Ukrayna’ya karşı yürüttüğü savaşla NATO’nun doğu istikametinde genişlemesini durdurmak isterken ittifakta dayanışma duygusu yükseliyor ve NATO üyeliği için yeni adaylar hazırlıkları yoğunlaştırıyor. Rusya'nın Ukrayna'ya saldırmasıyla başlayan savaşın hinterlandında yer alan ülkeler, güvenlik paradigmalarını hızlıca yeni duruma uyarlamaya çalışıyorlar. Bu ülkelerden ikisi İsveç ve Finlandiya. Bugüne kadar bağlantısız kalma tutumlarından ödün vermeyen iki ülke, güvenlik kaygıları nedeniyle savaşın ortasında NATO'ya katılmak için harekete geçti. Finlandiya Başbakanı Sanna Marin, hükümet tarafından hazırlanan, NATO'ya katılım halinde ortaya çıkabilecek olumlu ya da olumsuz durumlarla ilgili yeni güvenlik paradigmasını içeren raporu bir süre önce parlamento ile paylaştı. Raporda, Finlandiya'nın askeri ittifaka katılmak için dış ve güvenlik politikalarında yapması gereken "temel değişikliklerin" ana hatları yer alıyor. Rapor, Fin kamuoyu tarafından, "NATO'ya katılıma ilişkin ulusal tartışmanın fitilini ateşlemek için hazırlandı" şeklinde değerlendirilse de anketler vatandaşların ülkelerinin bir an önce NATO şemsiyesinin altına girmesine oldukça sıcak baktığını söylüyor. Bunun yanı sıra, Ukrayna savaşının ardından Finlandiya’da yapılan anketler, vatandaşlar arasında NATO’ya üyelik talebinin yüzde 52’den yüzde 62’ye yükseldiğini gösteriyor. Bu oran, 2021 yılı Ekim ayında sadece yüzde 26 civarındaydı. Özellikle sosyal demokratlar arasında NATO yanlısı tutumların belirgin bir şekilde arttığı gözlemleniyor. Bununla birlikte, Finlandiya İş Politikası ve Forumu (FBPF) tarafından yayımlanan bir ankette, vatandaşların yüzde 84'ünün Rusya'yı Finlandiya için "önemli ve sürekli bir askeri tehdit" olarak değerlendirdiği görülüyor. Helsinki Hükümeti de Rusya’nın Ukrayna’yı işgalini giderek ağırlaşan bir güvenlik sorunu olarak algılıyor. Finlandiya medyasında, Rusya’nın tehditlerine rağmen hükümetin NATO’ya katılma meselesini büyük bir ciddiyetle ele aldığına dair haberler yer alıyor.
Finlandiya’daki anketler, NATO’ya üyelik talebinin yüzde 62’ye yükseldiğini gösteriyor. Bu oran, Ekim 2021’de yüzde 26 civarındaydı. Özellikle sosyal demokratlar arasında NATO yanlısı tutumların arttığı gözlemleniyor.
Finlandiya'nın güvenlik anlayışında köklü değişiklikler yaşanacağına ilişkin güçlü sinyaller içeren rapor, Ukrayna savaşıyla birlikte ortaya çıkan mevcut durumu da açık bir şekilde gözler önüne seriyor. Raporda yer alan, "Rusya'nın başlattığı savaş, tüm Avrupa'nın güvenliğini ve istikrarını tehdit ediyor" ifadesi meselenin epeyce geniş bir perspektifte ele alındığını göstermesi açısından oldukça önemli. Rusya tarafından gelen tehditkâr açıklamaların Finlandiya ve İsveç cephesinde paniği köpürttüğü, NATO'ya katılım sürecini hızlandırdığı anlaşılıyor. Putin ve güdümündeki devlet mekanizması, "Finlandiya'nın, Rusya'ya düşman ve şüpheli bir NATO müttefiki olarak görüldüğünü" mütemadiyen dile getiriyor. Finlandiyalı analistler, "Putin’in iki ülke arasındaki ilişkileri bizzat bozduğundan komşuluk ilişkilerini kaybetme korkusuyla NATO üyeliğini ertelemenin mantıklı olmadığını" savunuyorlar. Öte yandan, raporda yine de Rusya'ya yönelik olarak iyi niyet içeren mesajlar da yer alıyor. "Finlandiya'nın NATO'ya girse bile Rusya ile tüm bağlarını kesme niyetinde olmadığı ve bunu istemediği" ifade ediliyor ama bunun Rusya açısından pek mümkün olmadığı görülüyor. Çünkü Rus askeri uzmanlar, "Finlandiya'nın NATO üyeliğinin 2. Leningrad kuşatması" anlamına geleceğini ifade ediyorlar.
Rus askeri uzmanlar, "Finlandiya'nın NATO üyeliğinin 2. Leningrad kuşatması" anlamına geleceğini ifade ediyorlar.
Diğer yandan, Finlandiya’nın NATO’ya üyeliği konusundaki en büyük sıkıntı, Rusya ile olan bin 340 kilometrelik sınırı. NATO üyeleri arasında bu uzun sınırı problem edecekler çıkabilir. Rusya ile yaşanan gerginliğe ek olarak bu kadar uzun sınırın korunması ekstra birçok problemin ve maliyetin ortaya çıkmasına neden olabilir. İsveç Başbakanı Magdalena Andersson'un ev sahipliğinde Stockholm'de düzenlenen ortak basın toplantısında, Marin, "Kararımızı (NATO'ya katılım hakkında) ne zaman vereceğimiz konusunda herhangi bir zaman çizelgesi vermeyeceğim ancak bunun oldukça hızlı olacağını düşünüyorum. Aylar içinde değil haftalar içinde. Güvenlik ortamı tamamen değişti" diye konuşmuştu. Başbakan Marin, bu toplantının ardından parlamentoya seslenerek, yakında NATO üyeliği konusunda bir karar beklediğini söyledi. Bu bağlamda, Finlandiya'nın, NATO'nun Haziran ayında Madrid'de düzenlenmesi planlanan iki günlük zirve toplantısından önce katılım konusunda bir karara varması bekleniyor. NATO, bu toplantıda yeni "Stratejik Konsepti"ni benimseyecek. Toplantıda ayrıca, ittifakın karşı karşıya olduğu güvenlik sorunları tanımlanacak ve bunlara ilişkin yürütülecek siyasi ve askeri görevlerin ana hatları belirlenecek. İSVEÇ'TE NELER OLUYOR? Finlandiya cephesinde durum böyle. Meselenin diğer ayağı İsveç'te de NATO üyeliğine ilişkin gündem oldukça yoğun. Rusya'nın Ukrayna saldırısıyla birlikte İsveç, Kuzey Avrupa'daki savunma işbirliğini derinleştirmek için bölge ülkelerine çağrıda bulunmuştu. İsveç bu bağlamda, Norveç'te düzenlenen NATO kış tatbikatı “Cold Response”a katıldı. Tatbikatta 30 ülkeden yaklaşık 30 bin asker görev aldı. Bunlar arasında bin 600 İsveç askeri personeli ve bir miktar Finlandiya askeri de yer aldı. Her iki ülkenin de NATO ittifakının üyesi olmadığına dikkat çekmek gerekiyor ancak Ukrayna’da devam eden çatışma hali ve Rusya’nın bu iki tarafsız devlete yönelik tehditleri göz önüne alındığında, bu katılımların sadece sembolik olmadığı anlaşılıyor.
İsveç, şu aşamada silahlanmak için milyarlarca dolarlık yatırım yapıyor ve 30 bin vatandaşı ek asker olarak silah altına almayı planlıyor.
İsveç Başbakanı Andersson, 13 Nisan'daki basın toplantısında, Finlandiya ile gelişmiş savunma işbirliği oluşturulmasına ihtiyaç olduğunu söylemişti. İsveç hükümetinin, bu kapsamda yeni duruma göre güncellenen Ulusal Güvenlik Raporu'nu 31 Mayıs'tan önce parlamentoya sunması bekleniyor. Başbakan Andersson aynı toplantıda ayrıca, "İsveç'in uzun vadeli çıkarlarına en uygun olanı ve yeni gerilim durumunda ulusal güvenliğimizi, egemenliğimizi ve barışı güvence altına almak için ne yapmamız gerektiğini dikkatlice düşünmemiz gerekiyor" dedi. Andersson bir süredir Stockholm’de yeni bir ulusal güvenlik stratejisi oluşturulması için kişisel olarak çaba sarf ediyor. Yeni güvenlik stratejisinin en temel yaklaşımının ise "NATO’ya üyelik" olduğu ifade ediliyor. İsveç, şu aşamada silahlanmak için milyarlarca dolarlık yatırım yapıyor ve 30 bin vatandaşı ek asker olarak silah altına almayı planlıyor.
İsveç'in NATO'ya üyelik meselesinde Finlandiya gibi ivedi hareket etmediği dikkati çekiyor ancak anketler de vatandaşların hükümetin daha hızlı hareket etmesini istediklerini gösteriyor.
Tüm bunların yanı sıra İsveç'in NATO'ya üyelik meselesinde Finlandiya gibi ivedi hareket etmediği dikkati çekiyor ancak anketler de vatandaşların hükümetin daha hızlı hareket etmesini istediklerini gösteriyor. Özellikle Rusya tarafından gelen tehditkâr açıklamalar sıkıntıyı büyütüyor. Örneğin, Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitry Medvedev'in, Rusya'nın Baltık Denizi için nükleerden arındırılmış bölge politikasından vazgeçeceğinin sinyalini vermesi, Finlandiya ve İsveç'in Kremlin'den yönelecek bir saldırı konusunda duydukları endişeyi doğrular nitelikteydi. Sonuç olarak, Putin, Ukrayna’ya karşı yürüttüğü savaşla NATO’nun doğu istikametinde genişlemesini durdurmak isterken ittifakta dayanışma duygusu yükseliyor ve NATO üyeliği için yeni adaylar hazırlıkları yoğunlaştırıyor. Önümüzdeki dönemde uluslararası ilişkilerde belirleyici tema "güvenlik" meselesi olacaktır. Avrupa Birliği’nin askeri meselelerde sergilediği zayıf performansın, batı savunma ittifakının önemini daha da artırmış olduğu görülüyor.