Mülteci ve sığınmacı sorunu: Irkçılık, foncular ve Zafer Partisi
Politikyol
Sorunun temelinde hükümetin sığınmacıları kontrolsüzce alması yatıyor. Şimdi Zafer Partisi gibi partiler kendilerine manevra alanı buluyorlar. Altılı masanın seçimi kazanması durumunda ne yapacağını açıklaması gerekiyor.
Bir süredir Türkiye’deki mülteciler ve sığınmacılar mevzusu sosyal medyada belli gruplar tarafından kaşınmaya başlandı. Bir grup mültecilerin ve sığınmacıların videolarına tepki gösterenlere ırkçı muamelesi yaparken diğer grup videolara bu şekilde tepki göstermeyenlere foncu muamelesi yapıyor. Diğer yandan temelleri yıllar öncesine dayanan bu sorun üzerinden politika devşiren Zafer Partisi ve Ümit Özdağ’ın tweetleri üzerinden tartışma dönüyor. Birileri bu konuyla alakalı bir belgesel çekiyor ve gözaltına alınıyor. Fakat, tartışma bir türlü sorunun temeli olan hükümetin sorumluluğuna gelmiyor.
Belki de ülkenin şu sıralar en temel 3 sorunu ekonomi, göç ve hukuk mevzuları. Ekonomi konusu düzenli olarak gündemde ama insanlar da yavaştan konuya alışmış durumda. Hukuk konusu Osman Kavala’yla birlikte 8 kişinin Gezi’den dolayı tutuklanmasıyla tekrar gündeme geldi ve son zamanlarda artan mülteci ve sığınmacı videolarıyla beraber göç konusu da fazlasıyla tartışılmaya başlandı. Her üç konu başlığının temelinde de hükümetin yanlış politikaları yatıyor. Ekonomi ve hukuk konularında muhalif kamuoyu odak noktasını bir şekilde hükümete getirebilirken göç konusunda kendi içinde çok farklı tartışmalara giriyor.
Irkçılık, fonculuk ya da Zafer Partisi’yle alakalı tartışmalara sonucunun yapıcı bir yere varacağını düşünmediğim için kişisel olarak girmeyi tercih etmemekle birlikte mülteci ve sığınmacı mevzusunun önü alınmazsa çok tehlikeli yerlere savrulabileceğini düşünüyorum. Toplumun özellikle ekonomik kriz üzerinden bunalımda olduğu bir dönemde insanların galeyana gelmesi ihtimali daha da artıyor. Bu noktada muhalefetin, ya da diğer deyimle altılı masanın, göç sorunuyla alakalı halka ayrıntılı bir plan sunması gerekiyor.
Dediğim gibi bu sorunun temelinde hükümetin sınırlardan kontrolsüz bir şekilde mültecileri ve sığınmacıları alması yatıyor. İlk andan itibaren sistematik bir şekilde ülkenin belli bölgelerinde belli eğitimler verilerek bu insanlar topluma entegre edilmeye çalışılsaydı bu gördüğümüz görüntüler muhtemelen çok fazla ortaya çıkmayacaktı. Fakat tabiri caizse bu insanlar kontrolsüz bir şekilde toplumun içine salınmış oldu. Uzmanlar yıllardır bu işin sonucunun bu noktaya geleceğini anlatmış olsalar bile herhangi bir önlem alınmadı. Tüm bu süreçteki sorumluluk hükümette olmasına rağmen şu anda muhalif medya bu retoriği kurmakta zorlanıyor.
Toplumun genelinde mülteci ve sığınmacı mevzusu daha da büyümeye başladıkça ise Zafer Partisi gibi partiler kendilerine daha fazla manevra alanı bulmuş oluyorlar. Oy oranı muhtemelen yüzde 1’e bile ulaşmayacak bir parti mülteci ve sığınmacı mevzusu üzerinden kamuoyunu yönlendirebiliyor. Bu noktada 6’lı masanın sayılara takılmaktan ziyade bu manevra alanına nasıl zeminin açıldığını sorgulayıp yapıcı politikalar önermesi gerekiyor. Asıl sorumluluğun hükümette olduğuyla alakalı retorik kurulduktan sonra halka verilmesi gereken açıklama ise seçimin kazanılması durumunda planın ne olacağı.
Tabii meselenin özü itibariyle diğer bir sorun da hükümetin bu sorunun seçim öncesi halkın çoğunun istediği şekilde çözmeye çalışması ki bu durum aslında hayli mümkün. Kitlesel hafızası düşük olan bir toplumda hükümet bir anda her şeyin sorumlusu pozisyonundan sorunu çözen aktör rolüne bürünebilir. Tabii bu durumun asıl risklerinden birisi de popülist bir politika üzerinden bu sorunu çözme ihtimali ki uzun vadede göç sorununu daha da derinleştiren bir noktaya evrilme ihtimali de var. Bundan dolayı söylem üstünlüğünü 6’lı masanın bir şekilde eline geçirmesi gerekiyor ve bunu yaparken asıl nokta yine retoriği mülteci ve sığınmacı mevzusunda sorumluluk tamamen hükümetindir üzerinden kurması üzerine.
Tabii genel olarak yine 3 temel sorun olayına dönersek eğer muhalefet açısından en riskli zemin mülteci ve sığınmacı mevzusu. Çünkü dediğim gibi bu konuda hükümet rüzgârın yönünü her an tersine çevirebilir. Bu mevzuyla alakalı çözüm önerisi sunulmasının yanında kamuoyunun ekonomik kriz sorunundan uzaklaşmaması gerekiyor. Bir süredir ekonomik kriz yaşandığı için insanlar başka konuları tartışmaya çok elverişli durumdalar çünkü bir süre sonra soruna alışmaya başlıyor insanlar. Özellikle son zamanlarda diğer mevzular çok daha fazla konuşulmaya başlansa bile muhalefetin önceliklerinden biri her fırsatta mevzuyu ekonomik krizine getirmek olmalı. Ekonomik krizin hükümet tarafından terse çevrilme ihtimali de olmadığı için uzun vadede göç mevzusuna odaklanmak yerine ekonomik krizi sürekli gündeme taşımak muhalefetin yararına olacaktır.
Yorumlar
Popüler Haberler
Erdoğan'ın asgari ücret paylaşımına yorum yapan kişiye soruşturma
Bakan Fidan: HTŞ, yıllardır bizimle işbirliği içinde oldu
Devlet Memurları Kanunu Teklifi, TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildi
Asgari ücretten sonra merakla bekleniyordu: Yılın son faiz kararı açıklandı
Bakan Işıkhan asgari ücreti açıkladı
İstanbul'da deprem meydana geldi