Altılı Masa’nın açıkladığı Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Anayasa Değişikliği önerisi Anayasanın Türkiye siyasal hayatında ilk kez bir toplumsal sözleşme olarak inşa edilmesini başlatma potansiyeline sahip olması anlamında önemlidir. Altılı Masa’nın Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Anayasa değişikliği önerisi dün açıklandı. Türkiye için yeni bir toplumsal sözleşme arayışı şeklinde değerlendirilebilecek değişiklik önerileri daha önce açıklanan güçlendirilmiş parlamenter sistemin bir anlamda   nasıl kurgulandığı ve nasıl işletileceğine ilişkin bir Anayasal çatı olarak anlam ve ruh kazanmış oldu. Öneriyi Altılı Masa’nın üzerinde uzlaşılmış bir [1]Anayasal tercih metni okumak tabii ki mümkün değil. Masa bileşenleri de öyle olmadığını ifade ediyorlar. Bu anlamda üzerinde uzlaşılan; seçim sonrası yasama çoğunluğunu elde etmeleri durumunda güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş için gerekli olan bir Anayasal sistem ve model kurgusudur dün açıklanan rapor. ANAYASA DEĞİŞİKLİK ÖNERİSİNİN ANLAMI Muhalefetin siyasal elitleri marifetiyle hazırlanan bu önerinin toplumsal uzlaşı temelli bir Anayasa değişikliği olarak kabul edilebilmesi için önce toplumun ikna edilmesi, ardından seçmenin bu değişiklik iddiasıyla yola çıkanlara parlamentoda sayısal çoğunluğu vermesi, parlamentoda çoğunluk oluştuğu takdirde çoğunluğun sayısal muktedirliği yerine, sayısal azınlıkların da desteğini alarak, ya bu değişikliklerle sınırlı kalan ya da değişikliklere yeni takviyeler yaparak toplumsal sözleşme arayışında yol katedilmesidir. Değişiklik önerisine, sistemin anayasal çatısına dair düzenlemeler olarak bakıldığında, bugünün Türkiye’sinden farklı, metnin önsözünde de ifade edildiği biçimiyle Yarının Türkiye’sini inşa etme isteği açıkça gözleniyor. Bugünün Türkiye’sinde egemen olan Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin sosyo-ekonomik ve politik anlamda yanlış giden yapı, kurum ve işleyişine dair çoğu düzenlemesine alternatif düzenlemelerin anayasal çatı anlamında değişikliklerle kurgulandığı görülüyor. Her şeyden önce, daha değişiklik önerisinin özsözündeki genel gerekçeden bu anlaşılmakta: Bu anayasa değişikliğinin amacı, Türkiye’de yönetimde keyfiliğe yol açan, anayasal hak ve hürriyetleri güvencesiz bırakan, hukuk devleti mekanizmalarının tamamını aşındıran Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini yürürlükten kaldırmak ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçişi sağlamaktır”. Anlaşılacağı üzere değişikliğin gerekçesi hükümet sistemi anlamında bir reddi miras üzerine oturmaktadır ki, mevcut sistemin kabulünden bugüne ekonomik ve politik anlamda kötü performansı dikkate alındığında, doğru bir gerekçe söz konusu. DEĞİŞİK ÖNERİSİ NASIL BİR HAK VE ÖZGÜRLÜK ANLAYIŞI ÖNGÖRÜYOR? 12 Eylül rejiminin ürünü olan, şimdiye kadar geçirmiş olduğu sayısal değişikliğe rağmen, askeri rejimin yurttaşa bakışının değişmediği, adeta anayasal ödevlere mahkûm varlık olarak gören anlayışı yerine, yurttaşı Temel Hak ve Ödevlerle değil, hak ve hürriyetlerle gören düzenleme dahi, demokratik yurttaşlığın inşası yolunda atılmak istenen önemli bir adım olarak dikkat çekmektedir. Bu anlamda otoriter devletin ödevleriyle kimilerini makbul gördüğü vatandaşlık anlayışı yerine, hak ve hürriyetleriyle biricik görüldüğü bir vatandaşlık anlayışına geçişin başlangıç adımı olarak temel hak ve hürriyetlere ilişkin yapılan bu düzenlemeyi bu şekilde okumak mümkün. Devlet karşısında farklı kimlikleriyle cari ideolojinin makbul vatandaşı olamayanları itilmiş kakılmış yapan anlayış yerine, temel hak ve hürriyetlere dair referansta insan onuruna vurgu yapılması, Altılı Masa’nın hak ve hürriyetlere bakışındaki hümanizmi yansıtması bakımından çok değerlidir. ANAYASA DEĞİŞİKLİK ÖNERİSİNİN KUVVETLER TASARIMI Altılı Masa’nın 84 maddede kurguladığı anayasa değişikliği önerisi bu yazıya sığdırılamayacak kadar geniş kapsamlıdır.  Neredeyse her madde değişikliği üzerinde anayasa hukuku ve siyaset bilimi perspektifinden sayfalarca yazı kaleme alınabilir.  Bu anlamda sistemin kurumsal yeniden yapılanmasına ilişkin öngörülen değişikliklere yasama, yürütme ve yargı organlarının görev ve yetkileri anlamında genel hatlarıyla baktığımızda ilk dikkati çeken; Altılı Masa tarafından da dile getirildiği gibi, klasik parlamenter sisteme dönüşü değil, güçlendirilmiş parlamenter sistemi inşa etmeye yönelik düzenlemeler mevcut. Değişiklikler arasında bazı maddelerde rötuşlarla yetinilirken, bazı maddelerde topyekûn bir sistem değişikliğini yansıtan düzenlemeler şeklinde dikkat çekmektedir. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle yasama organını işlevsiz kılan düzenlemeler yerine, parlamenter sistemde Meclise eski işlevlerini kazandıran, dolayısıyla güçlü ve itibarlı kılan düzenlemeler bu bağlamda değerlendirilebilir.
Değişiklikler arasında bazı maddelerde rötuşlarla yetinilirken, bazı maddelerde topyekûn bir sistem değişikliğini yansıtan düzenlemeler şeklinde dikkat çekmektedir.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve yetkilerini, işleyişini düzenleyen 87-100.maddeler, Meclisi bir yandan bildik yasama faaliyetiyle (kanun yapmadan bütçeye kadar uzanan) işlevsel hâle getirmekte, diğer yandan Meclise yürütmeyi denetleme gücüne yeniden kavuşmasıyla hesap soran (soru, genel görüşme, meclis araştırması, soruşturması, gensoru gibi) bir yasama organı kimliğini yeniden kazandırmaktadır. Anayasa değişiklik önerisinin Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin izlerini silme iddiasındaki en önemli düzenlemelerinden biri de yürütmenin kompozisyonu, görev ve yetkileri bağlamında karşımıza çıkıyor. Partili Cumhurbaşkanlığına veda edilme önerisinden, görev süresine, görev ve yetkilerine kadar getirilen öneriler (101-107.maddeler) klasik parlamenter sistemdeki sembolik, tarafsız, atamaya ilişkin yetkileri sınırlandırılmış cumhurbaşkanlığı kurumuna dönüş olarak değerlendirilebilir. Bu noktada belirtilmesi gereken; 101.maddede öngörülen Cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilme yönteminin parlamenter sistemde sembolik yetkilerle donatılmış olsa da halk oyundan çıkmış Meclis ve Cumhurbaşkanlığı şeklinde demokratik meşruluğa sahip iki organın birbiriyle çatışma potansiyeli yaratabileceğidir.
Anayasa değişiklik önerisinin Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin izlerini silme iddiasındaki en önemli düzenlemelerinden biri de yürütmenin kompozisyonu, görev ve yetkileri bağlamında karşımıza çıkıyor.
Yeni sistemde yürütmenin yeniden düalist bir niteliğe dönüştürülmesinin doğal sonucu Cumhurbaşkanı yanında Başbakan ve Bakanlar Kurulundan oluşan ve parlamenter sistemin doğası gereği geniş prosedürel yetkilerle de donatılmış Bakanlar Kurulunun varlığıdır (109-11.maddeler). Parlamenter sistemlerde yasamanın sorumlu güçlü yürütmeyi denetleyebildiği bir sistem, yürütmenin istikrasızlığını önleyecek mekanizmalara sahipse –ki bunun için yapıcı güvensizlik oyu öngörülmektedir- sistem aksamadan işleyebilmektedir. Getirilen bu mekanizma ile olası sistem değişikliğinde yürütme istikrarsızlığından bahsetmenin gerekçeleri de büyük ölçüde zayıflamaktadır. Altılı Masa’nın Güçlendirilmiş Parlamenter sistemin en önemli ayaklarından biri olarak yargıyı gördüğünü değişiklik önerisinde yargıyla ilgili geniş kapsamlı düzenlemelerden (138-160.maddeler) anlıyoruz. Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığını tesis etmeye yönelik olarak Hakimler ve Savcılar Kurulu şeklinde ayrı bir yapılanmaya gidilmesi, Adalet Bakanı ve müsteşarının Hakimler Kurulunda yer almaması, savunma kurumu ve Türkiye Barolar Birliği’nin sistem içinde etkinleştirilmesi, hakimlik ve savcılık teminatına yönelik düzenlemeler, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay’a üye seçimi, atama yöntemindeki değişiklikler, Yüksek Seçim kurulu ve Sayıştay’ın “Yüksek Mahkemeler” başlığı altında hükme bağlanması konuya ilişkin yargı kuvvetinin bağımsızlığı ve tarafsızlığı adına önerilen dikkate değer düzenlemelerdir. Altılı Masa’nın açıkladığı Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Anayasa Değişikliği önerisi Anayasanın Türkiye siyasal hayatında ilk kez bir toplumsal sözleşme olarak inşa edilmesini başlatma potansiyeline sahip olması anlamında önemlidir. Asıl önemlisi ise, seçim sonrası seçimde muhalefetin başarılı olması durumunda parlamentoda iktidar, muhalefet birlikteliğinde, toplumsal mutabakatla yeni bir Anayasanın hazırlanmasıdır. Güç olsa da Türkiye bunu hak ediyor. --- [1] https://altilimasa.biz/anayasal-ve-yasal-reformlar-komisyonu/calismalar-raporlar. Erişim tarihi: 28 Kasım 2022.