Kamuoyu araştırmaları parlamenter sisteme desteğin artmakta olduğuna işaret etse de, önemli olan; sistem değişikliğinin yurttaş öncelikleri açısından ne ifade edeceğini, gündelik hayatlarına yansımaların neler olacağı konusunda ikna edilmeleridir. Millet İttifakı iktidarın ekonomik krize karşı giriştiği hamlelerin ardından kısmi bir durgunluk yaşasa da, önce güçlendirilmiş parlamenter sistem raporunun liderlere iletilmesi, ardından ekonomi politikaları konusunda olası yeni ittifak bileşeni DEVA’nın çalıştığına ilişkin medyaya yansıyan haberler ve Kılıçdaroğlu, Akşener, Davutoğlu’nun görüşmeleri dikkate alındığında, bu kanattaki gelişmelerin önümüzdeki günlerde hızlanacağı anlaşılıyor. Bugüne kadar Millet ittifakı ve olası bileşenlerine yöneltilen temel eleştiri; etkin, proaktif muhalefete içkin yöntem ve stratejilerle hareket edememeleri, daha ziyade iktidarın ürettiği kutuplaşma siyaseti karşısında kendisini muhalif olarak konumlandırmaları, hatta bunun müzmin bir hal almasıydı. Oysa ki muhalefet yapma, etkin muhalefet stratejisiyle iktidarın alternatifi olduğunu ilan etme, muhalif olmanın ötesinde topluma alternatif politikalarla seslenen partiler olmayı zorunlu kılmaktadır. İzlenen strateji, Millet İttifakı bileşenlerinin yaptıkları esnaf ziyaretleri, hak ihlali, otoriter uygulamalara maruz kalanların yanında yer almaları, parti grup toplantıları, sınırlı medyada görünür olma, Türkiye’ye, toplumun geleceğine dair iddialarını aktarma konusunda seçmen nezdinde yeterli görülmemiş olacak ki, son kamuoyu araştırmalarında AKP oylarında gözlenen sınırlı artışa karşılık, Millet ittifakı oy tabanının genişleyememesi şeklinde bir eğilimin varlığını araştırmacılar iddia ediyor. AĞIR ADIMLARLA MÜZMİN MUHALİFLİKTEN ETKİN MUHALEFETE Muhalefetin söz konusu tabloyu dikkatli biçimde okuduğu ve bundan gerekli dersler çıkardığı giriştikleri hamlelerden anlaşılmakta. Muhtemelen önümüzdeki günlerde liderlerin ortak katılımıyla Güçlendirilmiş Parlamenter sistem raporu kamuoyuna açıklanıp, ardından partiler düzeyinde İttifakın genişleyeceğine tanık olacağız. Gerçi Gelecek Partisi İttifakın yeni bir isimle yoluna devam etmesi görüşünde olsa da, bu saatten sonra kamuoyuna mal olmuş, bilinirliği tescil edilmiş birlikteliği yeniden adlandırmanın herhangi bir işlevselliği, getirisi olmayacağı da açıktır. Millet İttifakının olası genişlemesinin ardından muhalefetin dün olduğu gibi muhalifliğin ötesinde etkin muhalefete dönüşerek, kitleler nezdinde alternatif iktidar şeklinde kabul görmesi için, bütüncül bir stratejiyle hareket etmesi, sistem önerisi dışında, krizi nasıl çözüp, refahı arttıracağına dair somut, anlaşılabilir, ikna edici politika önermeleriyle kitlelerle temas kurması önemlidir. Bunun koşulu ise; yurttaş önceliklerinin Millet İttifakı aktörleri için bir zorunluluk olduğu şeklinde iddiaya sahip olmalarıdır. Bugün gelinen noktada yurttaş öncelikleri denildiğinde; gelir dağılımında yaşanan adaletsizliğin, yoksullaşmanın önlenmesi, siyasi kayırmacılık ve partizanlığın sona erdirilmesi, demokratik gerileme ve otoriterleşmenin durdurulması, yaşanabilir bir çevrenin yaratılması, ahlaki erozyonun durdurulması, laik, seküler bir rejim ve kurumlarının, sosyal devletin yeniden inşası, bilimin iktidar hegemonyasından kurtarılmasıdır kastedilen. Millet İttifakının kamuoyuna açıklanması beklenen gerek güçlendirilmiş parlamenter sistem önerisi, gerekse ekonomi programıyla yurttaş önceliklerini kapsayan adımları atacağını düşünüyoruz. Fakat, bu noktada önemli olan; bu adımların ötesinde AKP’nin inşa ettiği düzene alternatif olarak takdim edilecek politik, ekonomik programatik hedefler dışında, mevcut düzenin üçlü sacayağı olarak adlandırılabilecek 1- Partizan, kayırmacı, klientalist ağlardan oluşan düzenin nasıl tasfiye edileceği 2- Afrika’daki otoriter rejimlerde sıkça rastlandığı üzere, karizmatik liderliğe dayanan “Büyük Adam Siyaseti” yerine neyin ikame edileceği, 3-Etnik, dini popülizmin alternatifi olarak hangi değerleri kapsayan rasyonel referansların konacağı. YURTTAŞ ÖNCELİKLİ ETKİN MUHALEFET STRATEJİSİ Afrika ülkelerinden Doğu Avrupa’ya otoriter rejimlerin tasfiyesiyle sonuçlanan tüm muhalefet zaferleri yurttaşların taleplerini önceliklendiren etkin muhalefet stratejileriyle elde edilmiştir. Muhalefetin benzer bir stratejiyle hareket etmesi için, öncelikle sözü edilen düzenin üçlü sacayağını tasfiye etmeye yönelik politikalar üretmesi gerekir. Çünkü, bu üçlü yapı varlığını devam ettirdiği sürece, ne güçlendirilmiş parlamenter sistem ne de alternatif ekonomi politika önermelerinin başarı şansı vardır. Gerçi izlediğimiz kadarıyla Millet İttifakının güçlendirilmiş parlamenter sistem önerisi içinde bu yapıyı tasviye etmeye yönelik sistem, kurum temelli mekanizmalar mevcut. Ekonomi temelli politika önermelerinde de bunu belirli ölçüde izlemek mümkün olacak. Fakat kanımızca bu yapının ekonomik politik maliyetlerinin neler olduğu, bununla nasıl mücadele edileceği, sistem önerisinden bağımsız olarak muhalefet tarafından ‘neyi, niçin tasfiye edecekleri, yerine ne koyacakları’ şeklinde topluma anlatılmasının işlevsel anlamda daha yararlı olacağı düşüncesindeyiz. Kamuoyu araştırma bulguları, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine yönelik toplumsal desteğin azalma eğiliminde, buna karşılık Güçlendirilmiş parlamenter sisteme yönelik desteğin artmakta olduğuna işaret etse de, önemli olan; sistem değişikliğinin yurttaş öncelikleri açısından ne ifade edeceğini, gündelik hayatlarına olumlu yansımaların neler olacağı konusunda ikna edilmeleridir. Bunun yolu da bahsettiğimiz üç unsurlu sacayağının maliyetleri konusunda muhalefet tarafından güçlü bir algının oluşturulmasıdır. Partizan, kayırmacı, etnik, dini popülizmle inşa edilen klientalist ‘Büyük Adam Siyaseti’ne dayalı düzenin etkin muhalefetle bertaraf edilmesinin koşulu ise yurttaş öncelikli değişimin aday isimlerine takılmadan, kapsayıcılık temelli değer, ilkeler konusundaki mutabakattır. Gidişatın o yöne doğru evrilmesi halinde, Türkiye’nin geleceği adına en büyük kazanımın bu olacağına şüphe yok.