- TÜSİAD da örgütlü batıcı-laik burjuvazi ile MÜSİAD, ASKON, TUSKON, İŞHAD vb. yapılarda örgütlü İslamcı burjuvazi arasında yoğun bir hakimiyet mücadelesi bulunmaktadır. Bu mücadelenin kökleri 1960 sonlarına kadar götürülse de 1980’li ve özellikle 1990’lı yıllardan sonra bu çatışma biçim, içerik bakımından hem farklılaşmış hem de şiddetlenerek burjuva siyaseti şekillendiren bir boyuta ulaşmıştır,
- Anadolu’da kapitalist ilişkilerin gelişmesinin bir ürünü olan İslamcı burjuvazi zaman içinde finans kapital boyutlarına ulaşacak ve dünyaya açılacak denli büyüyerek TÜSİAD burjuvazisinin karşısına ciddi bir rakip olarak dikilmiştir.
- Burjuvazinin iki başat fraksiyonu yalnızca pazar çekişmesi ve daha fazla kar arzusu eksenli bir çatışma/rekabet içinde değillerdir; aynı zamanda ve çok daha önemlisi birbirinden farklı iki büyüme/birikim stratejisini temsil etmekteler. Laik burjuvazinin yönü Batı’ya yönelikken, İslamcı burjuvazinin yönü (Batı ile de ilişkileri olmakla birlikte) esas olarak Avrasya, Asya, Ortadoğu, Afrika ve Balkanlara dönüktür. Bu durum iki burjuvazi arasındaki çelişkileri çok daha boyutlu hale getirmekte ve sertleştirmektedir.
- AKP iktidarı döneminde siyaset arenası, iki farklı burjuvazinin iki farklı stratejisi temelinde saflaşmış durumdadır. TÜSİAD, Ordu, Yargı, YÖK/Üniversiteler, CHP vb. bir tarafta; İslamcı burjuvazi, AKP, liberaller, Kürtler vb. bir tarafta… Zaman zaman ittifak bileşenleri değişse de yaşanan çatışmanın ana hattı budur.
- AKP döneminin (ve hatta biraz öncesinin) bütün önemli iç (28 Şubat, AKP’yi kapatma davası, Gül’ün Cumhurbaşkanlığı adaylığı krizi, Ergenekon davası vb.) ve dış (ABD ve İsrail’le gergin ilişkiler, AB’ye rest, Ortadoğu politikası, Rusya’ya yaklaşma vb.) siyaset olaylarını anlamak ancak “burjuvazilerin iç savaşı” olgusunu anlamakla olasıdır.
Mahmut Üstün yazdı | Bir AKP analizi eleştirisi: "Burjuvazilerin iç savaşı?" mı?
Politikyol
AKP iktidarı ile ilgili pek çok tanımlama ortada dolanıyor. Fakat bu bolluk AKP iktidarı ve rejim ilişkisi bağlamındaki analiz bolluğundan kaynaklanmıyor; tersine sistematik analiz çabası çok az. Bu tanım enflasyonunun en önemli nedenlerinden biri belki de bu analiz azlığı… Ama asıl neden sanırım hem politik ve hem de ideolojik planda oldukça kaotik bir dönemden geçiyor olmamız.
Kimileri pasif devrim diyor; kimileri karşı devrim diyor. Kimileri Bonopartizm ve/ya Sezarizm diyor. Kimileri neo libiral otoriterlik, kimileri neo faşizm diyor. Kimileri sağ/İslamcı popülizm diyor vb. vb. Bir ara demokratik devrim diyeler bile vardı ve/fakat artık suskunlar. Bunlara ek olarak AKP iktidarını Gramsci’nin “yatay sınıf savaşları” kavramından hareketle “Burjuvazilerin İç Savaşı” çerçevesinde açıklamaya çalışan bir yaklaşım da sözkonusu. Bu yazımda “Burjuvazilerin İç Savaşı” yaklaşımını eleştirel biçimde ele almaya çalışacağım. Sözkonusu tez hakkında birinci elden bilgi sahibi olmak isteyen okurlar, Yordam Kitap’tan çıkan Neo Liberalizm, İslamcı Sermayenin Yükselişi ve AKP derlemesinde yer alan makalelere bakabilirler.
Tezin Temel Dayanakları…
AKP iktidarını, iki burjuva fraksiyonun hegemonya kavgası ekseninde ele alan ve diğer gelişmeleri de bu temel üzerinde açıklamaya çalışan bu yaklaşımın temel savlarını şu şekilde özetlemek olası:
Yorumlar
Popüler Haberler
Erdoğan'ın asgari ücret paylaşımına yorum yapan kişiye soruşturma
Bakan Fidan: HTŞ, yıllardır bizimle işbirliği içinde oldu
Devlet Memurları Kanunu Teklifi, TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildi
Bakan Işıkhan asgari ücreti açıkladı
İstanbul'da deprem meydana geldi
Asgari ücretten sonra merakla bekleniyordu: Yılın son faiz kararı açıklandı