Özgür Özel’in genel başkanlığa seçilmesiyle CHP’de yeni bir dönem başladı. Değişimcilerin partiyi, sol siyaseti ve muhalefeti ne kadar değiştirebileceğini ise zaman içerisinde gözlemleyeceğiz. Yeni yönetiminin parti içi demokrasi noktasında kısmi bir geri adım attığını ve bu nedenle ciddi eleştirilere maruz kaldığını ise şimdiden not edebiliriz. Partinin demokratikleştirilmesi noktasında önseçim sözü vermişti yeni genel başkan. Sonra bu uygulama için yeterince vakit yok dendi. Ardından hakim güvencesi altında olmasa bile, parti yöneticileri gözetiminde ön seçimin yolu açıldı. Ama yine de anket ve kamuoyu yoklaması gibi seçenekler devrede. Ayrıca İstanbul, Ankara ve Aydın’da ön seçim yok. Bu üç ilde mevcut adaylarla seçime gitme eğilimi ağır basıyor. Seçimler yaklaştıkça bu kaotik durumun bir ölçüde istikrara kavuşacağını varsayabiliriz. Yine de şu anki CHP liderliği tıpkı halefi Kılıçdaroğlu gibi parti içinde tam bir demokrasi pratiğini hayata geçirmeye çok da istekli değil. Bu bir sorun şüphesiz ki. Çünkü parti içinde demokrasi olmazsa siyaset oligarşiye teslim olur. Ayrıca genel başkan ve genel merkez parti örgütü tarafından denetlemez.
Tabii yeni CHP yönetiminin siyasette yaratacağı etkiyi sadece CHP örgütüyle sınırlı bir düzlemde düşünmek yanlış. CHP muhalefetin amiral gemisi. Kılıçdaroğlu’na verilen oyların kabaca yarısı CHP seçmeninden kalan yarısı ise muhalif sağ ve Kürt siyasetinden geliyor. Özel’in siyaset yapma şeklinin CHP dışındaki muhalefet bakımından da anlamlı sonuçları olacaktır. Bu bağlamda sağ siyasetle Halk Partisi arasındaki ilişkinin yeniden düşünülmesi gerek.
Özel’in siyasal doğrultusu fazlasıyla sağa kaymış Kılıçdaroğlu liderliği uygulamaları için bir düzeltme olarak okunabilir. Özel de tıpkı Kılıçdaroğlu gibi sağ partilerle ittifakı olumlu görmektedir. Ancak bu noktada hedef özne ve iletişim stratejisinin bir hayli daraltıldığı açıktır. Şu anki CHP liderliği Akşener’in İyi Partisiyle seçim işbirliğine olumlu bakmakta. Bu bağlamda İyi Partinin yerel seçim sürecini tüm ittifaklara karşı müstakil siyaset şeklinde kurgulayan bakış açısı ittifak siyasetinin geleceği bakımından Özel’in yüzleşmesi gereken ilk ciddi mesele karşılık gelmekte. Özel’in talebiyle CHP ile İyi Parti arasında bazı seçim bölgelerinde işbirliğiyle sınırlı bir görüşme trafiği olabilir. Bu olasılık hala imkan dahilinde. Ancak Millet İttifakının diğer dört partisiyle CHP arasındaki sıcak ilişki ortamı hemen tümüyle ortadan kalkmıştır. Yeni CHP liderliği küçük sağ partilere verilen 39 milletvekili meselesini belli aralıklarla gündeme getirerek sağ bloğu haksız kazançla suçlamaktadır. Özel’in sosyal demokrat duruş ve laikliği en azından söylem düzeyinde daha sık vurgulayan bir dili ön plana çıkarması bir diğer tartışma alanına karşılık geliyor. Pek çok muhalif İslamcı, muhafazakar ve liberal kanaat önderine göre Özel CHP’si CHP’nin kendi dar kurucu değerlerine geri döndüğü bir zihniyeti dünyasını temsil ediyor. Sol-seküler söylemin yüceltilmesi, sağ aktörlerle anlamlı ve yoğun ilişki kurmayan sekter particilik Özgür Özel’in özeti gibi. Böyle bir çizgiyle Saadet, Gelecek, DEVA ve Demokrat Partinin paylaşacağı hiçbir şey yok. Buradaki tehlike hem CHP-İyi Parti hem CHP-muhalif sağ siyaset ilişkileri bakımından AKP hegemonyasının daha da büyümesi ihtimalinde gizli. Millet İttifakının parçalanmasıyla ortaya çıkan yeni durum AKP’nin sağı tek bir blok altında birleştirmesine olanak verecek şekilde yeniden dizayn etmesine yardımcı olabilir. Sonuç olarak % 20-25 bant aralığındaki oylara oynayan ve CHP’lilerin duymak istedikleri şeyi CHP’lilere söyleyen Özel’in AKP’nin politik liderliğini nasıl yapı bozuma uğratacağı hususu ise hala belirsizliğini koruyor.