Bu güvensizlik meşruiyet ve temsil sorununa dönüştüğü andan itibaren gençleri ya radikalizme ya da apolitikleşmeye sürükleyebilir. Araştırmada görünen; gençler arasındaki gidişatın apolitikleşmeye doğru olması.  Türkiye’de siyasetin ilginç paradokslarından biri; yaşlı siyasetçilerin gençleri çoğunlukla salt seçmen, oy getirisi olan birer nesne şeklinde görmeleri, onlara  bu bağlamda yaklaşmaları. Bir süreden beri süren Z kuşağı tartışmaları da böyle. Mesele siyaset cenahı tarafından ülkenin bir gelecek meselesi olarak görülmekten çok,  oy devşirme meselesine indirgenmekte. Hal böyle olunca ne geleceğe dair beklentileri ne de bugünün meseleleri hakkındaki görüşleri onları anlayıp, geleceğe hazırlama, değerlerini bir arada yaşama ve ortak bir gelecek adına harmanlama odaklı düşünülmüyor. Gençleri sadece seçim dönemlerinde “oy potansiyeli” olarak görmek, seçim yaklaşınca onlara sempatik görünmeye çalışmak gençlerde güvensizlik algısını pekiştirirken, kendisinin aklını, fikrini özne olarak siyasete dâhil etme, sorunlarını çözme yerine, onu araçsallaştıran bir siyaset algısı yerleşiyor gençlerde[1]. Oysa ki önce gençleri anlamak, ardından beklentilerine uygun politikalar üretmek  kalıcı siyasetin olmazsa olmazı. Konrad Adenauer Vakfı’nın Türkiye Gençlik Araştırması-2021’in bulguları gençlerin toplumsal, kültürel, ekonomik ve politik olgu, olaylara bakışına ilişkin önemli bulguları içeriyor.  28 kentte gerçekleştirilen ve örneklemenin kentsel yerleşim alanlarında, kentlerin nüfus büyüklükleri ölçütüne göre megapol kentler, metropol kentler ve orta-küçük ölçekli kentlerin merkezlerinde 3243 kişiyle yüz yüze görüşme tekniğiyle yapılan araştırma 18-25 yaş aralığındaki Z kuşağı ile yürütülmüş, bir anlamda Z Kuşağı araştırmasıdır[2]. Araştırmanın örneklemini de kapsayacak şekilde, genel bulguları PolitikYol’da geçen hafta yayınlanan 2 yazıda[3] ele alındığı için, bu yazıda bulguları kentler temelinde karşılaştırmalı olarak değerlendirmek istiyoruz. Araştırmadaki soru kategorilerinden yola çıkarak, iller bazında karşılaştırmalı değerlendirmeler yapıldığında, gençlerin demografik, sosyo-kültürel yapılarına dair çarpıcı bulgular mevcut. Gençlerin Türkçe dışında bildikleri-konuştukları dillerin bulunduğu iller arasında Bitlis (%77,8), Diyarbakır (%76,1), Adıyaman (%71,7) ve Tunceli (%71,4) ilk sırada. En düşük oranın olduğu iller ise sırasıyla Sivas (%24), Bayburt (%30,8), Erzincan (%35,4), Konya (%36,9). Bu bulgu, Türkçe dışında bilinen-konuşulan dillerin yüksek oranda bulunduğu iller arasında Kürt nüfusun yoğun olduğu kentlerin öne çıktığına işaret ederken, milliyetçi-muhafazakar kentlerde oranın düşüklüğü dikkate değer. Ailenin bir sosyal kurum olarak çok önemli olduğu Türkiye’de, gençler arasında bu kuruma verilen önemin (çok önemli) en yüksek olduğu iller Çorum (%96,4), Bayburt (%95,5), Bitlis (%94). Ülke ortalamasının (%85,9) altında kaldığı iller arasında ise Sivas (%71,2), İzmir (%72,1) öne çıkıyor. İllere göre akrabalara verilen önemin en yüksek olduğu iller içinde Çorum (%96,4), Bayburt (%95,5), Bitlis (%94) diğer illere göre farklılaşırken, hiç önemli olmadığını düşünen gençlerin yerleşik olduğu iller arasında ilk sırada % 4,7 ile Manisa geliyor.
Post-materyalist değerler olarak kabul edilen çevre, hayvan hakları konusunda Edirneli gençler ülke ortalamasının üzerinde hassas.
Akrabalık kurumunun önemini örnekleme dâhil illerdeki gençler örneğinde incelediğimizde, Çorum (%96,4), Bayburt (%95,5), Bitlis’te (%94) “çok önemli” düşüncesi en yüksek düzeylerde iken, bölgesel bazda akrabalığın çok önemli olduğunu belirten gençler en yüksek oranda Ege’de (%17,6) . Arkadaşlığın çok önemli olduğuna ilişkin düşünce diğer sosyal kategorilerle karşılaştırıldığında, ülke ortalaması itibarıyla daha düşük (%37,7). Bu eğilim iller örneğinde de izleniyor. Bursalı gençler arkadaşlığın çok önemli olduğunu belirtenler arasında diğer illerin gençlerinden bir ölçüde ayrışıyor (%51,7). Araştırma belirgin biçimde komşuluk ilişkilerinin öneminin azalmakta olduğuna ilişkin bulguları  içerirken, (çok önemli %7,3), komşuluğun çok önemli olduğunu düşünen iller arasında Erzincan (%16,3), Erzurum (%15,2) öne çıkarken, ülke genelinde hiç önemli olmadığını belirtenlerin oranının %24,9 olması dikkat çekicidir. Post-materyalist değerler olarak kabul edilen çevre, hayvan hakları konusunda Edirneli gençler ülke ortalamasının üzerinde hassas.  Ülke gençlerinin ortalama % 62,6’sı çevrenin, %69,2’si hayvan haklarının “çok önemli” olduğunu belirtirken, bu oran Edirneli gençlerde sırasıyla %86,7 ve %88,3. Ahlak ve dürüstlüğe atfedilen önem düzeyi (çok önemli) gençler arasında %80’ler civarında olmasına karşılık, ahlaklı olmanın çok önemli olduğunu belirtenler Bitlis %91,7, Edirne %90, dürüstlüğe aynı değeri atfedenler Çorumlu gençler arasında %96,4 düzeyinde seyrediyor. Araştırma bulgularına göre, Türk bayrağı, Atatürk’e, Türkiye Cumhuriyeti devletine  atfedilen önem, gençlerin önemli bir kısmını birleştiren ulusal sembol, idoller.  Atatürk’ün çok önemli olduğunu düşünenler arasında Amasyalı gençler (%87,9) (ülke ortalaması %64,3), Türk Bayrağı’nın çok önemli olduğunu düşünenler arasında Erzincanlılar (%90,9) (ülke ortalaması %72,9), Türkiye Cumhuriyeti Devletinin çok önemli olduğunu düşünenler arasında Çorumlu gençler % 88 (ülke ortalaması %69,6) ilk sırada geliyor. Türklük ve Müslümanlık aidiyetlerine ilişkin önem düzeyi (çok önemli) gençler arasında ülke ortalaması itibarıyla sırasıyla %52 iken, bu oran Türklük için Erzincan’da %84,8 ile, Müslümanlık ise Bitlisli gençler arasında %81 ile ilk sırada. Gençlerin kurumlara güven düzeyi özellikle politikacılara ve siyasi partilere güven anlamında çok düşük düzeyde. Politikacılara duyulan güven “çok önemli” diyen gençlerin oranı %1,1, “hiç önemli değil” diyenler ise %56,1 düzeyinde kalırken, özellikle en yüksek oranda Adıyamanlı gençlerin %71,2’sinin “hiç önemli değil” düşüncesinde olmaları dikkate değer.
Gençlerin kurumlara güven düzeyi özellikle politikacılara ve siyasi partilere güven anlamında çok düşük düzeyde. Politikacılara duyulan güven “çok önemli” diyen gençlerin oranı %1,1, “hiç önemli değil” diyenler ise %56,1.
Siyasi partilere güvenin “çok önemli” olduğu ülke genelinde %2,4, hiç önemli olmaması %56,3 düzeyinde olup, bu düşüncedeki gençler de Adıyaman’da ilk sırada geliyor (%77,6). Polis teşkilatına güvenin çok önemli olduğu il Erzurum (%37,1), asker ve orduya duyulan güvende ise Erzurum (%51). Cumhurbaşkanına duyulan güvenin gençler arasında çok önemli olduğuna ilişkin ülke ortalaması %3 iken, hiç önemli olmadığını düşünen gençler en yoğun olarak Mersin (%73,9), İstanbul (64,19 ve İzmir’de (%62) yerleşik. Üzerinde düşünülmesi gereken kurumsal güven düzeyleri açısından diğer kurumlar mahkemeler-adalet sistemi, medya mensupları, din adamlarıdır. Bu kurumlara güven düzeyi %1,6-3,8 arasında değişirken, Diyarbakırlı gençlerde bu kurumlara güvenin hiç önemli olmadığını belirtenler diğer illerdeki gençlerle karşılaştırıldığında öne çıkıyor. Nitekim % 65,2’si mahkemeler ve adalet sistemine, %56,3’ü medya mensuplarına, % 61,5’i din adamlarına güvenin hiç önemli olmadığını belirtmiştir. Gençlerin bilim insanlarına güvenin diğer kurumlarla karşılaştırıldığında % 30,9 gibi “çok önemli” şeklinde dikkat çekmesi ve bu güvenin en yüksek Diyarbakır (%41,8) ve Tunceli’de (%41,4) olması bunun nedenleri üzerinde düşünmeyi fazlasıyla hak ediyor. Araştırma bulgularında dikkati çeken bir diğer husus özellikle Mersin (%80,7) ve Adanalı (%79,3) gençler arasında Türkiye’nin yönetiminden hiç memnun olmayan, kötü yönetildiğini düşünenlerin oranının diğer illere göre yüksek oluşudur (Ülke ortalaması % 62,5). Gençler ayrıca ülkenin bugün yaşadığı sorunların sorumlusu olarak öncelikle iktidar-muhalefet tüm siyasileri sorumlu görüyor (ülke ortalaması %38,4. Bitlisli gençler %54). Cumhurbaşkanının sorumlu olduğunu düşünenlerin oranı %34,6 iken, İzmirli gençler arasında bu oran %51,7 ile en yüksek düzeyde.
İlk seçimdeki olası parti tercihlerine göre gençlerin kararsızlık anlamında ülkedeki benzer siyasi eğilimden çok fazla sapmadıkları anlaşılıyor.
Gençlerin politik profil ve tercihlerine bakıldığında, her beş gençten birinin kendisini Atatürkçü-Kemalist olarak tanımladıkları, bu kimliğin özellikle Edirne’de (%36,7) daha yüksek olduğu, % 18,8’inin herhangi bir ideolojisinin olmadığı, kendilerini apolitik olarak tanımladıkları, bu gençliğin %33 ile Sivas’ta öne çıktığı, %10,9’unun ülkücü-milliyetçi, (Erzurum %34,6), %9,1’inin Türkçü (Erzincan %21,2), %2,8’inin Kürtçü (Van-Bitlis %13), % 7,1’inin İslamcı (Bitlis %20), %6,8’inin devrimci-sosyalist (Tunceli %30), %4,3’ünün merkez sol-sosyal demokrat (Edirne %15), %2,3’ünün merkez sağ-liberal (Antalya %11,1) olarak adlandırdıkları çarpıcıdır. İlk seçimdeki olası parti tercihlerine göre gençlerin kararsızlık anlamında ülkedeki benzer siyasi eğilimden çok fazla sapmadıkları anlaşılıyor. % 16,8’i kararsız olduğunu belirtirken, % 12,5’inin oy kullanmayacağını açıklaması, bürokratik-siyasi kurumlara güven düzeyinin bu kadar düşük olduğu bir ülkede anlaşılabilir bir eğilimdir. Diğer yandan, son seçimdeki parti tercihleriyle karşılaştırıldığında, sadece İYİ Parti’deki 0,2 puanlık bir artışa karşılık, diğer partilerin gençler arasındaki desteğinin azalması, yeni kurulan partilerin de %0,5-1,3 arasında destek bulması siyasi partiler ve elitler için Z Kuşağının siyasete çaldığı bir alarm zili olarak okunabilir. Türkiye Gençlik Araştırması verileri kentler, bölgeler örneğinde Z kuşağının siyasal-kültürel değer yönelimleri, kurumlar ve işleyişlerine ilişkin düşünceleri temelinde ayrıştığını ortaya koyan bulgular olarak dikkat çekse de, coğrafyanın farklılaştıramadığı gerçek; politikaya dair artan bir güvensizliğin oluştuğudur. Bu güvensizlik meşruiyet ve temsil sorununa dönüştüğü andan itibaren gençleri ya radikalizme ya da apolitikleşmeye sürükleyebilir. Araştırmada görünen; gençler arasındaki gidişatın apolitikleşmeye doğru olması. Bugünün Z kuşağının yarının sistemin karar alıcıları olacağı düşünülürse, politik aktörlerin bu kuşağı kazanma ve memleket meselelerini dert etme anlamında politikaya davet etmeleri ve onları onlarla birlikte aktif birer özne olarak temsile yönelmeleri sistemin topyekûn meşruiyeti anlamında hayati öneme sahiptir. --- [1] Seren Selvin Korkmaz; “Genç seçmen kime oy verecek?”, https://medyascope.tv/author/serenselvinkorkmaz/, Alıntı tarihi: 20 Şubat 2022. [2] Türken Çağlar, Ali Çağlar; Türkiye Gençlik Araştırması 2021, Konrad Adenauer Stiftung, Ankara, 2021, s. 20. [3] Gülgün Erdoğan Tosun; “Gençlerin Dilinden Anlayan Politika”, https://www.politikyol.com/author/gulguntosun/  Alıntı tarihi: 18 Şubat 2022, Yüksek Işık; “Z Kuşağı Ne İstiyor?”, https://www.politikyol.com/author/yisik/, Alıntı tarihi: 19 Şubat 2022.