Muhalefet biraz daha cesaret!
Politikyol
Bugün Kılıçdaroğlu’nun, arkadaşlarıyla birlikte, istismar ilgili Adalet Bakanlığı’na yürümesi bence iktidara büyük bir darbe oldu. Belki de ilk defa Kılıçdaroğlu, bir siyasetçi için önemli bir tepkiyi zamanında ve etkili bir biçimde ortaya koymuş oldu.
Türk siyasi eliti, Cumhuriyet’in ikinci yüzyılına girerken son derece ciddi bir karar vermek zorunda. Derler ya bunun “lamı cimi” yok diye, işte öyle! Bu köşede iki ay önce yazmıştım. Başlığı da şöyleydi: “BAŞÖRTÜSÜ VE ALEVİ SORUNLARINDAN SONRA SIRA CEMAATLER VE KÜRT MESELESİNDE”. Bu yazıda Kılıçdaroğlu’nun kılık kıyafetle ilgili yasa önergesi vermesinin ardından, Erdoğan’ın Alevi meselesi “açılımı(!)” ile ilgili adımları atmasının Cumhuriyetin kuruluş yıllarında çözülememiş sosyal sorunlarımızın olduğu iddiasını doğrulayan adımlar olduğunu yazmış ve bir üçüncü sorun yumağı olarak da Kürt soruna değinmiştim. Fakat söz konusu yazımda bir dördüncü sorundan da bahsederek şöyle demiştim:
“Doğrusu bu üç sorunun içinde üzerinde pek konuşulmayan ama bence en önemli sorunlardan biri de Sünni İslam’ın gizli kurumsal yapıları olan Tarikat ve Cemaatler sorunudur. Her ne kadar bu yapılar 1925’de yasaklanmışsa da gerçekte varlıklarını bugüne dek sürdürdüler. Öyle ki AKP’nin iktidara gelmesinde en büyük rolü oynamış olan Fettullah Gülen Cemaati, devleti ele geçirme düzeyinde bir örgütlülüğe ulaşmıştı. Bugün itibariyle Tarikat ve Cemaatlerin hâlâ devlet kurumlarında AKP+MHP iktidarınca önleri açıldığı, maddi ve insan gücü elde etmeye çalıştıkları biliniyor.”
Siyasal İslam’ın fikriyatı üzerinden kurulmuş bulunan bu günkü iktidarın bu konu üzerindeki suskunluğu tabii ki bu çevrelerin AKP’nin oy deposu olmasından dolayı anlaşılabilir bir durumdur. Ama bu son olay, “6 yaşındaki bir kız çocuğunun evlendirilmesi” olayı, gerçekten bu konunun da yani Tarikatlar ve Cemaatler konusunu da diğer üç temel konu gibi cumhuriyetin ikinci yüzyılına girerken çözülmesi gereken çok önemli konulardan biri olduğunu faş etmiş oldu. (Gönül ister ki, Timur Soykan gibi bir gazeteci daha, gazetecilik yapsın ve bu tarikat ve cemaatlerin ekonomi ve siyasetle ilgili ilişkilerini ortaya çıkarsın).
Bugün Kılıçdaroğlu’nun, arkadaşlarıyla birlikte, bu konuyla ilgili Adalet Bakanlığı’na yürümesi bence iktidara büyük bir darbe oldu. Belki de ilk defa Kılıçdaroğlu, bir siyasetçi için önemli bir tepkiyi zamanında ve etkili bir biçimde ortaya koymuş oldu. Bu adıma iktidardan nasıl bir cevap geleceği ise henüz bilinmiyor.
Aslında bu ülkede bir türlü gerçek bir demokrasi yaratamamış olmamızın nedeni de Türk siyasi elitinin işte bu dört başlı sorun yumağını çözmeye bir türlü yanaşamamış olmasından kaynaklanıyor. Yanaşamamış olması dedim. Yanaşamadı çünkü Cumhuriyet kurulduğundan bu yana bütün çabalara rağmen Türkiye bir ulus devlet olamadı.
Bir ulus devlet olabilmesi için gerekli koşullardan en önemlisi ortada bir “ulus” adı verebileceği bir topluluğun olmasıydı. Oysa kurucu babaların önünde çok kimlikli Osmanlı bakiyesi bir toplum vardı ve bu topluluktan çok kimlikli bir cumhuriyet ve demokrasi üretemeyeceklerini gördüklerinden -önlerinde böyle bir örnek de yoktu- Türk adını alarak çoğunluğu tarikat ve cemaatlerde örgütlü Müslüman ahaliden bir ulus devlet yarattılar.
Sonra gelen siyasetçiler de bu birbirleriyle teğellenmiş ve farklı kimlik ve taleplerden oluşmuş “ulus-devletin” varlığını sürdürebilmesi, yukarıda ifade ettiğim sorunları için reformlar yaparak gerçek anlamda herkesin içinde “biz” olarak hissedebileceği bir toplum yaratmak konusunda cesur olamadılar. (Bunda 1960 darbesinin de büyük bir katkısı olmuş ve Menderes’in ve arkadaşlarının idamı siyasi eliti korkutmuştur). Sonuçta, ulus devlet gibi sınırları vs. olan ve fakat içinde yaşayanların bir türlü “biz” hissetmediği, hissedemediği bir toplum yapısı devam etti.
Bu yapı var olmaya devam ettikçe, bu dört sorun da var olmaya devam edecek ve tarafları da birbirleriyle kavga etmeye…
Bence Türkiye “Godot”yu bekler gibi cesur siyasetçiler bekliyor. Bu sorunları çözüp gerçek anlamda çok-kimlikli yeni bir demokrasi yaratmak için. Tarihe de dünya halklarına da armağan edilebilecek yeni bir demokrasi.
Neden olmasın ki?
Yorumlar
Popüler Haberler
Atatürk Havalimanı Katliamı: Ağırlaştırılmış müebbet alan IŞİD'liler tahliye edildi
'Ölünce beni kim yıkayacak?': TRT'nin reklam panoları tepki topladı
Komisyonda mikrofonlar açık unutuldu: 'Çok yanlış yaptı Bakan Hanım'
AK Partili Belediye Başkanı, AK Parti ilçe başkanını Ülkü Ocakları üyelerine dövdürdü
Bakan Fidan: HTŞ, yıllardır bizimle işbirliği içinde oldu
İstanbul'da deprem meydana geldi