Meral Akşener’in oyun planı
Politikyol
Tartışılan adaylar içinde Erdoğan’ı sandıkta yenebilecek olanlar sembolik bir görevi kabul etmek istemeyecektir. Sembolik cumhurbaşkanlığını kabul edecekler ise Erdoğan karşısında seçim kazanmakta zorlanacaktır. Millet İttifakı bu açmazı aşacak bir adayı henüz tespit edemedi.
Cumhurbaşkanlığı yarışından çekildikten sonra makamın sembolik bir hale sokulmasını öneriyor. Bu fedakarlığının karşılığında demokrasiye geçiş sonrası daha önemli bir siyasi pozisyona adaylığını koyuyor. Akşener’in çok akıllıca yeni bir oyun kurguladığını düşünüyorum.
İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener birkaç gün önce Halk TV’de katıldığı canlı yayında siyasi gündemi temelden değiştiren açıklamalarda bulundu. 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olan ve önümüzdeki seçimde de Millet İttifakı’nın olası adayları arasında adı geçen Akşener, Cumhurbaşkanı adayı olmak istemediğini ve asıl hedefinin parlamenter sisteme geçildikten sonra Başbakan koltuğuna oturmak olduğunu belirtti.
Türkiye gibi otoriter rejime sahip bir ülkede, yoğun iktidar baskısı altında kalan medya aracılığıyla muhalefetin gündemi belirlemesi güçtür. Buna rağmen, Millet İttifakı son aylarda birkaç defa kamuoyu tartışmalarını belirleme konusunda büyük tecrübe kazandı. Mesela, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başlattığı ve sonrasında diğer muhalefet partilerinin de destek verdiği ‘128 Milyar Dolar Nerede’ kampanyası iktidarın tüm çabalarına karşın uzun süre gündemden düşmedi. Meral Akşener’in Meclis grup toplantısında ortaya attığı tiksindirici borç kavramı, Kılıçdaroğlu’nun Suriyeli misafirlerimizi ülkelerine yollayacağız söylemi ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Selin Sayek Böke’nin hukuksuz projeleri kamulaştıracağız çıkışı da yine kamuoyunda uzun süre tartışıldığı için iktidar sözcüleri cevaplamak durumunda kaldı.
AKŞENER’İN AÇIKLAMASININ ÖNEMLİ NOKTALARI
Fakat, Akşener’in son açıklamasının bu örneklerden ayıran ve Türkiye siyasetinin gidişatını etkileyebilecek tarafları olduğunu düşünüyorum. Öncelikle, Cumhurbaşkanı adayı olmayacağını söylemesi Akşener’in parlamenter sisteme geçiş planlarına dair ipuçları veriyor, hem de Erdoğan sonrası dönemde kendisini oyuncu kurucu pozisyonuna sokuyor.
Öncelikle Akşener’in Türkiye’de siyasi rejimin yapısına dair söylediklerinin altını çizmek lazım. Halk TV’deki yayında yaptığı açıklamalar Akşener’in Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı sandıkta yenmeyi nihai hedef olarak görmediğini gösteriyor. Türkiye’nin şu an karşılaştığı iktisadi ve siyasi sorunlarının çoğu Erdoğan’ın kötü yönetiminden kaynaklanmakla birlikte, aynı rejim altında ama başka bir Cumhurbaşkanı da uzun vadeli çözümler getirmeyecek.
Akşener’in eleştirilerini sağ seçmenler nezdinde popülaritesi yüksek Erdoğan karşıtlığından ziyade Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin kötü performansı üzerine kurması çok akıllıca bir tercih. Bunun neticesinde seçmenlerin yaşadığı ekonomik sıkıntıları, siyasi sorunları ve dış politika krizlerini Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile ilişkilendiriyor. Yeni rejimin seçmen nezdinde karşılığı düşük olduğu için bu söylem aracılığıyla o sistemi beğenmeyen ama hala Erdoğan’ı destekleyen AKP ve MHP seçmenlerine ulaşıyor.
Akşener’in açıklamalarında öne çıkan diğer önemli nokta Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanması sonrasında ivedilikle parlamenter sisteme geçme taahhüdüdür. Şu ana kadar hem CHP, hem de İYİ Parti sözcülerinden güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçileceği yönünde açıklamalar duyduk. Fakat muhalefet çevresinden gelen bir aday Cumhurbaşkanı olarak seçildikten hemen sonra bu geçişin nasıl olacağı, bu ismin veya onun partisinin elindeki gücü kısa sürede bırakmaya nasıl ikna edileceği soruları henüz yanıtlanmamıştı. Akşener’in aday gösterilecek kişinin zaten bu koşulları kabullenmiş biri olacağını söylemesi bu açıdan önemli bir güvence olabilir. Daha da önemlisi, Akşener, aday gösterilecek kişinin Erdoğan karşısında seçim kazanabilecek ama aynı zamanda yetkilerinin çoğunu Meclis’e bırakacak biri olması gerektiğini belirtti. Kamuoyunda Akşener’in çok ses getirmese bile bu tespit Millet İttifakı’nın temel açmazını çarpıcı şekilde ortaya koydu. Kamuoyunda tartışılan adaylar içinde Erdoğan’ı sandıkta yenebilecek olanlar sembolik bir görevi kabul etmek istemeyecektir. Sembolik Cumhurbaşkanlığı makamını kabul edebilecekler ise Erdoğan karşısında seçim kazanmakta zorlanacaktır. Millet İttifakı’nın bu açmazı aşacak bir adayı henüz tespit ettiğini sanmıyorum.
Akşener aynı zamanda iktidar çevrelerinin muhalefet karşısında yürüttüğü sinsi oyun planını da boşa çıkardı. Özellikle son aylarda iktidar medyası Millet İttifakı saflarında birkaç Cumhurbaşkanı adayının çıkmasının yaratacağı kişisel rekabet ve siyasi bölünmelere odaklanmıştı. İmamoğlu’nun siyasi planları hakkında neredeyse her gün spekülasyon yapılırken, Muharrem İnce gibi Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olma hırsı siyasi meziyetlerinin önüne geçmiş isimler sıklıkla tartışma programlarına konuk olarak davet ediliyordu. Akşener’in kendisini adaylık yarışından çekmesi ve kısa sürede parlamenter sisteme geçileceğini belirtmesi bu yayınları adeta kadük haline getirdi.
ERDOĞAN SONRASI TÜRKİYE’DE YENİ SİYASET
Akşener’in son yaptığı çıkış onun siyasi kariyeri açısından da çok önemli bir hamle özelliği taşıyor. Normal şartlarda daha yüksek oy seviyesi nedeniyle Cumhurbaşkanı adayının CHP içinden çıkması şaşırtıcı olmazdı. Bu ismin Erdoğan’ı sandıkta yenmesi durumunda parlamenter sisteme geçişi bir süreliğine ertelemesi veya geçiş sonrası kendisinin Başbakan olarak görev yapması da muhalif seçmenler tarafından kabul edilebilirdi. Halbuki bu çıkışı sayesinde Akşener iki senaryonun da önünü tıkıyor.
Ayrıca adaylıktan çekilmesi dolayısıyla HDP ile herhangi bir anlaşma yapma durumunda kalmayacağı için seçim sonrasında milliyetçi camia nezdinde gücünü koruyacağını öngörüyor. Sanırım son dönemde CHP ve HDP’den Kürt sorunu konusunda gelen çıkışlar bu konuda Akşener’i temkinli olmaya itti.
Öte yandan Akşener Cumhurbaşkanlığı yarışından çekildikten sonra makamın yetkilerini daraltıp sembolik bir hale sokulmasını öneriyor. Bu fedakarlığının karşılığında demokrasiye geçiş sonrası çok daha önemli siyasi pozisyona adaylığını koyuyor. Eğer CHP içinden gelen aday Cumhurbaşkanı seçilirse, Erdoğan sonrası Türkiye siyasetinde en önemli aktör haline gelme planı işliyor olacak. Belki İYİ Parti’nin oy oranı şu an itibariyle CHP’nin gerisinde kalıyor. Fakat yapılan hesaba göre Erdoğan’ın seçim yenilgisi sonrasında gidilen ilk parlamento seçimlerinde MHP ve hatta AKP seçmenlerinin oylarını çekebilmesi durumunda birinci parti olma şansı olabilir.
Akşener’in Türkiye siyasetinde çok akıllıca yeni bir oyun kurguladığını düşünüyorum. İyi Parti lideri Millet İttifakı içinde CHP ile uyumlu çalışarak otoriter rejimi devirmeyi hedefliyor; demokrasiye geçiş sonrasında oluşacak tabloda sağ oyları toplayarak iktidara gelmeyi arzuluyor. Birkaç gün önceki açıklamasıyla Akşener, Cumhur İttifakı’nın oyun planını bozan, hem de Millet İttifakı içinde İyi Parti ve kendisinin değerini arttıran bir hamle yaptı. Parlamenter sistemde yüzde 50’ye ulaşma sorunu olmayacağı için nispi seçim sistemiyle İyi Parti’nin şansı da artacaktır.
Bundan sonraki aşamada Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayının kim olacağından ziyade, Erdoğan sonrası dönemde demokrasiye dönüşün yol haritasını açıklaması gerekiyor. Millet İttifakı ne kadar kapsayıcı olursa aday tartışmalarının önemi de o kadar azalacaktır. Akşener işaret fişeğini attı, bundan sonra Millet İttifakı’nın büyük ortağı CHP’nin tavrını netleştirmesi gerekiyor. İttifakın iki bileşeni arasında geçiş süreci konusunda anlaşma sağlanması durumunda otoriter bir lideri sandıkta yenmenin eşsiz keyfini yakında tadacağız.
Yorumlar
Popüler Haberler
Mahkeme tespit etti: Boğaziçi Üniversitesi, mülakatta usulsüzlük yapmış!
Deniz Zeyrek, Sözcü gazetesinden ayrıldı
MSB kaynakları, Bosna'da görev yapan Türk askerinin pedofili suçunu doğruladı
Adaylık kulisi: 'İktidarı en mutsuz edecek' İmamoğlu-Yavaş formülü
Ahmak davası: AYM’nin İmamoğlu kararı 9 ay sonra Resmi Gazete'de
Otopsi raporu ortaya çıktı: Rojin'in ölüm nedeni belli oldu