Siyaseten hatalı bir söylem olmasını bir yana bırakarak soralım; kimdir bu kazanacak aday? Kılıçdaroğlu karşıtı muhalifler bu sözü dillerinden düşürmediler ancak eli yüzü düzgün bir tanım yapma zahmetine giren bir İYİP kurmayı da ne yazık ki olmadı.
Ülkece nefesimizi tuttuğumuz, gerim gerim gerildiğimiz bir hafta geride kaldı. Bir yıldan uzun zamandır baskılanan sinirler, siyasi hesaplar, bağlanan umutlar, kopan ipler, alınan dersler derken uçurumun kenarından dönmeyi şimdilik başardık. Hepimiz için her zorluktan sonra yolumuza devam etmeden, arkamıza yaslanıp bir an düşünmekte ve dersimizi aldığımızdan emin olmakta fayda var. Çünkü Türkiye’nin geleceği için önümüzde kritik 67 gün var.
Geçtiğimiz aylarda krizin altı ısıtılırken, yüreği ağzında muhalif seçmenler olarak enteresan söylemlere maruz kaldık: “milletin sesi”, “kazanacak aday” ve “adayın anketle belirlenmesi”. Bunların sıklıkla dile getirilmesi, Kılıçdaroğlu’nun yaklaşan adaylığına karşı toplumsal bir algıyı ustaca pekiştirdi. Diğer yandan 5 Şubat’ta saray destekli trol gruplarının “#KKadayolma” etiketini twitterda sahte TT
[1] yapma girişimleri dikkatli gözlerden kaçmayan, sistemli yürütülen bir propagandaya işaret etti.
Kılıçdaroğlu’nu yıpratmaya yönelik kampanyanın siyasi yönünü siyaset bilimcilerin analiz etmesi uygun olacaktır. Ancak bizler, seçmen olarak, tabağımıza konulan argümanların geçerliliğini eldeki veriler ışığında inceleyebiliriz ve incelemeliyiz de. Algı oyunlarına gelmemek için temel düzeyde eleştirel ve veriye dayalı düşünme becerisi yeterli. Oyun kuramının mucidi Nobel ödüllü matematikçi John Nash
iyi matematik bilmeyen toplumlarda adalet yoktur demiş. Bugün Türkiye’de, görüyoruz ve arttırıyoruz:
Matematik bilmeyen toplumlarda adalet de demokrasi de yoktur!
Yaşadığımız süreci irdelerken, çok sevgili Uğur Mumcu’nun sözü aklımda:
bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmayın!
Şimdi Kılıçdaroğlu karşıtı propagandanın temel bileşenlerini mantık, veri analizi ve matematik kullanarak masaya yatıralım.
Anket yapılmasını önerdikleri ancak görüşlerinin masada kabul edilmediği söylemi kriz günlerinde İYİP kurmayları tarafından sıkça dile getirildi. Peki gerçekten masa Kılıçdaroğlu’nun adaylığında anketlere bakmadan mı diretiyordu?
- “MİLLETİN SESİ”
3 Mart’taki meşhur konuşmasında, bütün Anadolu’yu gezdiklerini belirten Akşener "milletin sesini bastıran değil, o sesi duyuran, milletin iradesinden korkan değil, o iradeden güç alan, milletin taleplerini hiçe sayan değil, o talepleri gerçekleştiren olacaklarına" söz verdiklerini söyledi. Altılı masa toplantısında atılan imzalar kurumadan İyi Parti Genel Başkan Yardımcısı Ümit Dikbayır’ın “Millet 5’ten büyüktür” çıkışında arşa çıkan gerilim, “milletin sesi” söylemi parti kurmayları ve vekilleri tarafından sıkça kullanılarak yüksek tutuldu.
Peki ama bu millet kimdi? Bu söyleme dayanak olarak İyi Parti kurmaylarının kamuoyu ile paylaştıkları bir anket ne yazık ki olmadı. Açıklamalarından anladığımız “milletin sesi” ağırlıklı olarak çarşı, pazar, esnaf gezilerinde edindikleri içgörüyle tespit edilmiş. Anlıyoruz ki bu gezilerde halkın Mansur Yavaş’a ve Ekrem İmamoğlu’na duyduğu “teveccüh” öne çıkmış.
Buradaki ilk göze çarpan sorun örneklemin Türkiye’yi temsil ettiğinden emin olunamaması – hatta etmediğinden emin olunması. Ancak en az o kadar mühim diğer problem ise içgörü edinme yöntemi. Akşener’in diğer röportajlarından biliyoruz ki bu gezilerde vatandaşlara hangi partiye oy verdikleri sorulmuyor. Örneğin, Cumhur ittifakı seçmeninin millet ittifakı adayı olarak Mansur Yavaş’ı görmek istemesi, onu beğendiğini belirtmesi seçim sonuçlarına doğrudan etki edecek bir veri değil. Çünkü Yavaş’ı beğenen geleneksel Erdoğan seçmenlerinin ne kadarının ona karşı Yavaş’a oy vereceğini ve ne kadarının Erdoğan’a karşı Yavaş’ı seçebilecekken, diğer olası millet ittifakı adaylarına oy vermeyeceğini bilemiyoruz. Artan kutuplaşmayla gün geçtikçe partizanlaşan ve Erdoğan etrafında kenetlenen cumhur ittifaki seçmenini göz önünde bulundurunca bu oranın kayda değer bir yüzde olmayacağını kamuoyu araştırma şirketleri de siyaset bilimciler de sıklıkla belirttiler.
Bu sorunlu çıkarımlara son dönemde çok kez maruz kaldık. Nedeni anlaşılmayacak şekilde, kimi kamuoyu araştırma şirketleri ve özellikle twitter anketleri millet ittifakının olası adaylarını birbirleriyle yarıştıran soru formatı kullanmayı tercih ettiler. Bu soru formatıyla pergelin ucunu sabitlemeden adayların çapını ölçüp, yanlı ve yanlış çıkarımlarını seçmenle paylaştılar. Hâlbuki bu adaylar seçimin hiçbir aşamasında birbirleriyle yarışmayacaklardı.
Bunun tipik bir örneği Cüneyt Özdemir’in Nisan 2022 tarihinde yaptığı ve hatta çerçeveletip, Youtube yayınında devasa bir önem atfettiği 400 bin kişi katılımlı anket.
Kaynak:
https://www.youtube.com/watch?v=VLrkU-AKib0
Twitter örnekleminin Türkiye’yi temsil etmediğini biliyoruz ama hadi bir an için bunu göz ardı edelim. Bu anketin seçim sonuçlarına veya kazanacak adaya dair herhangi bir içgörü sağlamadığı aşikâr. Çünkü adayların Erdoğan’a karşı tercih edilme oranlarını ölçmüyor. Yavaş’ı tercih eden seçmenin büyük bölümü cumhur ittifakı seçmeni ise, 4 aday arasında ikinci sırada görünen İmamoğlu’nun Erdoğan’a karşı alacağı oy, Erdoğan’a karşı Yavaş’ın alacağı oydan pekâlâ yüksek olabilir. Benzer şekilde seçmenin son tercihi görünen Akşener, Erdoğan’a karşı yarıştığında en az diğer adaylar kadar yüksek bir oy alabilir.
Siyaset yasağı riski de bulunmayan ve geniş muhalefet ittifakının desteğini alması olası aday Kılıçdaroğlu, Bekir Ağırdır’ın ifadelerine göre %58’leri zorlayarak seçimi farklı kazanabilir deniyordu.
- “KAZANACAK ADAY”
Siyaseten hatalı bir söylem olmasını bir yana bırakarak soralım; kimdir bu kazanacak aday? Kılıçdaroğlu karşıtı muhalifler bu sözü dillerinden düşürmediler ancak eli yüzü düzgün bir tanım yapma zahmetine giren bir İYİP kurmayı da ne yazık ki olmadı. İsmi geçen 3 adayın bu seçimi kazanma olasılıklarını, konunun uzmanlarının görüşleri ve eldeki verilerin ışığında inceleyelim.
KONDA araştırma şirketinin yöneticisi Bekir Ağırdır’a göre; kabaca yüzde 40 Cumhur İttifakı, yüzde 45 Altılı Masa ve yüzde 15 diğer muhalefetin oy potansiyeli var (
Murat Yetkin röportajı, Diken). Bekir Ağırdır’ın belirttiği bu oranlar kamuya açık anket sonuçlarının ortalamasıyla da paralel. Buna göre yüzde 10-12 aralığında olduğu varsayılan HDP’nin desteği olmadan diğer iki ittifak da ilk turda yüzde 50+1’i geçemiyor. Buna göre yüzde 50’yi aşarak kazanma olasılığı en yüksek adayın temel özelliği millet ittifakı dışında kalan muhalefetin de güçlü desteğini alabilmesi.
“Kazanacak aday” olarak önümüze sunulan seçeneklerden ilki ve Akşener’in ısrarla üzerinde durduğu isim İmamoğlu’ydu. Aralık ayından önce ittifak dışı muhalefetin de desteğiyle İmamoğlu’nun rahatlıkla kazandığı anketlerde de görünüyordu. Ancak İmamoğlu’nun aralık ayında oluşan siyaset yasağı riski sonrasında bu durum değişti. Son yıllarda “bu kadar da olmaz canım” dediğimiz her şeyin olduğu güzel ülkemizde, her vatandaş, Erdoğan’ın rakibine siyaset yasağı getirerek saf dışı bırakmaktan imtina etmeyecek bir siyaset tarzı yürüttüğünü biliyor.
Erdoğan’a, altın tepside, millet ittifakı adayının siyaset yasağını hediye etmek hangi akılla, hangi stratejik zekayla açıklanabilir? Kılıçdaroğlu’nu riskli bulacak kadar hassas olup, kazanmak isteyen hangi gerçek muhalif İmamoğlu’nun adaylığında ısrar edebilir? Israr ettiler. Sağduyulu seçmenler ve şükür ki altılı masanın diğer bileşenleri olarak bu kumarı oynamaya elbette rızamız yoktu. İmamoğlu siyaset yasağı nedeniyle artık “kazanacak aday” değildi.
Üzerinde ısrarla durulan ikinci isim Yavaş. İttifak dışı muhalefetin birincil partisi HDP, birden fazla kez Yavaş’ı kurumsal olarak desteklemeyeceğini, kendisine oy vermeyeceklerini ve hatta adaylığı durumunda kendi adaylarını açıklayarak seçime katılacaklarını duyurdu. Tüm uzmanlar cumhur ittifakı seçmeninin kemikleştiğini ve kolay kolay Erdoğan karşısında bir başka adaya oy vermeyeceğini belirtirken, hâli hazırda cumhur ittifakı bloğundaki Yavaş “teveccühü”nün oylara HDP’nin açığını kapatacak kadar dönüşebileceğini kim iddia edebilir? Ama ettiler. Geniş muhalefet desteği almadığı için Yavaş da “kazanacak aday” değildi.
Ana muhalefet partisi lideri konumundaki, altılı masanın kurucusu ve sırtlanıcısı Kılıçdaroğlu’na ise HDP destek verebileceğinin sinyallerini günler öncesinden verdi. Böylece siyaset yasağı riski de bulunmayan ve geniş muhalefet ittifakının desteğini alması olası aday Kılıçdaroğlu, Bekir Ağırdır’ın ifadelerine göre %58’leri zorlayarak seçimi farklı kazanabilir deniyordu. Üstelik güç bela kazanılan belediyelerin anahtarını da AKP’ye teslim etmeden seçime girmek mümkün olacaktı.
Peki cılız da olsa kulis bilgilerinden yansıyan “İyi Parti tabanı Kılıçdaroğlu’na oy vermiyor” geçerli bir argüman mı? Bu argümanı değerlendirmek için Yöneylem Araştırma’nın seçmenlerin ikinci parti tercihi verisine bakabiliriz. Buna göre İYİP seçmeninin ikinci parti tercihinde CHP %52 ile ilk sırada yer alıyor. Tablodaki en yüksek oran bu – başka hiçbir partinin seçmeni bu yoğunlukta bir ikinci tercihte bulunmuyor. AKP – MHP arasında dahi böyle yüksek bir ikinci tercih oranı yok.
Daha ilginci İYİP seçmeninin ikinci parti tercihinde CHP’nin ardından ikinci sırada %7 ile DEVA partisi var. Kürtçe eğitimi öneren liberal çizgideki DEVA! İYİP seçmeninin ikinci parti tercihlerinde MHP %1.5 ile sonunculukta HDP ve TİP’ten hemen sonra geliyor. Yani zannedilenin aksine MHP ile İYİP seçmeni arasında galaksiler kadar fark var.
Uzman görüşü olarak Bekir Ağırdır’a kulak verebiliriz; Murat Sabuncu’ya verdiği röportajda, İYİP seçmenini ağırlıklı olarak kentli, yüzünü batıya dönmüş, CHP’ye bir şekilde küsmüş seküler seçmen olarak tanımlıyor. Partinin temel çizgisinin ise AKP karşıtlığı olduğunu, İYİ Parti’nin masadan kalkması hâlinde tabanının 3’te 2’sini kaybedeceğini öngördüğünü söylüyor.
Kaynak:
https://twitter.com/derya__komurcu/status/1621452954535448576
Zaten asıl millet sesinin, İYİP seçmeninin “masadan sakın kalkmayın” diyen sesi olduğu da çabucak ortaya çıktı. Yani partinin bazı ağır toplarındaki ve il, ilçe örgütlerindeki ülkücü eğilimin tabanda aynı oranda karşılığı olmadığını veriler ve uzman görüşlerine dayanarak iddia edebiliriz. Merkez sağa konumlanmak ile ülkücü çizgi arasında gidip gelen ve bir türlü kendini net olarak konumlandıramayan İYİP’in önümüzdeki günlerde bir sınav vermesi kaçınılmaz görünüyor.
Asıl millet sesinin, İYİP seçmeninin “masadan sakın kalkmayın” diyen sesi olduğu da çabucak ortaya çıktı. Yani partinin bazı ağır toplarındaki ve il, ilçe örgütlerindeki ülkücü eğilimin tabanda aynı oranda karşılığı olmadığını veriler ve uzman görüşlerine dayanarak iddia edebiliriz.
- “ADAYI ANKETLERLE BELİRLEYELİM”
Gelelim benim şahsi favorim olan; adayın anketle belirlenmesi meselesine. Ümit Dikbayır "Kemal Bey çıksın desin ki 'şahsi talebimi geri çekiyorum, bu iş için yöntem belirleyelim, anket yaptıralım', biz de belirlenen adayın arkasında sonuna kadar dururuz." diye açıklama yapalı yalnızca birkaç gün oldu.
Anket yapılmasını önerdikleri ancak görüşlerinin masada kabul edilmediği söylemi kriz günlerinde İYİP kurmayları tarafından sıkça dile getirildi. Peki gerçekten masa Kılıçdaroğlu’nun adaylığında anketlere bakmadan mı diretiyordu? “Milletin sesi”ni dinleyecek hiç anket yapılmamış mıydı? Gördüğümüz öyle olmadığı yönünde.
Son 5 ayda Kılıçdaroğlu ve Erdoğan karşılaştırmasını ölçen ve sonuçları kamuoyuna açık tam 21 anket var. 21 anketin 16’sında Kılıçdaroğlu Erdoğan’ın önünde görünüyor.
Kılıçdaroğlu’nu geride bulan 5 anketin 2’si MetroPOLL’e ait Ekim ve Kasım araştırmaları. Aynı MetroPOLL en güncel Aralık araştırmasında Kılıçdaroğlu’nu 5 puan önde bulmuş ve konuyu kapatmış. Anketlerden bir diğeri ORC’ye ait. ORC de son anketinde Kılıçdaroğlu’nu 14 puan önde buldu.
Kaynak:
https://tr.wikipedia.org/wiki/2023_T%C3%BCrkiye_cumhurba%C5%9Fkanl%C4%B1%C4%9F%C4%B1_se%C3%A7imi_i%C3%A7in_yap%C4%B1lan_anketler#%C4%B0kinci_tur
Kılıçdaroğlu’nu geride ölçen diğer 2 anket şirketi ise Asal ve Global & Akademetre. Her iki ankette İmamoğlu ve Yavaş da Erdoğan’ın gerisinde ölçülmüş.
Herhangi bir vatandaşın basit bir internet araştırmasıyla ulaştığı bu sonuçları İYİP kurmaylarının görmediğini düşünebilir miyiz?
Kaynak:
https://tr.wikipedia.org/wiki/2023_T%C3%BCrkiye_cumhurba%C5%9Fkanl%C4%B1%C4%9F%C4%B1_se%C3%A7imi_i%C3%A7in_yap%C4%B1lan_anketler#%C4%B0kinci_tur
Ayrıca 1 Mart tarihinde Yöneylem Araştırma Koordinatörü Doç. Dr. Derya Kömürcü de twitter hesabından Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan'ın 5 puan önünde olduğunu ve son iki yıllık trendi analiz etti.
Tüm bu verilere ek olarak anket sonuçlarını kamuoyu ile paylaşmayan ancak katıldıkları yayınlarda görüşlerini paylaşan Aksoy Araştırma adına Ertan Aksoy ve MAK araştırma adına Mehmet Ali Kulat, Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan karşısında millet ittifakının ortak adayı olarak seçimleri rahatlıkla kazanacağını belirttiler.
Kaynak:
https://twitter.com/derya__komurcu/status/1630854589242064899
Gözümüzün önündeki verilere göre, Kılıçdaroğlu’nun kazanamayacak aday olmadığı görülüyor. Kazanamayacağı için değil, aksine kazanacağı görüldüğü için bu süreci yaşadığımızı iddia etmek için elimizde yeterli veri mevcut. Bugün, aday açıklandıktan hemen sonra, tüm paydaşlar Kılıçdaroğlu’nun kazanacağından emin görünüyorlar. Bu yönde beyanlarda bulunuyorlar.
Kılıçdaroğlu kazanamayacak değil, kazanması istenmeyen adaydı. Adaylığı ilan edildikten sonra ise, kazanması önlenemeyen bir adaydır. Henüz önlenemeyen bir aday.
Ancak seçimlere giderken önümüzde 67 gün var. Bize sunulanı değil, hakikati arayabilmek için neden diye sormak hepimizin önceliği olmalı. Veriler ve uzman görüşleri aksini söylerken “Kılıçdaroğlu kazanamaz” propagandası kimler tarafından ve daha da önemlisi neden sürdürüldü? Kılıçdaroğlu’nun ana muhalefet lideri olması, sahip olduğu birikim, devlet deneyimi ve en az o kadar önemli kişisel özellikleri bakımından göreve layık bir aday olduğunda görüş birliği olmasına rağmen, üstelik anketlerde de öndeyken, adaylığı neden istenmedi?
Neden ve kim sorularının yanıtını bulmak kolay değil. Ama yanıtı ararken Ankara gazetecisi Altan Sancar’ın şu sözlerine dikkat kesilebiliriz belki:
Tanrılar yumuşak geçiş istiyor...
Referanslar:
2023 Türkiye cumhurbaşkanlığı seçimi için yapılan anketler
https://tr.wikipedia.org/wiki/2023_T%C3%BCrkiye_cumhurba%C5%9Fkanl%C4%B1%C4%9F%C4%B1_se%C3%A7imi_i%C3%A7in_yap%C4%B1lan_anketler#%C4%B0kinci_tur
https://tr.wikipedia.org/wiki/%C3%9Clke_%C3%A7ap%C4%B1nda_2023_T%C3%BCrkiye_genel_se%C3%A7imleri_i%C3%A7in_yap%C4%B1lan_anketler
Anket: Kılıçdaroğlu-Erdoğan yarışının son iki yıldaki seyri
https://www.birgun.net/haber/anket-kilicdaroglu-erdogan-yarisinin-son-iki-yildaki-seyri-423166
Meclis’te konuşulan KONDA anketi: HDP desteklerse Kılıçdaroğlu farklı kazanır
https://www.diken.com.tr/mecliste-konusulan-konda-anketi-hdp-desteklerse-kilicdaroglu-farkli-kazanir/
Anket: Kılıçdaroğlu-Erdoğan yarışının son iki yıldaki seyri
https://www.birgun.net/haber/anket-kilicdaroglu-erdogan-yarisinin-son-iki-yildaki-seyri-423166
Bekir Ağırdır: İyi Parti intihar etti; İmamoğlu ve Yavaş, Akşener'in çağrısına yanıt vermez!
https://www.youtube.com/watch?v=C4n-Wes4yMA
CHP’li yetkili ‘yumuşak geçiş’ baskısını anlattı: Aday dayatıyorlar
https://www.diken.com.tr/chpli-yetkili-yumusak-gecis-baskisini-anlatti-aday-dayatiliyor-kilicdaroglu-meydan-okuyacak/
[1] Trend Konu (trend topic)