Mahmut Üstün yazdı | HDP'ye operasyon Cumhuriyet'e operasyondur...
Politikyol
HDP çok özel bir partidir...
HDP'nin varlık nedeni yalnızca ve temelde seçimle iktidar olmayı hedeflemek değildir.
Bundan öte ve öncelikli bir misyonu vardır HDP'nin.
Varlığı doğrudan Kürt sorunuyla ve bu sorun çerçevesinde yaşanan savaş ve çatışma koşullarıyla ilgilidir.
HDP, silahlı Kürt Hareketi ile Türkiye halkı arasındaki birlik ve barış arayışının volan kayışıdır. Bu partiden beklenen en temel misyon zaten PKK başta Kürtler ile barış kanalı olabilmesidir.
Hatta devletçe de İmralı ve Kandil'le bu partinin irtibatı özellikle istenmiş, teşvik edilmiştir.
Böyle bir partiyi PKK ile yakınlık gerekçesi ile kriminalize edip hapse tıkmak, hem akılsızca hem de tutarsız bir tutumdur.
Akılsızcadır zira HDP'yi yok etme girişimi barışa, kardeşlik ve birlik umuduna, olanaklarına bir saldırıdır.
Alenen iç savaş tetikçiliği ve bölünme adımıdır.
TUTARSIZDIR ZİRA...
HDP AKP ile arası iyiyken de aynıydı, bugün de aynıdır.
AKP barış derken, ya da HDP ile destek ilişkisi yaşarken aynı durumu siyaseten "normal" ve hatta "değerli" bulmaktaydı.
Ama ne zaman siyasi rekabet çizgisi iki parti arasında baskın hale geldi, iktidar HDP'yi birdenbire kriminolojik bir vaka olarak lanse etmeye başladı.
Oysa ne mevcut yasalarda ne de HDP'de hiç bir esaslı değişim olmadı bu süreçte...Değişen AKP'nin HDP ile dar partisel ilişkileriydi sadece...
Mevcut yasalara göre HDP on yıl önce de aynı isnatlarla suçlanabilirdi... Suçlanmadı zira AKP ile ilişkisi iyiydi...
Eğer HDP bugünkü suçlamalarla yargı önüne çıkartılacaksa, tutarlı olmak için, bu "yasadışı"lığa 20 yıldır bile isteye göz yuman ve hatta koruma altına alan AKP yöneticileri de HDP'lilerle birlikte yargı önüne çıkmak durumundadır...
Zira Sırrı Süreyya Önder'in açıkça ifade ettiği gibi HDP'lileri İmralı'ya ve Kandil'e gönderen bizzat AKP'nin tek başına iktidar olduğu devletin kendisiydi.
DENİLEBİLİR Kİ...
HDP barış için volan kayışı olmak görevini bir tarafa bıraktı, tam tersine çatışma ve savaş kışkırtıcılığı yapmaya başladı ve bu nedenle oldu yaklaşım değişikliği.
Gerçekten böyle olsaydı mevcut yasalar ve siyasi mutabakat şartlarında AKP'deki tavır değişikliği bir mantıksal temele sahip olabilirdi.
AMA TAM TERSİNE...
AKP'nin HDP ile köprüleri attığı dönem olan 7 Haziran seçimleri öncesini hatırlayalım:
Bu dönemde HDP, -benim pek isabetli bulmadığım- moda ifadeyi kullanacak olursak, tarihinin en fazla "Türkiyelileştiği" bir süreci yaşıyordu.
Dar etnik politikanın çok ötesinde tüm Türkiye için dillendirdiği barış , eşitlik, özgürlük ve demokrasi söylemleriyle HDP ülkenin batısında da "oy verilebilir" bir seçenek haline gelmeye başlıyordu.
Anımsayalım, MHP oy tabanından bile -oy değilse de- "beğeni" kazanabiliyordu.
Yani AKP iktidarının (aslında Erdoğan'ın) HDP'yi kriminalize etme çabasına girdiği dönemde bırakalım savaş ve şiddet kışkırtıcılığı yapmayı, HDP barışçı ve birlikçi söylemiyle toplumsal barış açısından bir umut ve heyecan dalgası yaratıyordu.
PEKİ NE OLDU?
HDP savaşı istediği için değil, AKP'nin barış politikasındaki samimiyetsizliğini görüp farklı ittifak ve tercihlere yöneldiği için hedef haline getirildi.
Bu dönemde tek değişen HDP'nin AKP'yle mesafesini artırıp yüzünü daha belirgin biçimde sol, laik hatta Kemalist çevrelere dönmüş olmasıdır.
Demirtaş'ın "Seni başkan yaptırmayacağız" sözü seçimlere damga vurmuş; HDP yüzde 13 oy almayı başardığı gibi AKP'nin tek başına iktidar olmasına ve Erdoğan'ın başkanlık projesine sert bir çelme takmıştır.
SADECE BİR İNTİKAM MI?
Erdoğan'ın Kürt sorununda ve HDP'ye yönelik tavır değişikliğinde HDP'den yenilen sert çelmenin acı ve öfkesi de kuşkusuz bir nedendir. AKP yöneticilerinden seçimin hemen ertesinde gelen mealen "HDP bundan sonra barışın ancak filmini çeker", " Demirtaş 'Seni başkan yaptırmayacağız' dediği gün, barış süreci de bitti" gibi açıklamalar bu gerçeğin ifadesiydiler.
Fakat en önemli neden bu değildi. Asıl neden Erdoğan'ın samimi olmadığı kanaatiyle HDP'nin barış sürecinde yüzünü AKP'den sola, laik ve Kemalist çevrelere dönmesinin Erdoğan'ın neo-Osmanlıcı projelerine büyük bir engel niteliği taşımasıydı..
AKP, HDP'nin sol ve laik güçlerle ittifakı halinde bırakın kendi anti laik, Cumhuriyet karşıtı gerici projelerini hayata geçirebilmeyi, iktidarda kalmasının bile zor olduğunu görmüştür.
İşte bu nedenle HDP'ye yönelik operasyon hiç kuşku olmamalı, barışın yanı sıra sol ve laik seçeneğe, Cumhuriyet değerlerine de bir operasyondur.
İRONİYE BAKIN...
Tam da Kürtler'in Mustafa Kemal'in laik Cumhuriyetini ilga edip yerine Sünni neo Osmanlıcı bir rejim kurmaya çalışan AKP'nin Kürt sorununu bu amacına payanda etmenin ötesinde bir perspektifi olmadığını anlayıp yüzünü sola, laik ve Kemalist kesimlere döndüğü anda başta MHP olmak üzere kendine milliyetçi/ulusalcı diyen bazı çevreler ise laiklik ve cumhuriyet karşıtı bir Sünni ümmetçi projenin eklentisi haline gelebilmişlerdir.
Bu gerçekten ayrı bir yazıyı hak eden bir konudur.
Yorumlar
Popüler Haberler
Erdoğan'ın asgari ücret paylaşımına yorum yapan kişiye soruşturma
Bakan Fidan: HTŞ, yıllardır bizimle işbirliği içinde oldu
Devlet Memurları Kanunu Teklifi, TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildi
Bakan Işıkhan asgari ücreti açıkladı
İstanbul'da deprem meydana geldi
Yaşlılık, emekli ve engelli maaşı alanlar isyanda: 'Geçinemiyoruz'