Bakanlar ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı seçimin bitimiyle birlikte milletvekili olduklarına ve bu durum tutanaklarla da tespit edilip, duyurulduğuna göre, bu aşamadan sonra bakanlık görevinin yürütmesi milletvekilliği statüsünün otomatik olarak kaybına neden olacak bir durumdur. 14 Haziran seçimleri sona erdi ve on altı bakan ve bir Cumhurbaşkanı Yardımcısı milletvekili seçildiler ve görevlerine devam ediyorlar. Oysa Anayasa’nın 106.maddesi milletvekilliği statüsü ile bakanlığın bağdaşmadığını düzenliyor. Hukuken bir kimse aynı anda bu iki statüde birden bulunamıyor. 2017 sonrası getirilen sistem bir tür başkanlık sistemi ve yasama üyeleri, yürütmenin atamasıyla gelinen bakanlık ve cumhurbaşkanı yardımcılığı görevlerine gelemiyorlar; söz konusu görevleri yürütürlerse milletvekilliği statüsünü kaybedecekleri söyleniyor. Bu durumda bakan statüsünde bulunan kişiler de milletvekili olur olmaz, bu iki görevden ancak birine devam edebilecekleri için bir tercihte bulunmalıdırlar. Peki ne zaman milletvekili olunmaktadır? 2839 sayıl Milletvekili Seçimi Kanunu’nun 35. maddesine göre, İl Seçim Kurulu o seçim çevresinde sonuçları bir tutanakla tespit ve ilan eder. Bu tutakla birlikte artık kimlerin seçimi kazanmış oldukları belli olmuştur. Bir kişiyi milletvekili yapan işlem, seçim işlemidir ve tutanak bu sonucu tespit ve (kamuya) ilan etmektedir. Aynı kanunun 36. Maddesine göre de milletvekili seçilenlere seçildiklerine dair derhal bir başka tutanakla (mazbata) bildirilir. Bu da ilgili kişiye bildirimdir. Bu süreçlerden hangisinde hukuken milletvekilliği sıfatının kazanıldığı konusunda anayasa hukukçuları arasında yaygın iki görüş bulunmaktadır. Benim de katılmakta olduğum ilk görüşe göre, seçim sonucunu tespit eden tutanakla milletvekili sıfatı kazanılmaktadır.[1] Diğer görüş ise milletvekili seçildiklerini bildiren tutanağın (mazbata) İl Seçim Kurulu tarafından ilgililere verilmesiyle milletvekilliği statüsü kazanılmaktadır.[2] Yüksek Seçim Kurulu ise bu iki tutanağın da açıklayıcı işlemler olduğunu, milletvekilliği sıfatının daha önce kazanılmış olacağına karar vermiştir. 2007 seçimlerinde seçimi kazanan ve mazbatasını almak üzere yola çıkan MHP Milletvekili Mehmet Cihat Özönder’in trafik kazası geçirerek hayatını kaybetmesi üzerine vermiş olduğu 2007/716 sayılı kararda YSK, şöyle demektedir: “Oy verme günü olan 22/07/2007 Pazar günü saat 17.00 itibarıyla 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanununun yukarıda açıklanan 25, 35, 36 ve 39. maddelerinin delaletiyle milletvekili seçilmiş sayılmasına….. karar verilmiştir.
Milletvekilliği Andı milletvekili sıfatını kazandırmaz, çünkü bir hukuki işlem değildir. Ne açıklayıcı ne de kurucu bir irade beyanı orada yoktur. Kişiyi milletvekili yapan irade seçimdir, tören değil.
Buna göre bir kişiyi milletvekili yapan işlem seçimdir. Tutanaklar açıklayıcı işlemlerdir. Milletvekilliğinin başlangıcı ise sandıkların kapandığı, seçmenin kurucu iradesinin ortaya konduğu ana kadar geri götürülmüştür. Gelelim milletvekili andının işlevine. Bu bir törendir. Kendilerine milletvekilliği sıfatını belli bir süre için veren egemenliğin hakiki sahiplerine verilen bir anayasaya sadakat sözüdür. Milletvekilliği Andı milletvekili sıfatını kazandırmaz, çünkü bir hukuki işlem değildir. Ne açıklayıcı ne de kurucu bir irade beyanı orada yoktur. Kişiyi milletvekili yapan irade seçimdir, tören değil. Nitekim Anayasanın 81. maddesi, ant içmeden evvel milletvekili olunduğunu açıkça yazmakta, yemin töreninin “milletvekillerinin” göreve başlamasından önce yapıldığını ifade etmektedir. Yemin etmeden önce zaten milletvekili olunmuştur. Anayasa hukukçuları arasında, maddenin açık ifadesinden de dolayı bu konuda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Bakanlar ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı seçimin bitimiyle birlikte milletvekili olduklarına ve bu durum tutanaklarla da tespit edilip, duyurulduğuna göre, bu aşamadan sonra bakanlık görevinin yürütmesi milletvekilliği statüsünün otomatik olarak kaybına neden olacak bir durumdur. Bunun için TBMM Genel Kurulu’nun bir kararına gerek yoktur. Zira Ay 106. maddesi TBMM üyeleri, bakan ve cumhurbaşkanı yardımcısı atanırlarsa üyeliklerinin sona ereceğini söylediği gibi, AY 106. maddenin gerekçesi de bunu ifade etmektedir: “Yetki ve sorumluluk dengesi açısından Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanların Cumhurbaşkanı tarafından atanacağı ve görevden alınacağı, Cumhurbaşkanına karşı sorumlu olacağı, Meclis üyelerinin yürütmede görev almaları halinde üyeliklerinin düşeceği hükme bağlanmaktadır.” Bakanlık görevini sürdüren yeni seçilmiş milletvekillerinin üyeliklerinin düşmesi AY 82. maddede belirtilen üyelikle bağdaşmayan durumlardan olmadığı için AY 84. maddesindeki usule de tabi değildir. Bu bakımdan Genel Kurul’un bir kararı da aranmayacaktır. TBMM Başkanlık Divanının oluşumuyla birlikte, bakanlık görevlerine devam etmeyi seçerek, milletvekilliklerini kaybettiklerinin tespiti yeterli olacaktır. --- [1] Levent Gönenç, Türkiye’de Seçim Uyuşmazlıkları ve Çözüm Yolları, Ankara, 2008, sy. 318-319; Kemal Gözler, Türk Anayasa Hukuku Dersleri, Bursa, 2008, sy. 270-271. [2] Yavuz Atar, Türk Anayasa Hukuku, Konya, 2007, sy.205; N. Yüzbaşıoğlu, B. Tanör, 1982 Anayasasına Göre Türk Anayasa Hukuku, İstanbul, 2022, sy.260.