Kendini kaybetmiş müptezeller, dizilere özenip eline çakı alan işsiz gençler, sokak başlarında mahalle namusu nöbeti tutan öfkeli çocuklar, birbirine pis pis bakan yeni göçmüşlerle yerliler…İktidarı geçtim, muhalif siyaset bile güvenlik krizi karşısında üç maymunu oynuyor. Görmüyor, duymuyor, bilmiyor. Oysa siyasilerin önüne giden araştırmalarda toplumun güvenlik krizi elle tutulur biçimde ortaya konuyor. İnsanlar sadece adalet sistemine karşı güvensiz değil. Devletin temel görevlerinden birini, yani vatandaşı güvende tutmayı beceremediğini düşünen geniş kitleler var. Çünkü suç hayatın doğal akışının içine geçmiş durumda. Aynı uyuşturucu gibi. Suçlular sokaklarda dolanıyor. Kendini kaybetmiş müptezeller, dizilere özenip eline çakı alan işsiz gençler, sokak başlarında mahalle namusu nöbeti tutan öfkeli çocuklar, birbirine pis pis bakan yeni göçmüşlerle yerliler… Sokakta vatandaşın bal gibi bir beka sorunu var. Kendini İstanbul’da güvende hissedenlerin ya kafası kıyak ya da Etiler’den dışarı çıkmıyor. * AKP’li yılların özeti ekonomik kriz filan olmayacak. Dış politika fiyaskoları, gıda fiyatları, yolsuzluk vesaire de değil mevzu. Yepyeni bir cumhuriyet kuruldu bu ülkede. Ama öyle ikinci cumhuriyet, karşı devrim filan da olmadı. Burası kaybedecek hiçbir şeyi kalmamışlar Cumhuriyeti’ne döndü. Sokakların halinden belli.
Kaybedecek hiçbir şeyi kalmamışlar cumhuriyeti
Politikyol
Yepyeni bir cumhuriyet kuruldu bu ülkede. Ama öyle ikinci cumhuriyet, karşı devrim filan da olmadı. Burası kaybedecek hiçbir şeyi kalmamışlar Cumhuriyeti’ne döndü. Sokakların halinden belli.
İstanbul’da sokakta yürürken kendini güvende hisseden kimse var mı? Zannetmiyorum.
Şehirde uzun zaman geçirmeyeli yıllar olmuştu. Durumun bu kadar kötü olduğunu uzaktan anlamam mümkün değilmiş.
Ama sokaklar suçludan, müptezellerden, kendini mafya zanneden kabadayılardan, köle gibi görülen göçmenlerden geçilmiyor.
Milletin önünü kesenler, tehditkarca para isteyenler, kadınları tecavüze varan bakışlarla dikizleyenler şehrin normaline dönüşmüş.
İşin bu noktaya varacağını öngörmek için de dahi olmaya gerek yoktu aslında.
Örneğin ekonomisinin en önemli üretim kalemi uyuşturucu olan Afganistan’dan Türkiye’ye yola çıkanların finansal teknoloji girişimciliği konusunda know-how’la ülkeye gelmeyecekleri belliydi.
Ya da kim olduğu belli olmayan ve tespit edilmeye dahi çalışılmayan milyonlarca kayıtsız göçmen kentin sokaklarını doldururken bu insanların KOBİ ekonomisini canlandırmayacağı belliydi.
Ya da OECD ülkeleri içerisindeki en dandik okullarda okuyup, en uzun saatlerle mesai yapmaya ama aynı zamanda da en az parayı kazanmaya zorlanan gençlerin ‘çalışkan Türk gençliği’ olmayacağı belliydi.
Ya da işverenler sigortadan, vergiden, sorumluluktan kaçabilsin; işsizlik de pratikte Allahuekber Dağları’nı aşmasın diye kayıtdışılığın normalleştiği bir ekonomide güvencesiz, güvenliksiz, sigortasız, düşük ücretle çalışmaya zorlanan insanların barışçıl kişiliklere sahip olmayacağı belliydi.
Türkiye’de emeğin, aklın, alınterinin ve insan olmanın değeri o kadar düştü ki burası kaybedecek hiçbir şeyi kalmayan insanların ülkesine dönüştü.
Bu yüzden de kentin sokaklarında yürürken hangi kafayı sıyırmış potansiyel katilin kurbanı olacağını kimse bilemiyor.
*
Mesela İçişleri Bakanlığı’nın geçtiğimiz günlerde yayımladığı Narkolog Raporu ülkedeki uyuşturucu krizinin boyutunu anlamak için yeterli.
Gözüken köy kılavuz istemiyor: ‘Kaybeden’ çocuklar kaderlerinden çıkışı uyuşturucu da arıyorlar.
Özellikle işçiler, işsizler, düşük ücretli ve düzensiz işlerde çalışanlar en dayanıksızlar.
Üçte ikisi hiç alkol tüketmemiş çocuklar, uyuşturucuya düşüyorlar.
Üstelik uyuşturucu kullananların üçte ikisi, bırakmaya çalışmıyor bile.
Her sosyal ve ekonomik sınıf için üretilen ve her ekonomik ve sosyal sınıfın kullandığı uyuşturucular Türkiye için büyük bir pazara dönüşmüş durumda.
Kökü Afganistan’a dayanan metamfetamin özellikle yükselişte. Her ilde bulunuyor. Ucuza tüketiliyor.
Esrarı, eroini, bonzaisi…
Herkes için bir piyasa kurulmuş.
Uyuşturucuya düşenlerin toplum için bir güvenlik tehdidine dönüştüğü de açık. Metruk binalarda kafalarını bir dünya eden çocuklar çıkıp kentin içine karışıyorlar.
*
Yorumlar
Popüler Haberler
Deniz Zeyrek, Sözcü gazetesinden ayrıldı
MHP'li vekillerin istifa gerekçesine PolitikYol ulaştı: VIP altın kaçakçılığı
Yasadışı bahis soruşturmasında yeni dalga: 7 fenomene yakalama kararı
Sivas’ta dershane bulunan binada yangın: Bir öğretmen öldü
Selçuk Üniversitesi, mutluluğun formülünü aramayı bıraktı
Liderlik hayali kuran Türkiye, puansız Karadağ'a takıldı