durumu neden aşamadığımızı hakikaten anlayamıyorum.
Yorumlar
Popüler Haberler
Yasadışı bahis operasyonu: Serdar Ortaç ve Mehmet Ali Erbil'e tutuklama talebi
MSB kaynakları, Bosna'da görev yapan Türk askerinin pedofili suçunu doğruladı
Adaylık kulisi: 'İktidarı en mutsuz edecek' İmamoğlu-Yavaş formülü
Üsküdar Belediyesi ruhsatsız otopark işletti, hayvanlar için ayrılan paraları amacı dışında kullandı
Cinsel istismar bulgusu: İzmir’de 13 yaşındaki çocuk AIDS nedeniyle öldü!
Otopsi raporu ortaya çıktı: Rojin'in ölüm nedeni belli oldu