Millî Savunma Bakanı ve Bakanlığı neden hâlâ çok önemli? - 1
Politikyol
TSK'nın demokratik biçimde denetlenebilir bir yapıya kavuşturulması, Türkiye’de kesintisiz ve konsolide edilmiş bir demokratik rejimin yeniden inşasının acil el atması gereken meselelerden biridir.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) ülkemiz için önemi tartışma gerektirmeyecek kadar açık. Bu önemin güncel ve acil boyutunu ise şu dört başlıkta ayrıca vurgulamamız mümkün:
Demokrasi: Türkiye’nin siyasi tarihi, odağında askerin olduğu kimi olaylarla (darbe, müdahale, muhtıra, e-bildiri, kontrollü darbe) işaretlenmiş durumda: 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980, 28 Şubat 1997, 27 Nisan 2007 ve son olarak da 15 Temmuz 2016… Bu müdahaleci tarihin bugün için önem taşıyan anlamı ise şu: TSK’nın (a) bu müdahaleci eğilimlerinden ne ölçüde kurtulduğuna, (b) organizasyonel anlamda bir müdahale kapasitesinin ne ölçüde sürdüğüne, (c) böyle bir eğilim ve kapasite mevcutsa TSK içindeki hangi aktör(ler) ve eğilim(ler)in bu hususta başı çekebileceğine dair elimizde somut veri bulunmamaktadır.
Bir diğer deyişle, TSK, hâlen ve yakın gelecekte bu belirsizliğin doğurduğu bir kırılganlık ve istikrarsızlık potansiyeli taşımaktadır. Dolayısıyla, TSK'nın demokratik biçimde denetlenebilir bir yapıya kavuşturulması, Türkiye’de kesintisiz ve konsolide edilmiş bir demokratik rejimin yeniden inşasının acil el atması gereken meselelerden biridir.
Deprem ve diğer doğal afetler: Ülkemizin en çok kaynak tüketen ve en örgütlü olması beklenen kurumlarından birisi olan TSK’nın son deprem felaketinde ortaya koyduğu başarısızlık dikkat çekicidir. Bu başarısızlık, TSK’da son yıllarda egemen olan “kötü sevk ve idarenin”in hem somut bir sonucu hem de açık bir göstergesidir. Beklenen Marmara depreminin yaratacağı muhtemel felakette aynı başarısızlığın tekrarlanmaması, TSK’nın deprem ve diğer doğal afetlere yönelik genel eylem planına dahil edilmesini ve arama-kurtarma eğitimlerinin ve lojistik/ teçhizat desteğinin verilmesi başta olmak üzere depreme hazırlık konusunda da yönetilmesini gerekli kılmaktadır.
Partizanlık, parti ordusu ve askeri kapasite: Son yıllarda hem (a) askerî öğrenci temin süreçleri, hem de (b) general/amiral, subay ve astsubay atama ve terfi süreçleri partizanlaşmış ve liyakatin yerine çeşitli odaklara sadakat ikame edilmiştir. Son 10 yıldır AKP ve MHP teşkilatlarından, çeşitli tarikatlardan, SADAT’tan, Ülkü Ocaklarından gelen referanslarla doldurulan askeri öğrenci, subay, astsubay ve uzman erbaş kadrolarında bu partizanlık oranının % 80’lerde olduğu tahmin edilmektedir.
Ayrıca, taraflı atama ve terfi politikaları ile mevcut personelin (subaylarda binbaşı-albay arasının ve general/amirallerin tümünün) bu partizan yeni düzene biat ettirilmesi amaçlanmıştır. Bunda ne ölçüde başarılı olunduğuna dair elimizde tahminlerden öre somut veri bulunmamaktadır. 2016’dan bu yana TSK’ya çeşitli kaynaklardan alınan 16 bin subay ve 19 bin astsubay (toplam 35 bin) sayısıyla birlikte düşünüldüğünde TSK’daki partizan kadrolaşmanın boyutları endişe vericidir.
MİLLET İTTİFAKI’NIN SORUNA YAKLAŞIMI
Bu dört başlığın içinde yer aldığı yaklaşım çerçevesi, Millet İttifakı’nın Ortak Politikalar Mutabakat Metni’nde ifade edilen TSK’ya ilişkin şu temel amacın gerçekleştirilmesi bakımından yaşamsal önemde ve onunla uyum içindedir:
“Türk Silahlı Kuvvetleri’nin risk ve tehditler karşısında her türlü kapasite ve yeterlilik sorununu çözmüş, demokratik denetim ve gözetime tabi, itibarlı, caydırıcı ve etkin bir askeri güç olması temel hedefimizdir.”
Bununla birlikte, esas mesele bu amacın “NASIL?” gerçekleştirileceğidir. İşte, Milli Savunma Bakanı ve Bakanlık üst düzey kadroları, bu sorunun cevabı açısından kritik önemdedir.
Zira 20 Temmuz 2016 tarihinde ilan edilen ve iki yıl süren OHAL döneminde çıkartılan bir dizi OHAL KHK’sı ve sonrasında da Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi (CBK) ile dönüştürülen alanların başında savunma bürokrasisi ve güvenlik politikaları gelmiş, dönüşümün merkezinde Millî Savunma Bakanlığının (MSB) ve bakanının güçlendirilmesi bulunmuş ve Genelkurmay Başkanlığı ile Kuvvet Komutanlıklarının elindeki önemli yetkiler aşamalı olarak MSB’ye transfer edilmiştir.
(Devam edeceğim).
Yorumlar
Popüler Haberler
Atatürk Havalimanı Katliamı: Ağırlaştırılmış müebbet alan IŞİD'liler tahliye edildi
'Ölünce beni kim yıkayacak?': TRT'nin reklam panoları tepki topladı
Komisyonda mikrofonlar açık unutuldu: 'Çok yanlış yaptı Bakan Hanım'
AK Partili Belediye Başkanı, AK Parti ilçe başkanını Ülkü Ocakları üyelerine dövdürdü
Bakan Fidan: HTŞ, yıllardır bizimle işbirliği içinde oldu
İstanbul'da deprem meydana geldi