İstanbul mu, Türkiye mi?
Politikyol
Geçtiğimiz günlerde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu katıldığı bir televizyon programında, İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanları’nın bir dönem daha görevde kalmalarını gerektiği mealinde bir açıklamada bulundu.
Kılıçdaroğlu’nun bu açıklaması, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın olası adaylıklarının rafa kalkması olarak yorumlanıyor.
Peki öyle mi?
Ben bu görüşe kısmen mesafeli duranlardanım.
Millet İttifakı adayının, liderlerin iradeleri kadar büyük ölçüde seçim tarihi, o dönemde ülkenin içinde bulunduğu koşullar, kamuoyu araştırmaları ile kamuoyu baskısı olacağını düşünüyorum.
ÖNCELİĞİMİZ NE?
Türkiye 2018’den bu yana “Türk Tipi Başkanlık” Sistemi ile yönetiliyor. Bu, tüm yetkilerin tek kişide toplandığı, denge ve denetim mekanizmasının olmadığı, devletin partileştiği -partinin de devletleştiği-, sorun çözen değil iktidar olmayı merkeze alan ve yönetmedikçe otoriterlik dozu her gün biraz daha artan bir sistem.
Ve Türkiye’de muhalefetin temel önceliği, bu sistemin bir an önce rehabilite edilmesi yani değiştirilmesi.
Ancak yine bu sistemin doğal bir sonucu olarak bunu başarmanın koşulu, hem Cumhurbaşkanlığını kazanmak hem de parlamentoda çoğunluğu elde etmek.
Bu sistemi getirenler “koalisyonlar bitecek” derken yüzde 50+1 alma zorunluluğu, koalisyonları (ittifak) zorunlu kıldı.
Şu an iki büyük ittifak var; Cumhur ve Millet İttifakı.
Cumhur İttifakı, AK Parti ve MHP dışında, dışardan BBP ve VP desteğine sahip.
Aynı şekilde Millet İttifak da, CHP ile İyi Parti dışında SP, DP ve 2019 yerel seçim örneğinde gördüğümüz gibi HDP’nin dolaylı desteğine sahip.
Yapılacak seçimde Millet İttifakı’nın ve adayının başarısı, açık ve dolaylı olarak bu işbirliğinin sürmesine bağlı.
KİM KAZANABİLİR?
Türkiye’de uzunca bir süredir yapılan kamuoyu araştırmalarında sorulan sorulardan birisi “Cumhurbaşkanlığı seçiminde kime oy verirseniz?” şeklinde.
Bu araştırmalarda Erdoğan karşısında dört aday var. Bunlar, İmamoğlu, Yavaş, Akşener ve Kılıçdaroğlu. Bu araştırmalarda kazanma ihtimali en güçlü olan iki aday var; sırasıyla İmamoğlu ve Yavaş. Bunları iki parti başkanı olan Akşener ve Kılıçdaroğlu izliyor.
Son dönemdeki çıkışları ile CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da aday popülaritesi yükselen bir siyasetçi. Ki Kılıçdaroğlu, yavaş ama kararlı adımlarla CHP’de gerçekleştirdiği dönüşüm, mimarı olduğu Millet İttifakı ile siyaseten en doğru ve ideal aday.
Ancak Türkiye’nin içinde olduğu koşullar bugün itibariyle, idealizmi değil realist olmayı zorunlu kılıyor.
Bu açıdan adayın kim olacağını belirleyecek olan şey siyasi dönemin siyasi gerçekleri olacaktır. Bu da doğrudan seçim tarihi, o dönem ülkenin içinde bulunduğu koşullar, kamuoyu araştırmaları sonuçları ve kamuoyu baskısı olacaktır.
Açayım.
Eğer seçim bu yıl ya da 2022’nin ilk yarısında olursa muhalefetin adayının Kılıçdaroğlu ile Akşener’den birinin olma olasılığı yüksektir. Düşük bir ihtimal olarak üçüncü isimler konuşulsa da bu, gerçekçi değildir.
Ama seçim 2022 ikinci yarısı ya da 2023’e kaldığında karşımızda tablo başka olabilir.
Orada karşımıza parti liderlerinin siyasal inisiyatifleri kadar araştırmalar ve kamuoyu baskısı çıkacaktır.
KAZANABİLECEK DEĞİL KAZANACAK ADAY
Bu durumda “kazanabilecek aday”dan çok “kazanacak aday”ın adaylaşması öncelikli hale gelecektir. Elbette bunu gösterecek olan o dönem yapılacak kamuoyu araştırmaları ve kamuoyu baskısı olacaktır.
Bu noktada muhalefet için en rasyonel aday, o dönemin koşullarında yapılacak kamuoyu araştırmalarında kazanması “kesin” olan kişi aday olmalıdır.
Muhalefetin ihtiyacı olasılıktan ziyade kesin kazanacak adayla seçime gitmektir.
Burada muhalefet açısından “açmaz” olarak görülen nokta şu olacaktır. O da belediye başkanının aday olması durumunda belediyenin sonraki seçime kadar AK Partili bir isim olma olasılığıdır.10
O zaman şu soruyu sormak durumundayız; Türkiye mi öncelikli, İstanbul mu?
Diğer yandan şunu da düşünmek durumundayız; Cumhurbaşkanlığını ve parlamento çoğunluğu kaybetmiş bir AK Partili sonraki seçime kadar belediye başkanı seçilse bile siyasi gücü ne kadar olabilir? Kaldı ki olsa bile, öyle bir kombinasyonda belediye başkanı olarak yapabilecekleri de sınırlı olacaktır.
Sırf bu risk yüzünden Erdoğan karşısında kazanması en güçlü adayın önünü kesmek siyasi intihar olur.
Bu açıdan Kılıçdaroğlu’nun açıklamasını pekala belediye başkanlarına yönelik olarak işinize konsantre olun mesajı olarak da okumak mümkündür. Ancak salt bu açıklamadan hareketle, İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye başkanlarının adaylıklarının bugünden rafa kaktığı görüşü erken bir yorumdur.
Çünkü gelecek şimdilik bilinmezdir.
Yorumlar
Popüler Haberler
Yasadışı bahis operasyonu: Serdar Ortaç ve Mehmet Ali Erbil'e tutuklama talebi
MSB kaynakları, Bosna'da görev yapan Türk askerinin pedofili suçunu doğruladı
Adaylık kulisi: 'İktidarı en mutsuz edecek' İmamoğlu-Yavaş formülü
Cinsel istismar bulgusu: İzmir’de 13 yaşındaki çocuk AIDS nedeniyle öldü!
Üsküdar Belediyesi ruhsatsız otopark işletti, hayvanlar için ayrılan paraları amacı dışında kullandı
Otopsi raporu ortaya çıktı: Rojin'in ölüm nedeni belli oldu