AKP’nin 11.5 CHP’nin 1.5 milyon üyesi var. Ya o hiçbir karşılık beklemeden sandık başında sabahlayan insanları partiye katacağız ya bu üye/delege yapısıyla CHP’den bir şey olmaz deyip yeni bir yol arayacağız… Siyasetle ilişkim AKP iktidara gelene kadar seçimden seçime sosyal demokrat partilere oy vermekten ibaretti. Önce müşahit, sonra sandık görevlisi derken ufak ufak oturduğum mahalledeki Mahalle temsilciliği toplantılarına katılarak birkaç yıl önce CHP’ye üye olmuştum. 14/28 Mayıs’ta yaşadığımız yenilgi ile ben de CHP örgütü de şoka girdik. Seçim yenilgisinden sonra CHP kongre kararı aldı. Bu kararla birlikte mahalle yeniden hareketlendi ve listeler bir bir meydana çıktı. 68 kuşağından küskün bir üye, Turuncu Liste ile adaylığını açıkladı.  Ardından Mahalle Temsilcisi Siya Liste ile,  başka bir grup da Mor Liste ile ortaya çıktı. Listelerin mahalle iradesinden çok ilçe, eski belediye başkan adayı desteği olması burada ilk sorun. Listelerin ortaya çıkmasında listelerin birleşme görüşmelerinde üyelerin değil tecrübeli siyasetçilerin belirleyici olması ikinci sorun. Sonuçta eski siyasetçiler olarak liste başı olanlar kendi aralarında görüşüyorlar, isim ve sayı pazarlığı yapıyorlar, birleşiyorlar, ayrılıyorlar ve tekrar birleşiyorlar. Bütün bu süreçte, partide var olan değişim tartışması yapılıyor mu? Parti üyeleri bu sürecin parçası mı? Üyelerle bütün bunların tartışıldığı ortak bir toplantı yapıldı mı? Elbette tüm soruların cevabı “hayır”. Eski belediye başkan adayı, ilçe temsilcileri mahallenin temsilini değil, kendilerini temsil edecek delegeler istiyorlar. Bunun için de “havuç-sopa taktiği” kullanıyor. Belediyede işi olanlar işten atılmakla tehdit ediliyor, işsiz gençlere iş vaat ediliyor. Mahallemiz ilçenin en çok delege sayısını çıkaracağı için popüler. O yüzden listeler arası pazarlıklar üyelerin dışında devam ediyor. Uzlaşma olmayınca herkes üye avına çıkıyor. Oysa değişim ihtiyacımız olan delege çıkarmak değil, önce değişimi, değişim fikrini, sorunları, çözümleri topluca tartışma ve ortaya çıkan fikirleri en iyi temsil eden inşaları mahalleyi temsilen delege yapmak. Bunun için ben ayrı bir grup kurum, listede olanlara kadar olmayan ama olmasının yararlı olacağını düşündüğüm isimleri ortak kararla delege yapmak istiyorum. Ki bu konuda yalnız değilim. Ama bu çabam da kısmen sonuçsuz kalıyor. Sonuçta üç listeden ikisi uzlaşıyor ama delege sayısını yarı yarıya paylaşmıyorlar. Etkilediklerini düşündüğü sayı kadar oluyor. Yarıştan çekilen grup diğer listeden 1/3 delege sayısı alıyor. Yani değişimin, fikrin gücü değil sayı belirleyici oluyor.
Kimse partinin kazanacağı en geniş uzlaşmayı değil delege liderliklerinin kendi küçük iktidarının, küçük çıkarının, küçük etki alanının genişletmenin derdinde. Ortada ne düşünsel değişim, ne örgütsel ne de siyaset yapanların değişimi yok. Var olan sadece profesyonelleşmiş mahalle siyasetçilerinin küçük iktidar hesapları var.
DELEGE SEÇİMİ SABAHI Seçim günü Mor Liste’nin liderlerinden biri arıyor ve “Sosyal medya hesaplarınızdan ve whatsapp gruptan Mor Liste’ye desteğinizi açıklar mısınız?” diyor. “Görmediğim bir listeye nasıl destek açıklayayım?” yanıtını veriyorum. “Dışarıya sızar, size açıklayamam” deyince dayanamıyorum; “Yani siz bana diyorsunuz ki, ben sana güvenmiyorum, ama sen bana güven öyle mi? Oysa güven karşılıklıdır” diyorum. Dahası delege pazarlığına girmemişiz, çok emek veren 5 arkadaşımızın isminin listede olmasını istemişiz, onlar da kabul etmiş ama liste ortaya çıktığında görüyoruz ki yoklar. Anlıyoruz ki “bizler” yatağımızda uyurken, liste başları delege pazarlığı yapıyor. Listede yeteri kadar genç yok, yeteri kadar kadın yok. Var ama yok. Oy vermeye gittiğimde gördüğüm manzara şu; Bir gerçekten CHP’ye olan saygısından ve kendisine ulaşıldığı kadarıyla gelip oy kullananlar dışında, listeye yazılmış delegelerin yakınları var. Katılım kabaca yüzde 50. Seçimi Mor Liste kazanıyor. Ama seçim sonucu kadar işleyen süreç CHP’de gerçek değişimin ne kadar ihtiyaç olduğunu gösteriyor. Ve açıkçası her kongre, birleşme değil ayrışmayı sağlıyor. Kimse partinin kazanacağı en geniş uzlaşmayı değil delege liderliklerinin kendi küçük iktidarının, küçük çıkarının, küçük etki alanının genişletmenin derdinde. Ortada ne düşünsel değişim, ne örgütsel ne de siyaset yapanların değişimi yok. Var olan sadece profesyonelleşmiş mahalle siyasetçilerinin küçük iktidar hesapları var.
En doğru çözüm, birinci gelen listenin tüm delegeleri belirlemesi yerine seçime katılan listelerin alınan oy oranında delege çıkarmaları. Böylece delege ağalığı önemini kaybeder, nepotizm büyük ölçüde biter, üye sayısı artar, parti içi uzlaşma gelişir.
BAŞKA BİR MODEL MÜMKÜN MÜ? Anlattığımı bu küçük deneyimin sadece bizim mahalleye özgü olduğunu düşünmüyorum. Diğer örgütlerinde de benzerdir. Partinin bu örgütsel yapısıyla, bu nepotizmle bu delege ağalığı yapısıyla değişim mümkün mü? Zor. O yüzden yeni bir yol açmak, yeni bir model gerekiyor. Ben şunu öneriyorum. Bu öneriyi yaparken şu gerçekle başlayalım; delege seçim sistemi başkanlık sistemi gibi seçim öncesi ittifaklara zorluyor ve kongre sonrası kaybeden gruplar bir sonraki kongreye kadar partiye küsüyor. Çarşaf liste bir alternatif ama delege ağaları için engel değil. En doğru çözüm, birinci gelen listenin tüm delegeleri belirlemesi yerine seçime katılan listelerin alınan oy oranında delege çıkarmaları. Böylece delege ağalığı önemini kaybeder, nepotizm büyük ölçüde biter, üye sayısı artar, parti içi uzlaşma gelişir. Bunun için bir tüzük değişikliği yeterli, ama böyle bir alternatif mevcut delege yapısının tarafından desteklenir mi emin değilim. Nihayetinde bugüne dek oluşturdukları sistemi bozacak bir öneri. Çünkü bazıları için delege olmak statü sembolü, üye olmak neferse ilçe delegesi kendini tabur komutanı, il delegesi alay komutanı, kongre delegesi de general gibi hissediyor. Açıkçası önümüzde iki seçenek var. Hannibal’ın dediği gibi ya bir yol bulacağız ya bir yol açacağız… AKP’nin 11.5, CHP’nin 1.5 milyon üyesi var. Ya o hiçbir karşılık beklemeden sandık başında sabahlayan insanları partiye katacağız ya bu üye/delege yapısıyla CHP’den bir şey olmaz deyip yeni bir yol arayacağız…