TUİK geçen hafta büyüm ve enflasyon bu hafta ise işsizlik oranlarını açıkladı. Söz konusu veriler için Türkiye ekonomisinin makroekonomik performansının temel göstergeleridir diyebiliriz. Açıklanan verilerin özeti; ekonomimiz ilk çeyrekte %7 büyürken enflasyon ve işsizlik oranları yüksek kalmaya devam ettikleri biçimindedir. Ekonomimiz 2021 ilk çeyrek itibarı ile potansiyelinin üzerinde büyürken istihdam artışı yaratmaması çelişkili gibi gözükse de, Türkiye’nin emek yoğun üretim yapısı ve iç tüketime-inşaata dayalı büyüme modeli bu çelişkiyi açıklayabilmektedir.
Ekonomist İlhan Döğüş benimde paylaştığım biçimde bu çelişkiyi, emek yoğun üretim yapılan ülkelerde firmaların talep artışları sonrası fiyatlarını artırdıklarını, talepte azalma olması durumunda ise istihdamı azalttıklarını buna karşılık sermaye yoğun üretim yapılan ülkelerdeki firmaların talep artışının olduğu dönemlerde istihdamı arttırdıklarını, talep azalışlarının olduğu dönemlerde ise fiyatları azalttıklarını söyleyerek açıklıyor.
Böylece tüketime-inşaata dayalı büyüyebilen, emek yoğun Türkiye ekonomisinde hızlı büyüme dönemleri aynı zamanda yüksek enflasyona neden olurken istihdam artışına eşlik etmemektedir. Dolayısıyla, bu biçimde ortaya çıkan büyüme istikrarlı olmaktan uzak, geçen haftaki yazımda belirttiğim gibi hormonlu ve sürdürülebilir değildir.
Diğer yandan Türkiye’de istihdamın büyük bölümü hizmetler sektöründe yer almaktadır. Salgın koşullarının zorunlu kıldığı tam kapanma dönemlerinde istihdamın düşük olmasının bir nedeni de Türkiye’de istihdamın hizmet yoğun yapısından dolayıdır.
Şimdi gelin yukarıdaki bilgiler ışığında TUİK tarafından açıklanan Nisan ayı istihdam rakamlarını değerlendirmeye çalışalım. Nisan ayında manşet işsizlik oranı 0.9 puan artışlar 13.9 olurken, istihdam oranı 0.4 puan azalışla 44.2 olarak gerçekleşti. Ayrıca, aşağıdaki Grafik 1 de görüleceği üzere geniş işsizlik rakamlarına bakıldığında Türkiye’de işsizlik oranının büyük bir sorun olarak karşımızda durduğu görülmektedir.
Zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşan geniş tanımlı işsizlik oranı Nisan ayından bir önceki aya göre 1.7 puan artarak 27.4 olarak gerçekleşti. Dolayısıyla işgücü içerisindeki her dört kişiden birinin işsiz olduğu bir tablo ile karşı karşıya olduğumuz gerçeği ile yüzleşmek zorundayız.
Yüzleşmek zorunda olduğumuz bir diğer önemli sorun ise genç işsizlik oranıdır. TÜİK verilerine göre Nisan ayında genç işsizlik oranı %25.6, istihdam oranı ise %32 olarak gerçekleşmiştir. Gençlerin işgücüne katılım oranı ise %43 olarak açıklanmıştır. Yani yaklaşık olarak her on gencimizden sadece üçünü iş sahibi yapabiliyoruz, istihdama katabiliyoruz.
Bir üniversite öğretim üyesi olarak bu tablodan oldukça mutsuz olduğumu belirtmek isterim. Mezun ettiğimiz gençlerin geleceğe umutla bakması ve kendilerini güvenli hissetmesi en büyük dileğimdir. Bunu sağlamanın yolu gençlerimize istihdam yaratmak ve onların kendilerini özgür hissetmelerini sağlamak olmalıdır. Türkiye ancak bu şekilde yarınlarına güvenle bakabilecektir. Bu nedenle bir başlangıç olarak üniversite öğrencilerinin kredi borçlarının silinmesini ve iş, istihdam yaratamadığımız bu koşullarda onların borçlu olarak hayata başlamamalarını politika önerisi olarak ortaya koymak istiyorum. Öğrencilerin borçlarının silinmesi, borç jübilesi önerim yapılabilir bir öneridir ve bütçeye yük getirmeyecektir.
Türkiye’nin istihdama ilişkin bir başka problemi de kadın istihdamı ile ilgilidir. Genel işsizlik ve istihdam problemi içerisinde kadınların işgücüne katılımı ve istihdamı daha da önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Nisan ayı verilerine göre toplam işgücü içerisinde kadınların sadece %27’si istihdam edilebilmektedir. Kadınlar için manşet işsizlik oranı ise 15.9 (tarım dışı; 19.7). Genç kadınların istihdamı ise 21.1 olarak açıklanmıştır. Genç kadınların işsizlik oranı ise 32.1 olarak açıklanmıştır.
Kadının istihdam içindeki yerinin arttırılması bir politika tercihi olarak karşımızda durmaktadır. Kadının toplumdaki yeri ve onlara biçilen konum açısından önemli bir tercihtir bu. Kadınlarımızın toplumdaki statülerinin artırılmasının ve kendilerini daha güvenli hissetmelerinin bir yolu da kadın emeğinin artmasıdır. Kadınların işgücüne daha fazla katılımı ekonomimizin üretim kapasitesinin daha fazla artmasına da neden olacaktır.
Özetle, Türkiye’nin artan makro finansal kırılganlığının bir boyutu da istihdam sorunlarından kaynaklanmaktadır. Üretim yapısının değiştirilmesi, kadın istihdamına yönelik pozitif ayrımcılık ve öğrencilerin borçlarının silinmesi temel çözüm önerilerim arasındadır. Çözümü kolay olmayan bu sorunların çözümü güçlü maliye politikalarını ve ekonomik planlamayı gerektirmektedir. Esen kalın.
Grafik 1. İşgücünü Tanımlayıcı İstatistikler (Mevsim Etkisinden Arındırılmış)
Kaynak: TUİK Nisan Ayı İşgücü İstatistikleri
https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Isgucu-Istatistikleri-Nisan-2021-37488&dil=1
Yorumlar
Popüler Haberler
Yasadışı bahis operasyonu: Serdar Ortaç ve Mehmet Ali Erbil'e tutuklama talebi
Mahkeme tespit etti: Boğaziçi Üniversitesi, mülakatta usulsüzlük yapmış!
MSB kaynakları, Bosna'da görev yapan Türk askerinin pedofili suçunu doğruladı
Adaylık kulisi: 'İktidarı en mutsuz edecek' İmamoğlu-Yavaş formülü
Ahmak davası: AYM’nin İmamoğlu kararı 9 ay sonra Resmi Gazete'de
Otopsi raporu ortaya çıktı: Rojin'in ölüm nedeni belli oldu