Bu durum bana; koleksiyonerlik ve müzeciliğin başlangıcından bugüne geçen yüzyıllar boyunca oturmuş genel “tarihi eser” ve “sanat eseri” algısının toptan ateşe verilme anını izliyormuşum gibi hissettirdi.
The Guardian’ın haberine göre; ölüm temalı işleri ile tanınan İngiliz sanatçı Damien Hirst, 2016 yılından beri çalıştığı, “The Currency” koleksiyonuna ait birbirinden farklı 10 bin adet eserini, NFT’ye çevirdi ve eserlerin her birini 2 bin dolar karşılığında satışa çıkardı.
NFT’leri satın alanlara, isterlerse eserlerini fiziksel versiyonlarıyla değiştirebilecekleri bildirildi. Alıcılara belirli bir süre verilip doğru karar vermeleri yönünde telkinde bulunuldu. Eserleri satın alan 10 bin kişiden, 4 bin 180’i elindeki NFT’ler ile fiziksel edisyonları değiştirdi. Geriye kalan 5 bin 820 orijinal eserin de, 9 Eylül’den itibaren her gün, belirlenen saatlerde, ziyaretçilerin gözü önünde ateşe verileceği duyuruldu. Hirst, bu projeyi “ilginç bir deney” ve “küresel bir enstalasyon” olarak tanımladı.
1
Haberi okurken zihnimde devamlı tek bir eylem çınladı. “Orijinal eserler ateşe verilecek. Eserler ateşe verilecek. Ateşe verilecek…”
Bu durum bana; koleksiyonerlik ve müzeciliğin başlangıcından bugüne geçen yüzyıllar boyunca oturmuş genel “tarihi eser” ve “sanat eseri” algısının toptan ateşe verilme anını izliyormuşum gibi hissettirdi.
Aslında “ateşe verme” eylemi; ruhsal ve duyusal algıların çoklu teması ile hayatın tadını çıkaran jenerasyonumuz için akıl almaz bir durum gibi görünse de; bir devrin kapanışının sembolü niteliğindedir. Ayrıca burada, dijital çağa doğmuş jenerasyonların, ekranlar karşısındaki asosyal ekran bağlarının, hızlıca adapte olup benimseyeceği bir yeni metaverse düzenine geçişin, ayak seslerini de duymaktayız.
Dijital eserlere değer katabilmek için orijinal eserin yakılması fikri; dünya sanat tarihinin şimdiye kadar görmediği bir yıkım, adeta tüm tabuların bir anda yerle bir oluşunu çağrıştırıyor. Peki, ileride ne olacağını tahmin edebiliyor muyuz?
Dijital eserlere değer katabilmek için orijinal eserin yakılması fikri; dünya sanat tarihinin şimdiye kadar görmediği bir yıkım, adeta tüm tabuların bir anda yerle bir oluşunu çağrıştırıyor. Peki, ileride ne olacağını tahmin edebiliyor muyuz? Yoksa teknolojik devrin çoğu ilerici zıplamasına tanık olan bizler, geleneklere bağlı yapısal özelliklerimizin tutuculuğu ile ilk başta bu durumu yadırgıyor muyuz? Bu sorulara yanıt bulabilmek adına gelin öncelikle sanatsal üretimlerde, NFT nedir, ilk ne zaman ortaya çıkmıştır ve gelecekte bizleri neler bekliyor kısaca göz atalım.
NFT, Non- Fungible Tokens olarak bilinen, blockchain(blok zinciri) teknolojisi ile benzeri olmayan bir varlığı ifade eden, bir kriptografik “token /dijital değer” birimine verilen isimdir.
2
NFTler; dijital sanat, video, müzik, oyun içi öğe ve diğer medya biçimlerini temsil eden blok zinciri tabanlı dijital varlıklardır. Genellikle kripto para birimleri ile ödeme yapılacak şekilde çevrimiçi olarak satılır, satın alınırlar ve “ister dijital ister fiziksel olsun, belirli bir varlık için geri alınamaz dijital mülkiyet ve özgünlük sertifikaları” oluştururlar.
3
Blockchain teknolojisi ile üretilen NFT’yi en açık şekilde; bir sanat eserini fiziki boyuttan sayısal boyuta aktaran, bunu yaparken de sanatın sayısal kapsamını genişletip; sanatçı hakları, eser orijinalliği ve biriciklik özelliğini koruyan, yeni dönem kripto sanat olarak da tanımlayabiliriz. Aynı zamanda kripto sanatın temelini oluşturan kod sistemi, sanatçının imzası olarak da karşılık bulmaktadır. Kopyalanması ve çoğaltılması durumu, eseri satan alan kişiye aittir ve her satıştan sanatçı komisyon almaktadır. Bu da sanatçı hakları açısından önemli bir detaydır.
İlk NFT sanat koleksiyonları 2017 yılında başlıyor. Ardından ilk defa Dadiani Fine Art Galeri, sanat eserlerini satarken, kripto para birimi üzerinden ödeme alıyor. Daha sonra, Andy Warhol, Picasso, Bansky, David Hockney, Damien Hirst ve birçok sanatçının orijinal eserleri NFT’ye dönüştürülüp; kripto ekonomi pazarında yer almaya başlıyor. Bu gelişmelere ek olarak, British Museumun da aralarında bulunduğu birçok müze ve koleksiyon, ellerindeki değerli sanat eserlerinin NFT çalışmalarını satışa sunuyor.
4
Hatta Injective Protocol adlı bir şirket, Banksy'nin “Moronlar” isimli çalışmasını satın alıyor. NFT’ye dönüştürdükten sonra eseri yakıp, bu performansın video kayıtlarını YouTube kanalına yüklüyor. Elbette ki bu ateşe verme videosunda, Bansky’nin eserinin seçilmiş olması tesadüf değil.
Bansky’in “Moronlar” adlı eseri ateşe verilirken/2021
Öte yandan, icat edilmesi ile insanlık tarihinin gelişimine yön veren “ateş”in, yüzyıllar sonra, kemikleşmiş sanat eseri algısının imhasına aracı olacağını kim bilebilirdi ki?
Peki, bu noktada, NFT’ye çevrilen orijinal sanat eserleri neden yakılıyor olabilir?
NFT eser fikrinin temelinde; blok zinciri ile sanatçı imzasını barındıran eser orijinalliğinin sertifikalanması, buna bağlı olarak telif hakları, zamansız koruma ve saklama özellikleri ile sanatçı, sanat eseri ve alıcısını koruyan, bir sayısal depolama ve arşivleme sistemi yatmaktadır. Sertifikalanmış tekillik fikri düşünüldüğünde, fiziksel gerçekliği olan eserle kurulan bağın sayısal bir dosya ile kurulacak olan bağdan daha farklı olabileceği ihtimali düşünülmektedir. Bu yüzden, orijinal eser, yakılıp imha edilirse, biriciklik özelliğinin, tamamen NFT’ye aktarılacağı düşünülmektedir.
Kısacası, günümüz algısında, fiziksel gerçekliği olan bir sanat eseri biricik ve kıymetlidir. Orijinal eserin yok edilmesine karşı verdiğimiz tepki; kuşkusuz, sanat eserinde biriciklik fikrine olan sıkı sıkıya inancımızla ilişkilidir. Sanat eserinin, fiziki varlığından haz duyduğumuz için gerekirse kıtalar değiştirip, duyusal olarak deneyimlemeyi tercih ederiz. Belki de bu yüzden, halen dokunmatik ve duyusal hassasiyetlerin yaygın olduğu versiyonlarımız için sayısal ortama aktarılmış eserler orijinalleri kadar keyif vermez.
Kalıplamış sanat algılarımıza ne kadar bağlı olursak olalım, dijitalleşen dünyada, metaverse dünyaların yaygınlaşması ile nesneye olan algı ve duyu hassasiyetlerinin de zamanla değişeceği gerçeğini kabul etmemiz gerekecektir
Ancak burada atlanmaması gereken bir gerçeklik var. Kalıplamış sanat algılarımıza ne kadar bağlı olursak olalım, dijitalleşen dünyada, metaverse dünyaların yaygınlaşması ile nesneye olan algı ve duyu hassasiyetlerinin de zamanla değişeceği gerçeğini kabul etmemiz gerekecektir. Kim bilir, belki de bugün, duyusal devrimizin yüzyıllarca kemikleşmiş, geleneksel hassasiyetlerinden uzaklaşıp; dijital dünyadaki steril ve korunaklı sayısal dünyasına geçişe bir adım daha yaklaşmışızdır. Ne dersiniz?
---
- https://www.theguardian.com/artanddesign/2022/jul/26/damien-hirst-to-burn-thousands-of-his-paintings-to-show-art-as-currency
- (2021). Kripto Koleksiyonlukları ve Eşsiz Tokenlar (NFT) Rehberi. Erişim Tarihi. 13.04.2021 https://academy.binance.com/tr/articles/a-guide-to-crypto-collectibles-and-non-fungible-tokens-nfts#what-is-a-non-fungible-token- nft sitesinden alındı
- DENİCOLA, L. , ‘What to know about non-fungible tokens (NFTs) – unique digital assets built on blockchain technology’ (Business Insider, 17 February 2022) accessed 25 February 2022.
- DURSUN, N. , “NFT/ Kripto Sanat ve Hareketleri Grafik İlişkisi”, İstanbul, 2021