Onun yerine bir başkası olsaydı, Suudi Arabistan’la İran arasındaki arabulucu rolünü oynayabilir miydi? ABD askerlerinin büyük bölümünün çekilmesini sağlaması Tahran’ın Kazımi’nin başbakanlığına sempati duyması için önemli bir katkı. Irak siyasi kaynakları, görev süresi dolmak üzere olan Irak Başbakanı Mustafa Kazımi'nin hükümet başkanlığına geri dönme şansının (birçok kesimin desteğini alması ve çoğu siyasi parti ile karşılaştırıldığında onlardan daha makbul ve ılımlı bir aday olarak görülmesi nedeniyle) yüksek olduğunu belirtiyor. Birçoğu da onun devlet kurumlarını yönetmede başarılı olduğuna kanaat getirmiş durumda. Bazı kaynaklar, İran'ın seçimlerde en yüksek oyu alan Sadr’a güvenmediğini, onun baskın olduğu ve dilediğini başbakan olarak seçmesini engellemek istediğini belirtiyor. Böyle düşünenlere göre Tahran, tam da bu nedenlerden dolayı Kazımi’nin yeniden başbakan olması ve yetkilerinin genişletilmesine onay veriyor. Zira her ne kadar ABD’nin adamı olarak bilinse de Kazımi’nin Irak’taki dengeleri gözeten bir makuliyet çizgisinde siyaset yaptığı düşünülüyor. Irak Yüksek Federal Mahkemesi’nin seçim sonuçlarına ilişkin onayının ardından Haşdi Şabi’ye yakın gruplardan oluşan “Koordanisyon Çerçevesi” ittifakı, seçim yenilgisini kabul etmiş oldu. Bu nedenle Kazımi, hem onlara çoğunlukla birlikte hareket etmek için bir fırsat sunuyor hem de İran ve Haşdi Şabi karşıtı daha radikal isimlerin başbakanlığının önüne geçmenin doğru olacağını düşünüyorlar. Kaynaklara göre, Tahran’ın bu arzusunun yönelimleri ve politikalarında bilinen ve temkinli olan Kazımi ile çalışmanın, içerde ve dışarda hesapsız adımlar atan "Sadr tarafından seçilen yeni, denenmemiş bir kişiden daha iyi olduğuna dair kanaatten ileri geliyor. Peki sadece bunlar mı? Şii olmakla birlikte seküler bir eğilimi olan ve İran’a mesafeli olduğu bilinen Kazımi’nin yeniden başbakan olmasını Tahran’ın kabul etmesi için başka neden yok mu? Önce şu sorunun yanıtı verilmek durumunda: Şayet Kazımi’nin yerine bir başkası olsaydı, Suudi Arabistan’la İran arasında oynadığı arabulucu rolünü yerine getirebilir miydi? Biraz zor. Sadece bu da değil. Ülkeden ABD askerlerinin büyük bir bölümünün çekilmesini sağlaması ve Irak’taki Amerikan varlığını sadece danışmanlık ve eğitimle sınırlaması, Tahran’ın Kazımi’nin başbakanlığına sempati beslemesi için önemli bir katkı. Her ne kadar Kazımi’nin görev süresinin uzatılmasını reddeden bir pozisyonda şimdilik ısrar ediyor gibi görünse de “Koordinasyon Çerçevesi”nin parlamento başkanlığı seçimlerindeki tutumunun işlerin başka türlü bir veçhe kazanabileceği ve Tahran’a yakın ittifakın, Kazımi karşıtı pozisyonunu değiştirebileceğine dair bir işaret olarak görülebilir. Koordinasyon çerçevesi, Kazımi’yi ekonomik sorunlar başta olmak üzere birçok alanda yaşanan krizlerin sorumlusu olarak görüyor. Özellikle dolar kurunun yükselmesi ve Irak dinarının büyük değer kaybetmesi neticesinde Irak halkının %30 fakirleştiği kanaatinde. Ancak yine de bu, daha iyi bir aday bulamadıkları takdirde Kazımi’yi desteklemeyecekleri anlamına gelmiyor. KDP DE KAZIMİ’NİN BAŞBAKANLIĞINI DESTEKLİYOR Irak Başkanı Kazımi ile ilgili eleştiriler olsa da Sadr hareketinin adayını henüz açıklamamasına rağmen Kazımi’nin ikinci kez başbakan olmasına açık olduğu biliniyor. Halbusi başkanlığındaki Sünni ittifakı ile Kürdistan Demokrat Partisi de aynı şekilde Kazımi’nin yeniden başbakan seçilmesi noktasında olumlu bir duruşa sahipler. Bir de tabii Kazımi’nin dış desteği var, ABD ve AB ile arası iyi, İran’la ilk başta biraz limoniydi ama onun İran’ı bütünüyle Irak denkleminden dışlamayan tavrı, İran’ın tutumunu yumuşatmasına yol açmış görünüyor. Son süreçte Sünni ittifakı adayının parlamento başkanı olarak seçilmiş olması, Kazımi’nin yeniden seçilme ihtimalini artırmış ve elini güçlendirmiş durumda. Kazımi’nin yumurtalarını tek bir sepete koymayacağı, diğerlerinin yanında Tahran’a yakın partilerin ve hatta bizzat Tahran’ın da onayını alma ihtiyacı hissedeceği düşünülüyor. Zira İran’ın Irak’taki nüfuzu ortadayken hiçbir adayın İran’ı bütünüyle dışlayacak bir riski göze alması pek beklenebilecek bir şey değil. Öte yandan Sadr’ın parlamentodaki milletvekili sayısı ve farklı ittifaklar kurabilme potansiyeli göz önüne alındığında Tahran’a yakın duran “Koordinasyon Çerçevesi” onay vermese de Kazımi’yi başbakan olarak seçebilme gücüne sahip olduğu da teslim edilmek durumunda. Bütün bu verilere rağmen Iraklı kaynakların Kazımi’ye ilişkin servis ettiği ve medyaya yansıyan bazı bilgilerin onu parlatma operasyonu ya da görevinin bitmesine yakın yeniden görevi üslenmesi için yapılan bir reklam olarak görülmesi de mümkün. Farklı senaryoların uçuştuğu bir süreçte Irak da biraz Türkiye’ye benziyor, kısa zamanda çok şeyler olabilir, altı ay bile bazen çok uzun bir süre bakalım mevlam neyler…