Demokratik olsun diye oğlun yaşındaki başkan vekili yaptığın adamla yarışa giriyorsun, bari ilk turdan sonra "Büyüklük bende kalsın" deyip çekilseydin. Divana çıkıp elini kaldırsaydın, iki oy farkla seçilirdi Özel, şimdiki gibi fark atmazdı! Gelmesini bildiğin gibi gitmesini de bileceksin. Hak, Hukuk, Adalet diye bağırarak arkandan yürüdüğümüz gibi Ankara’dan İstanbul’a, bilge adamdı, çok uğraştı ama olmadı, diyebilmeliydik. Saygı duymalıydık, dalga geçmemeliydik. İstenmediğin yerde kalmayacaksın. Kaybettiğin yerde durmayacaksın. Gitmek için arkandan teneke çalmalarını da beklemeyeceksin, proje adammış dedik senin için, proje bile değilmişsin! Yazık olmadı mı, şehidin köyünde linç edilmeye kalkıldığında yüreğimiz çarparak izlediğimiz yarattığın imaja? Evet, üzerine geldiklerinde, ilk yumruğu yemeden önce çıkarmıştın gözlüğünü gözünden, o yumruğun geleceğini biliyordun. Kongrede kaybedeceğini niye bilemedin? İyisiyle kötüsüyle Kral değilsin, sözde de olsa, demokrasiyle yönetildiği varsayılan bir ülkenin, antidemokratik lideri de değilsin, hani öyle kızdı mı bakanlarını döven, çocukluk travmalarını etrafına yaşatan, kindar ve hesapçı, ama siyasetin kirini pasını da iyi bilip kullanan cinsten biri hiç değilsin. Biz senin iyi yanlarını da hiç kuşkusuz biliriz. Köy sofrasında sahanın etli tarafını yanındaki çocuğa ittiğin videona hayranım. Ama o kadar itiraz etmemize rağmen kadın kotasını hiç uygulamamanı da unutmadım! Yanındaki üç beş akıl hocanın dolduruşuyla yönettiğin partide ne işe yaradığı kendilerinden menkul 6-7 kişinin yerine bir Hacer Foggo’yu, Canan Güllü’yü koyamadığın an silmiştim üzerini. Tıpış tıpış Tabii unutamadığım hatalarından biri de Yılmaz Büyükerşen Hoca’ya ve dolayısıyla bize attığın kazıktır. Haber yollayıp rızasını alıyorsun, cumhurbaşkanı adaylığı için. Ne de yakışırdı zaten ve kazanırdı biliyor musun? Kalkıp Eskişehir’e geliyor, sofrasına oturup yemeğini yiyor, ama tek kelime etmiyorsun. Hoca şaşkın. Bekliyor, ama bir şey demiyor, nezaketinden. Giderken aracına çağırıyorsun, tamam işte burada söyleyecek diye bekliyor, yine teklif etmiyorsun. Çekip gidiyor, ertesi gün de hepimizi şaşkına çeviren Ekmelettin faciasını açıklıyorsun ki, adamın da kendine göre olan itibarını sıfırladın. Ekmek için Ekmelettin! Aman Allahım. Tepkileri göğüslerken bir de üzerine “Tıpış tıpış gidip oy verecekler!” demedin mi bizim gibi bir kitle için. AKP fanlarıyla bir tutarak. Hani daha amiyanesi vardı da söylemedin, ben de yazamıyorum. Nitekim, bağrımıza taş basıp gidip oy verdik bir kısmımız ama Atı alan Üsküdar’ı geçmişti. Pasif direniş yetmedi Tabii o referandum rezilliğini de unutmuyorum. Daha bütün sandıklar açılmamış, oyların tümü sayılmamış, adam Üsküdar’a gidip krallığını ilan etti de sokaklara dökülmemizi önledin, protestomuzu bile yapamadık. Yok efendim silahlılarmış da, çok kan dökülürmüş de. O referandumla değişen rejim sayesinde çok kan dökülüyor zaten. Cezaevleri adam almıyor! Ne Hukuk kaldı, ne Hak, ne Adalet, ne laik eğitim. Okullarda yakında sıraları kaldırıp yerlere oturtacaklar çocukları, mahalle mektebinde sübyan döve döve hocalar, sözde din okutacaklar! Değişime karşı çıktın Artık değişim zamanı dediler, daha ne kadar yenileceğiz, bırak da farklı bir yönetim gelsin dediler. Siyasette yenilen gider, padişahlık değil, sosyal demokrat parti burası dediler. Sen oy isterken kürsüye çıkıp yaptıklarını hatırlattın bize. Biz biliyoruz yaptıklarını, iyilerini de kötülerini de, yakın tarih. Unutmadık ki. TÜİK’in kapısının önüne gitmişsin. Ah çok etkilendim. Başka kapıların da önüne gittin. Gandi ya, pasif direniş. Ama Salı günleri grup toplantısına gelirken aman Allahım, ne hava, kürsüde esip yağarken herkes ayağa kalkıyor. Vay be. O grup toplantılarından nefret eder oldum. Ne farkın var Bahçeli’den? O da esip yağıyor Salı günleri. Sonra gidip yancı olmanın keyfini çıkarıyor. Sen onu da yapamıyorsun, muhalefet olmanın keyfiyle yetiniyorsun. Yönetme derdi yok! İktidarı kaçırdın Sen hayatında bir kez iktidar olabilmenin eşiğine geldin. En büyük oyu aldın. Vermediler hükümet kurma görevini. Ne yaptın? Aylarca istikşafi toplantılarla oyaladılar, razı oldun, sustun oturdun! Gittiniz geldiniz, gittiniz geldiniz, yukarıdaki de o arada oyun kuruyor. Nitekim bombalar patladı, halk korktu, yeniden seçim yapıldı, kaybettin! Unutmadık. Unutamadık, parçalanmış bedenleri. Yitirilmiş umutlarımızı! Altılı Masa Aylarca istikşafi mi nedir o toplantıları yaparcasına bir yıl oturup hükümet programı yaptınız kapalı kapılar ardında. Tek derdin Cumhurbaşkanı olmakmış, ona bile ikna edememişsin yanındakileri. Program yapacağınıza adayımız bu diyemediniz o masadan kalkıp. Halk da anlamadı ne olup bitiyor, Meral Hanım da sadece kendini değil, projeyi bitirdi, yine kaybettik! Yine Kaybettik, hem de öyle bir kaybettik ki seçmenin yalnız sana değil, partiye, geleceğe ve sandığa olan umutlarını da kaybetti. Ne seçime gitmek istiyor, ne seçim için çalışmak. Kendi partisinden istediği isimler yerine anında dönüp bizi satan, kendi yollarına giderken selam bile vermeyen ama bizim oylarımızla seçilmiş, ateş olsa cürmü kadar yer yakacak partilerin şimdi iktidara destek olduklarını gördükçe kafayı yiyor! İlle de cumhurbaşkanı olacağım diye dağıtmışsın da dağıtmışsın ulufeleri. Kapalı kapılar ardında. Görevler bile paylaşılmış. Altılı Masa’ya inandık, fikir doğruydu ama uygulama yanlıştı! Ne olup bitti bilemedik bile. Hep yanımdaydın diyorsun Özgür’e, değildi, sonradan öğrenmiş her şeyi. Son ana kadar direndin Kurultay’da genel başkan seçimi yapılacak. Nasıl Ekrem İmamoğlu’nu divan başkanlığına getirdiysen, ki altında ne hinlik yatıyor acaba diye korkmadık değil. Özgür Özel’in de yolunu açmalıydın. Onunla kıyasıya mücadele etmek, AKP usülü Adanalı Zeydan’ın aklına uyup tribünleri belediye işçilerine işgal ettirip slogan attırmak yerine usulünce yapılsaydı her şey. Ve sen, hadi her şeye rağmen demokratik olsun diye oğlun yaşındaki başkan vekili yaptığın adamla yarışa giriyorsun, bari ilk turdan sonra büyüklük bende kalsın deyip çekilseydin. Divana çıkıp elini kaldırsaydın, iki oy farkla seçilirdi Özel, şimdiki gibi fark atmazdı! KK salona geliyor dediklerinde herkes bunu bekliyordu meğer kendine oy atmaya geliyormuşsun, bir oy, bir oydur diye. En sonunda güldürdün bizi kendine be Kemal. Proje bile değilmişsin meğer. Proje olsan bari bunu yapmazdın!