Batı ile Rusya arasındaki ilişkiler ve yaklaşan çetin kış sezonu, hassas dengelere dayalı koalisyon hükümetlerinin iktidarı devraldıkları AB ülkelerinin birçoğunda halkların tepkilerine yol açabilir. İktidarlar değişebilir, erken seçimler olabilir. Birkaç yıldır televizyon başında izlediğimiz nefesleri kesen meşhur "Taht Oyunları" dizisinin artık sembolleşen deyimi "Kış geliyor" sözcükleri... Yazar George Martin bu klasikleşen ifadeyi bir yandan güç kavgalarını bir yandan da iklim değişikliği tehlikesini birbiriyle iç içe kavramsallaştırarak kullandığını ve bileşik bir anlam yüklediğini söylüyor. Yedi Krallık ve Westeros dünyası kurgu, ama yaşadığımız dünyadan pek de farklı değil.

İtalya'da hafta sonunda yapılan seçimleri sağ ittifak kazandı. Meloni-Salvini-Berlusconi üçlüsü yeni hükümet ortakları olarak görevi devralmaya hazırlanıyorlar. İtalya için çok yeni ve tüm Avrupa'ya önemli etkileri olabilecek bir gelişme bu. Benito Mussolini'nin Cumhuriyetçi Faşist Parti’ sinin devamı olarak kurulan neo-faşist İtalyan Sosyal Hareketi'ne dayalı "İtalya'nın Kardeşleri" partisi ittifakın en büyük ortağı. Partinin lideri Giorgia Meloni İtalya'nın ilk kadın başbakanı olacak. İtalya'da II. Dünya Savaşı'ndan bu yana ilk kez bu denli sağcı bir iktidar iş başına geliyor.

Önce Almanya'da AfD siyaset sahnesine girdi. Ardından Fransa'da Le Pen ülkedeki desteğini önemli ölçüde artırdı. İsveç'te sağ ittifak seçimleri kazandı. Ve İtalya seçimleri Avrupa'da "sağcı eğilim" endişelerini artırdı.
İtalya'daki gelişme yıllardır Avrupa'da devam eden ve giderek ivme kazanan bir eğilimin son noktası oldu. Önce Almanya'da neo-Nazi "Alternative für Deutschland (AfD)" siyaset sahnesine girdi. Ardından Fransa'da Marine Le Pen Cumhurbaşkanı Macron'a karşı ikinci kez yarıştı ve beş yıl öncesine oranla ülkedeki desteğini önemli ölçüde artırdı. İsveç'te de sağ ittifak seçimleri önde tamamladı ve uzun yıllardan sonra ülkede siyasi arenada büyük bir değişimi gerçekleştirdi. Her ülkenin koşulları kendine özgü elbette, ancak İtalya seçimleri Avrupa'da "sağcı eğilim"in yükseldiğini düşünenlerin endişelerini artırdı. Bu hafta sonu Ukrayna'nın doğusunda Luhansk, Donetsk, Zaporijye ve Herson'da düzenlenen referandumların sonuçlarının açıklanması, ardından da Putin'in, aynı 2014'te Kırım'da olduğu gibi, Ukrayna'ya ait bu toprakları ilhak ederek Rusya'ya katması bekleniyor. Avrupa bu gelişmeyi kabul etmeyecek, tanımayacak ve muhtemelen Rusya'ya yönelik olarak uyguladığı yaptırımları yeniden gözden geçirmeyi düşünecek.
AB enerjide yüzde on beş oranında bir kısıntı ile kışa hazırlanırken, birçok Avrupa ülkesi de kentlerde tarihi binaların, sokakların aydınlatılmasını sınırlandırdı. İşte kış böyle geliyor!
Rusya ise, "yaptırımlara karşı yaptırım" olarak enerjiyi ilk kez bir silah gibi kullanmaya başladı. Kuzey Akım 1 boru hattı sürekli onarımda (!). Avrupa bu yıl kış aylarının çok çetin geçeceğini iyice kavramış durumda. AB enerjide yüzde on beş oranında bir kısıntı ile kışa hazırlanırken, birçok Avrupa ülkesi de kentlerde tarihi binaların, sokakların aydınlatılmasını sınırlandırdı, bina içlerinde sıcaklığın 19 derecenin üzerine çıkarılmaması kararını aldı. İşte kış böyle geliyor! İklim değişikliğine karşı AB'nin kararlı şekilde "yeşil mutabakat"ı uygulamaya başladığı bir sırada dünya enerji piyasasının siyasi gelişmeler nedeniyle böyle bir sıkıntıyla karşılaşması iyi olmadı. Ukrayna'nın yalnız bırakılmaması için Almanya'nın II. Dünya Savaşı'ndan bu yana izlediği dikkatli dış politika ilk kez ciddi bir revizyona tabi tutuldu. Almanya artık askeri yardım yapıyor, Ukrayna'ya silah gönderiyor. Ama Almanya, Rusya ile olan sıkı enerji ticaretinin etkilenmesi sonucu enerji politikalarında da yeni kararlar almanın eşiğinde. Bazı çevrelerde kömür kullanımına geri dönülmesi savunulduğu gibi,  nükleer santrallerin kapatılmasını öngören kararın da gözden geçirilebileceği söyleniyor. Yani, siyasi gelişmeler iklim değişikliği ile ilgili duyarlılıklara da etki yapıyor. Tıpkı George Martin'in düşündüğü gibi...
Almanya, Rusya ile olan sıkı enerji ticaretinin etkilenmesi sonucu enerji politikalarında da yeni kararlar almanın eşiğinde. Nükleer santrallerin kapatılmasını öngören kararın da gözden geçirilebileceği söyleniyor.
Batı ile Rusya arasındaki ilişkiler ve yaklaşan çetin kış sezonu, hassas dengelere dayalı koalisyon hükümetlerinin iktidarı devraldıkları AB ülkelerinin birçoğunda halkların tepkilerine yol açabilir. İktidarlar değişebilir, erken seçimler olabilir. Dünya ekonomisinin birkaç yıldır içinde bulunduğu olumsuz etkiler nedeniyle durgunlaşması birçok ülkede enflasyonun yükselmesine yol açtı. Akıllı ekonomi uzmanları çare olarak faizleri yükseltmeyi, tasarrufu artırmayı, enflasyon ile bu şekilde mücadele etmeyi öngörüyor, bu yolda adımlar atıyorlar. Kış sadece Avrupa'ya gelmiyor. Elbette, küresel düzeydeki "kış geliyor" sendromu Türkiye'yi de yakından ilgilendiriyor. Bu yıl, biri ilkbaharda biri de  sonbaharın hemen başında olmak üzere, doğalgaza iki kez zam gelmesi hane halklarının şimdiden kış için kalın giysiler almalarını hızlandırdı. Küçük ve Orta Boy İşletmeler (KOBİ), esnaf, artan enerji, daha çok da elektrik fiyatlarından ve faturalarla baş etmekte çektikleri güçlüklerden söz ediyorlar. Maaş ve gelirlerde göreli olarak sağlandığı ileri sürülen iyileştirmelerin fiyat artışlarını göğüslemekte yetersiz kaldığı sokaktaki insanın sürekli olarak dile getirdiği şikayetlerin başında geliyor. Türkiye artık, en uzak ihtimalle 2023 yılının haziran ayında yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimler için geri sayıma başladı. Avrupa'nın ve tüm dünyanın başta ekonomik ve siyasi alanlarda karşı karşıya olduğu sınamalar, Türkiye'de aynı zamanda demokrasi, hak, hukuk ve adalet alanındaki eksikliklerle daha da keskinleşiyor. Yine de enseyi karartmayalım. Kış ne kadar sert geçerse geçsin, ardından her zaman bahar geliyor. Ülkemizin parlak, huzurlu, barış dolu günlere erişimi için demokratik değerler bütününde birleşen paydaşlar bu dönüşümü sağlamaya hazır. Kış, geldiği gibi gider. Geride bıraktıkları da bahar temizliği ile toplanır.