Hevesle Tophane’den başlayarak gezdik camiileri. . Ama çok hayretle! Ne o eski yılların coşkusu, ne kalabalığına rastlayamadığım için. Eee, anlat bakalım, ne demek istiyorsun derseniz, benimki sadece gözlem ama iyi koku alırım. Seçim sonuçları için çok uyarıcı. Din istismarı artık sökmez.
Dinle pek aram olmasa da ritüelleri severim ve uygularım.
Ramazan ayının İslam dini için ibadet ayı olması, bu ayın en önemli gününün
Kadir Gecesi olması da benim hayatımda yerini almış bir ritüeldir. Çocukluğumdan kalan anılar etken tabii. Rahmetli annemin orucu başına vurmuş, iftarın başlamasını beklerken çocuksu yaramazlıklarımızdan ötürü ablamla beni hırpalaması ne kadar tatsızsa da oruç açılıp yenilip içildikten sonra teraviye gidişler o kadar keyif. Hele
Kadir Gecesi yedi ayrı camii dolaşıp dua etmeler bizim için gece gezmesi!
Yıllar sonra yetişkin ve deist bir insan olarak İstanbul’da yaşamaya başladığımda bu ritüeli yeniden yaşattım. Çocukluk anıları dışında fark ettiğim başka bir olgu yüzünden:
genelde kadına baskıcı ve yasaklayıcı bir din olan İslamın Kadir Gecesi kadınların adeta özgürlük gecesi olmasını gözlemlemek! O gece iftardan sonra kadınlar aileleri ya da arkadaşlarıyla erkeksiz sokağa çıkarlar. Camii camii dolaşıp dua ederler. Camilerin önlerinde ikram yapılır, bahçesinde bir şeyler satılır. Civar panayır yeri gibi kalabalık ve neşelidir. İstanbul’da en çok gezilen
camiiler Sultanahmet, Eyüp Sultan, Süleymaniye Camiileridir. Buralarda trafik tıkanır, araçlar birbiri üzerine park eder. Camii avluları yiyecek içecek satanlarla dolar taşar. İstanbul, tarihi camileriyle her yere fark atar. Pek çok kez, Sultanahmet’ten başlayıp tarihi camiileri gezmişliğimiz, dua etmişliğimiz vardır.
Hele tesettürlü kadınları arkadaşlarıyla sabaha karşı camii gezerken görmek bana hep müslümanların feminist gecesi diye düşündürmüştür.
Sultanahmet’e gidelim dedik. Meydan da boş. Zaten turistlerin bayıldığı Mavii Camii de kapalı! Hala onarımdaymış. Ne onarım birader, millet Ayasofya’ya gitsin diye olmasın?
CAMİİLER NİYE BOŞ Kİ?
Bu yıl da bir heves arkadaşlarımı evde iftarda ağırladıktan sonra
Tophane’den başlayarak gezdik camiileri. Ama çok hayretle!
Ne o eski yılların coşkusu, ne kalabalığına rastlayamadığım için. Hava soğuk ve yağışlı değil, camii gezmek paralı değil. Tam tersine Diyanet camii önlerine ikram hazırlatmış, su, çay, meyve suyu, lokum, şeker ikram ediliyor gençler tarafından. Çıkışta fitre zekat bağışı kabul ediliyor başka.
Erkekler yine baş köşede, kadınlar daracık yerlerde perdelerin arkasında. Bazı camilerde giriş çıkış kapıları bile ayrı.
Kılıç Ali Paşa başta olmak üzere, Tophane’den Kabataş’a bütün camiileri gezdik. Fuat Hoca’nın içinde içki içilmemiş Valide Sultan Camii’nde kulaklarını çınlatıp seçim yarışında başarılar diledik. Sakalı şerif tilaveti de olmak üzere hatim indirilen camiiler de vardı, sadece teravi kılınan da. Ama kalabalık yoktu? İlla kalabalık görmek istiyorsak
Sultanahmet’e gidelim dedik. Meydan da boş. Zaten turistlerin bayıldığı
Mavii Camii de kapalı! Hala onarımdaymış. Ne onarım birader, millet
Ayasofya’ya gitsin diye olmasın? Yüzyılların kilisesini biz müze yapmış, herkese açmışız, yedi düvelden gelip geziyorlar o muhteşem binayı, dini atmosferini ve freskleri, ikonaları görmek için.
Her tarafımız camii, çok mu lazımdı orayı camiiye dönüştürmek diye bu girişimden çok rahatsızım. Dönüştürüldüğünden beri de gitmemiştim. Zaten Erdoğan da başta bu işe sıcak bakmıyor,
“Siz önce Sultanahmet’i doldurun, ondan sonra konuşuruz Ayasofya’yı” diyordu ama işler kötü gidince birkaç oya muhtaç olunuyor ve tavizler veriliyor. Ayasofya, gündüz normal zamanlarda hayli yoğun ziyaret ediliyor, ibadet ediliyor diye biliyorum. Girmemiz zor olur diye düşünüyorduk hiç de öyle olmadı. Rahat rahat girdik, izdiham yoktu.
Hatta kalabalık bile sayılmazdı. Ben bir zamanlar gezdiğim, duvar resimlerine hayran olduğum yerde çok farklı bir atmosferde bulunmaktan rahatsız oldum. Gezmeye devam ettik, Veznecilere doğru yukarı çıktık
, son girdiğimiz camiide iki kişi vardı. Coşku aramaktan vaz geçip eve döndük! Yedi camiiyi de çoktan geçmiştik.
Milletin psikolojisi bozulmuş. Ya bu iktidar değişmezse ne olacağız, nasıl devam edeceğiz diye karalar bağlıyor. Bu iktidarın ömrü bitti. Ne satacak umudu, ne ikna edecek ekibi kaldı. HÜDA-Par’a bile muhtaç oldu!
DİN FAKTÖRÜ ÇALIŞMAZ
Eee, anlat bakalım, ne demek istiyorsun derseniz, benimki sadece gözlem ama iyi koku alırım. Seçim sonuçları için çok uyarıcı.
Din istismarı artık sökmez. Millet ritüelden bile vazgeçmiş. Sultanahmet böyleyse, diğer yerlerde kim bilir nasıl? Ya herkesin canı sıkkın, ya sokağa çıkacak parası yok. Ya da akışına bırakmış. Yanımızda ergen bir lise son sınıf öğrencisi vardı; çocuğun stresten psikolojisi bozulmuş.
Ya bu iktidar değişmezse ne olacağız, nasıl devam edeceğiz diye karalar bağlıyor. Bu iktidarın ömrü bitti.
Ne satacak umudu, ne ikna edecek ekibi kaldı. HÜDA-Par’a bile muhtaç oldu! Cumhuriyet tarihinin görmediği en muhafazakâr dindar, ittifakını kurdu ama o dönem bitti, alıcısı yok artık.
20 yıldır yapamadıklarını bundan sonra yapacağım diyene kim inanır, kime inanır? Ortada bir tek kişi var. Parti yok, ekip yok, bir tek Tayyip Erdoğan. Ne kadar satar? Sarayburnu’na koca gemiyi getirip bağlamışlar, gezmek için millet km’lerce kuyruk olmuş, dertleniyorlar, etkili propaganda diye. Olur, ne var bunda? Biz meraklı milletiz. Ben de girip gezeceğim. İnşaat seyreden bir milletiz biz yahu? Bu iktidarın yaptığına hayran olmak değil ki?
Millet markette müze gezer gibi geziyor, bakıyor bakıyor, almıyor! Sonra iki soğan, bir ekmekle çıkıyor! Bu seçimde ya bir kişiye oy verip kaybedecekler, ya da bir umuda, bir ekip ve birlikteliğe, ittifaka oy verecekler, hepimiz kazanacağız
. Kadir Gecesi buna dua ettim!