Düşününce çok acı veriyor insana. Siz vatandaş olarak birilerini ülkenizi yönetmesi için seçiyorsunuz fakat seçtiğiniz insanlar düşük yaşam standardını size, yükseğini de kendilerine layık görüyor. AK Parti MKYK Üyesi Mücahit Birinci’nin çok konuşulan atkısıyla ilgili ben de bir şeyler söylemek istiyorum. Birinci’nin yaklaşık olarak 5000 TL değerindeki Louis Vuitton marka atkısıyla çekilmiş bir fotoğrafın medyaya yansıması üzerine kendisine yoğun eleştiriler yapıldı. Bunun üzerine fotoğrafın, babasının cenazesinde çekildiğini, ne taktığının farkında dahi olmadığını söyleyerek şu açıklamayı yaptı: “Aslında sıkıntı şu... Biz kimiz de o atkıyı takabiliyoruz dimi... Mütedeyyinler, maneviyata sahip insanlar kim ki... Dünyanın meşru nimetlerinden tek, azınlık ama egemen düşüncenin kurşun askerleri faydalanır. Bu azgın azınlığa göre biz, 'Bizimkiler' dizisindeki kapıcılarız.” Öncelikle babasına Allah’tan rahmet, kendisine de baş sağlığı dilerim. Normal şartlarda olsa Mücahit Bey’in açıklamasını destekler, yapılan eleştirileri de haksız bulurdum. Zira insanların kazandığı parayla istediği marka eşyayı alma hak ve özgürlüğü vardır. “Bir atkıya bu kadar verilir mi, israf değil mi?” sorusunu da anlamsız buluyorum. İsraf böyle bir şey değil… İsraf, insanın giymediği veya yemediği şeye para vermesidir. Ziyan etmektir israf. Yani Mücahit Bey’in atkısına verdiği para bana göre israf değildir. Mütedeyyin kadınların cipe binmesi de israf değildir. Bir insan mütedeyyin diye münzevi hayat tarzı yaşamak mecburiyetinde değildir. Tabii normal şartlarda durum böyle… Şartları anormal yapan durum maalesef ki; Mücahit Bey’in de üyesi olduğu “Ak Parti iktidarının yaklaşımı”… Ekonomiden, geçinememekten şikâyet eden vatandaşa “Telefonunu göster bakalım” yaklaşımı veya hayat pahalılığından şikâyet eden bir başka vatandaşa “Domatesi taneyle, eti gramla alın.” yaklaşımıdır. Aslında sorun; iktidar ve çevrelerinin, asgari yaşam standartlarını dahi karşılamayan asgari ücreti veya emekli maaşını vatandaş için yeterli görmesidir. Bir genç, bir baba veya bir anne iyi bir telefon kullanmak isteyebilir. Güzel bir evde oturmak, güzel bir arabaya binmek isteyebilir. Bunu yasal yollardan istemek suç veya lüks değildir. Arkadaşlarıyla kafede çay/kahve içmek, ailece dışarda yemek yemek, sinemaya gitmek vb. lüks değildir. Nasıl ki Mücahit Bey “Mütedeyyin olduğum için yakıştırılmıyor.” itirazını yapıyorsa, bu durumda vatandaş da “Vatandaş olduğum için yakıştırılmıyor.” itirazını yapma hakkına sahiptir. Evet, geçmişte -maalesef ki- ülkemizde mütedeyyin insanlara markanın yakıştırılmadığı zamanlar olmuştur. Bu anlamda kendisi haklıdır ama bugün Mücahit Bey’e yapılan itirazların temelinde mütedeyyin olmasının ötesinde; partisinin, ekonomik zorluklarla mücadele eden vatandaşa “arızalı” yaklaşımı yatmaktadır. Düşününce çok acı veriyor insana. Bir zamanlar mütedeyyin diye marka yakıştırılmayan kesimin içinden çıkan bir iktidar, şu an aynı şeyi -yakınındakiler hariç geri kalan- vatandaşa yapıyor. Yani siz vatandaş olarak birilerini ülkenizi yönetmesi için seçiyorsunuz fakat seçtiğiniz insanlar düşük yaşam standardını size, yükseğini de kendisine layık görüyor. Bu anlayışa itiraz ettiğiniz zaman da sizi “nankör” olarak değerlendiriyor… Böyle olmaz… Olmamalı da…