İsrail’in antifaşist yüzü: Hapoel Katamon Jerusalem
Politikyol
Orta Doğu bugünlerde yine sıkıntılı. İsrail ve Filistin arasında süregiden uzlaşmazlıkların adil bir şekilde sonuçlandırılamaması ve yine İsrail’in yayılmacı politikada ısrarı sürekli çatışma halini sıcak tutuyor.
Filistin meselesi, küresel ölçekte siyasal İslamcıların politik hinterlandına girdiğinden bu yana siyasi bir malzeme olarak olabildiğince sömürüldü ve tüketildi. Şu anda yaşananların dünya kamuoyunda yeteri kadar yankılanmamasının yanı sıra ABD ve bazı Avrupa Birliği üyesi ülkelerin İsrail’e desteklerini açıklamalarının temel nedenlerinden birinin bu olduğunu söylemek yanlış olmaz sanıyorum.
Bununla birlikte yönetime geldikleri ülkelerde, kendileri gibi düşünmeyen ya da inanmayan insanlara yaşamı dar eden, geleceklerini ve ekmeklerini ellerinden alan, muhaliflerin ülkeyi terk etmesi için yoğun baskı uygulayan, düşünceyi ifade ve basın özgürlüğünü iğdiş eden, insanları konuşamaz, yazamaz hale getiren, yargıyı siyasallaştıran, tüm devlet kurumlarını kendisi için arpalık haline getiren, ülkenin yerli ve milli kaynaklarını oraya buraya peşkeş çeken siyasal İslamcıların, küresel toplumdan “Yahudi faşistler”i kınamalarını istemeleri tuhaf ve komik kaçıyor. Bu bağlamda Filistinliler, davalarını kendi malıymış gibi kullanan ve çarçur eden siyasal İslamcılara ne kadar teşekkür etseler az olur. Siyasal islamın, küresel politik alanda sönümlenmesine ve çöpe atılmasına paralel olarak Filistin davası da kaybedilmeye mahkûm bir hale geliyor maalesef.
Evdeki perdeyi vücuduna “kefen” diye sarıp sokaklara düşenler mi dersin, “Filistin’de şehit olmak isteyen” köşe yazarları mı dersin… Siyasal İslamcı camiada bol bol atıp tutandan geçilmiyor yine bu aralar. Madem o kadar isteklisiniz neyi bekliyorsunuz? Her gün uçak var o taraflara.
Bu sanal kahramanların aksine gerçek insanlar, yürekli insanlar da var. Hem de ne yürek… Hani mangal gibi derler ya. İsrailli sosyalistler var işte örneğin. Açıklamalar yapıyorlar, kendi ülkelerini protesto ediyorlar, saldırıları kınıyorlar, uluslararası camiayı Filistin’e destek olmaya çağırıyorlar. Sadece kendi kuyruklarına basıldığında viyaklayan siyasal İslamcılar gibi riyakâr, hilebaz ve tabasbus aşıklısı değiller. Özleri neyse sözleri o.
Bu yazıda İsrail sosyalizminin renkli bir tarafına değineceğiz. Biraz futboldan bahsedeceğiz. Futbol sektörü... Sektör diyorum çünkü faaliyet alanında yer alan her şey ekonomik büyüklüğü olan diğer sektörlerle benzerlik gösteriyor. Futbol sektörünün temel dayanağı olan kulüplerin şirketleri, çalışanları, tesisleri, cirosu, ihracat faaliyetleri bulunuyor.
Güncel araştırmalar dünya üzerinde milyonlarca insanın bu endüstriden ekmek yediğini gösteriyor. Futbolcu, hakem, antrenör, gözlemci, kulüp çalışanı vs... Devasa boyutlarda bir "futbol ekonomisi"nden söz etmek yanlış olmaz.
Bunun yanı sıra bu sektör içerisinde ideolojiler de çarpışıyor doğal olarak. Örneğin, aynı ligin faşist ve antifaşist takımları arasındaki maçlar adeta bir "hesaplaşmaya" dönüşüyor. Yukarıda belirttiğim gibi bu yazının konusu, kendilerine has futbol anlayışları ile kült haline gelen bir takım. Hapoel Katamon Jerusalem’den bahsediyorum. Bu kulübün efsaneye dönüşmesinin altında yatan şey, kazandığı muhteşem başarılar falan değil. Futbol oyununa yönelik kendilerine özgü algıları ve oyunu yorumlama şekilleri. Antifaşist, hümanist ve devrimci bir taraftar topluluğuna sahip bu kulübü anlatacağım size.
KATAMON’UN ÖĞRETTİKLERİ
Katamon'u uzunca süredir bir taraftar olarak yakından takip ediyorum. Yıllar önce bu takımla ilgili dikkatimi çeken ilk fotoğrafta, tribünlerde ellerinde büyük devrimci Che Guevara ve Karl Marx’ın resmedildiği bayraklar sallayan taraftarları gördüğümde epeyce şaşırmıştım. İsrail gibi aşırı sağın ve paralelinde ırkçılığın oldukça güçlü olduğu bir ülkede, "bunlar kim böyle" diye düşündüğümü hatırlıyorum.
Merakım artınca araştırmaya başladım. İşçi sendikaları tarafından kurulan takımda; ırkçılık, homofobi, emekçi düşmanlığı, ayrımcılık, mezhepçilik kulübün kapısından içeri giremiyor. Kulüp taraftarları, yöneticileri ve futbolcuları, İsrail'deki LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’nün değişmez katılımcıları arasında yer alıyor. Hatta Onur Yürüyüşü'nde yaşamını yitiren Shira Banki'nin anısını canlı tutmak için kulübe Hapoel Shira da deniyor.
Takımın Filistin meselesine yönelik bakış açısına gelince, tabii ki İsrail devletinin geleneksel tutumunun oldukça dışında bir tavır takınıyorlar. Örneğin, bundan birkaç yıl önce mülteci barınağı Holot Islahevi'nde kalanlarla ortak turnuva düzenleyen taraftarlara, kulüp ücretsiz maç bileti dağıttı. Maçlarında tribünlerde mutlaka Filistinli bir taraftar grubu sürekli olarak bulunuyor. Armasında orak ve çekiç sembolleri taşıyan kızıl-siyah kulüp bayrağı her maç öncesinde futbolcular tarafından sahada dalgalandırılıyor.
Takım ve taraftarları, bu yönüyle faşist/ırkçı Beitar taraftarları tarafından sıkça sözlü ve fiziki saldırıya uğruyorlar ama onlar direniyor ve medeniyet, insanlık, demokrasi adına tribünleri terk etmiyorlar. Bu yönüyle Hapoel Katamon ve taraftarlarıyla enternasyonal bir dayanışma içerisinde olmanın insani bir sorumluluk olduğunu düşünüyorum. Yüreğini ve kaderini başka insanların yüreği ve kaderine bağlayanlardan daha fazla kim hak edebilir ki saygıyı ve sevgiyi?
Silahlı çatışmalar başladığından bu yana sosyal medyadan İsrail vatandaşlarına yönelik olarak başlatılan küfür sağanağını izliyorum. İsrail-Filistin meselesinde o coğrafyada yaşayan herkesin tek tip düşünce içerisinde olduğuna inanmak ve buradan yola çıkarak, “İsrail’de katliam yapmak için yanıp tutuştuğunu” ilan etmek hangi bakış açısının ürünü acaba? Masum Filistinli sivilleri öldüren İsrail askerlerinden ne farkınız kalıyor?
Hanginiz Tel Aviv’in en işlek caddesinde, “Özgür Filistin” diye bağıran bir sosyalist Yahudi kadar yüreklisiniz? Sizin için ara sıra ihtiyacınız olduğunda hatırladığınız ve ahlâksızca yağmaladığınız politik bir argüman değil Filistin davası o insanlar için. Onlar birer İsrailli olarak gövdelerini koyuyorlar ortaya bu dava uğruna.
Buna ek olarak, İsrail Komünist Partisi ve Demokratik Görüş ve Eşitlik Partisi yaptıkları açıklamayı da burada hatırlatmakta fayda var. Her iki parti yaptıkları yazılı açıklamada özetle, İsrail devletini kınayarak, “İşgalcilerin (İsrail devleti) suçları, Filistin halkının cesaretini kıramayacak. Filistin halkı ile dayanışmayı yükseltin” diye tepki gösterdiler. Yani? Yanisi şu, siyasal İslamcıların arada sırada, lazım olduğunda, işlerine yaradığında hatırladıkları o doğruların ebedi sahipleri, sosyalistler var.
Sonuç olarak, Filistin için yaşamlarını ortaya koyan sosyalist İsrailliler için söylenecek tek bir şey var, “İyi ki varsınız, varlığınızla kalpleri ısıtıyor, vicdanınız, yiğitliğiniz ve temiz ruhlarınızla insanlığı aydınlatıyorsunuz.” Dayanışmayla…
Yorumlar
Popüler Haberler
Yasadışı bahis operasyonu: Serdar Ortaç ve Mehmet Ali Erbil'e tutuklama talebi
Mahkeme tespit etti: Boğaziçi Üniversitesi, mülakatta usulsüzlük yapmış!
MSB kaynakları, Bosna'da görev yapan Türk askerinin pedofili suçunu doğruladı
Adaylık kulisi: 'İktidarı en mutsuz edecek' İmamoğlu-Yavaş formülü
Ahmak davası: AYM’nin İmamoğlu kararı 9 ay sonra Resmi Gazete'de
Otopsi raporu ortaya çıktı: Rojin'in ölüm nedeni belli oldu